Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde bir dilenci varmış. Dilenci köy köy dilenir gezermiş. Yine bir gün bir köye gelmiş. Köyde bir kalabalık görmüş. “Ney ki bu kalabalık” diye düşünmüş. Köyün girişinde çocuklar oynuyormuş. Dilenci çocuklara yaklaşmış, “Bu köyün adı ne?” diye sormuş. Çocuklar “Sarıyer köyü” diye yanıt vermişler. Daha sonra “Peki bu kalabalık ne?” diye sormuş. Çocuklar “Köye bir çift geyik geldi, köylüler de kesti etini paylaşıyorlar, ondan kalabalık “ demişler. Bunun üzerine dilenci bir yas bir figan köye girmiş. “Oğul, sarı geyiklerim, çifte sarı geyiklerim” diye figan edip kalabalığa yaklaşmış. Köylü “Biz o geyikleri kestik, napalım bari parasını verelim sana” demişler. Dilenci hala “Oğul, sarı geyiklerim, çifte sarı geyiklerim” diye figan edip dururmuş. Bunun üzerine köylü “Bilmiyorduk, sana para da verelim ayrıca buğday da verelim” demişler. Dilenci hala “İlle de sarı geyiklerim, ille de sarı geyiklerim” derken buğdaylar için doldurun manasında “Deyha çuvallar, deyha harar, ille de sarı geyiklerim, çifte geyiklerim ” diye figan etmeye devam edermiş. Köylü çuvalları, hararları buğday ile doldurmuş. “Geyiklerin geri geleceği yok, işte al bu buğdayları” demişler. İki katı da para vermişler. Dilenci “Sarı geyiklerim” diye figan ederken “Beni kağnı arabasıyla şehre gönderin” demiş. Köylüler kağnı arabasını buğdaylarla doldurmuşlar, parasını da fazlasıyla vermişler ve şehrin girişine dilenciyi bırakmışlar. Dilenci köylülere “Siz bu buğdayları boşaltırken ben gidip geyiklerin fiyatını bir öğrenip geleyim fazla derlerse ödersiniz” demiş. Gitmiş uzaktan köylüleri izliyormuş, köylüler daha da para isteyecek diye buğdayları boşaltıp acele kaçmışlar. Oradan geçen birine de para verip “Al bu parayı, sen burada bekle, sahibi gelecek gelince sen gidersin” demişler. Onlar kaçınca dilenci buğdayların yanına hemen gitmiş. Buğdayları bir kişi bekliyormuş. “Onlar nereye gitti” diye sormuş dilenci, “Daha bana para vermeleri lazımdı “demiş. Bekleyen kişi “Bana beklemem için para verip gittiler. Ben gidiyorum ağbey” demiş. Uyanık dilenci şehirde buğdayları satıp parasını da alıp kayıplara karışmış Şefika Ünal (17 Ocak 2013)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şefika Ünal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |