Dengeli bir rejimde yemeğin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz |
|
||||||||||
|
Uzun bir tatilden evimi özlemiş olarak döndüm. Kapıyı açıp,içeri girince ,havasızlığı hissedip,camları açmaya yöneldim.Bir de ne göreyim! Yerler cam kırıklarıyla dolu. Panikledim. İlk şaşkınlığım geçince, hırsızlık olmadığını anladım. Biraz rahatladım. Bu olay , beni alıp , çocukluğuma götürdü. Çocukluğumu ,küçük bir şehirde geçirdim. Burada sokaklar;”elmacı pazarı”,”saman pazarı”,”bakırcılar çarşısı”,”camcılar sokağı” gibi yapılan işlerle adlandırılırdı. Komşularımızdan Zeki Amca da “camcılar sokağı” esnafındandı.Ancak tüm esnaf karnını zor doyururken, onun durumu, diğerlerinden daha iyiydi.Babamla annem, sohbetlerinde bu konuyu fısıldayarak konuşunca , benim de dikkatimi çekmişti. Bir gün okula sabah erken giderken, Zeki Amca’yı, okulun en haşarı çocuğu olan, Metin’e para verirken gördüm. Bir anlam veremedim. Akrabada değillerdi. Hem niçin gizli bir şey verir gibi davranıyordu , Oradan uzaklaşıp, okuluma yetişmeliydim. Çünkü ; Büyük ağabeyimden, Metin’den uzak durmam gerektiği tembihini almıştım ! Sık sık köyüne giden ,bitişik komşumuz Elif Hala’nın camları, , bizim de evde olmadığımız bir gece, sapan taşı atılarak kırılmıştı. Babam çok kızdı “bunu yapanın hiç insafı yok mu? Ne istiyorsunuz elin garip kadınından, şimdi duyunca nasıl üzülecek? Karnını doyuramıyor ki , bu camları hangi parayla taktıracak” diye yüksek sesle bağırmaya başladı.Komşulardan sesi duyan bizim evin önünde toplandı.Zeki Amca da geldi.Uzun uzun sohbetlerden sonra babam sakinlemiş olarak içeri girdi.”Mahalleli kendi arasında para topladı ,Zeki Bey de oldukça ucuza yapacak” dedi. O vakitler polis böyle devriye görevi yapacak olanaklara sahip değildi. Gece bekçileri vardı. Hava kararınca elinde düdüğü ,bütün gece dolaşırdı.Arada düdüğünü öttürdüğünü duyunca kendimizi güvende hissederdik. Birkaç mahallede yine böyle cam kırma olayları artınca gece bekçileri ışığı yanmayan evlere daha dikkat eder olmuşlar. Birkaç hafta sonra: Bir akşam üstü, mahallede kıyamet kopuyordu ! bağırış çağırış !itiş kalkış arasında, Zeki Amca’yı polisler zorla götürüyorlardı . Herkes , oraya doğru koşuyordu .Annem hemen içeri girmemi söyleyince meraktan ölsem de ! girmek zorundaydım. Kapı aralığından Zeki Amca’nın elleri kelepçeli polis cipine bindirildiğini gördüm. Babam geldiğinde sinirden kıpkırmızıydı. Annem sessizce sofrayı hazırladı.Yemekten sonra sakinleyen babam olanları anlattı. Metin, sahibinin evde olmadığı camları, sapanla kırarken , bekçiye yakalanmış.Karakolda sıkıştırılınca kendisine sapanı ,Zeki Amcanın verdiğini ,her kırdığı cam için de bir miktar, para verdiğini anlatmış. Ben, panjuru içten kapatmadığım için,rüzgarla açılmış .Cama çarpan panjur, kırılmasına neden olmuştu. Süpürgeyi alıp camları gülümseyerek topladım .Çünkü altıncı kata, güvenliği aşarak kimse cam kırmaya gelemezdi!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Medine Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |