Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Mehmet Ali, tanıştıklarından beş gün sonra, kıza aşık olduğuna karar vererek, evlenme teklifi yapmaya karar verdi. - Cennet gibi bir ülkede yaşıyorsunuz. Çok şanslısınız siz. - Benimle evlenmeyi kabul edersen, o cennet gibi ülkede sen de yaşayabilirsin! Kievli Albina, otuzdört yaşındaki Mehmet Ali’nin bu ani teklifini önce tam algılayamadı. - Nasıl yani? Sen evlenerek Türkiye’ye yerleşmemizi mi istiyorsun? - Biliyorsun… Ben, turizm işiyle uğraşıyorum. Dolayısıyla hem Kiev’de, hem de İstanbul’da yerleşeceğiz. Böylece, hem sen, hem ben, yılın belli dönemlerinde gidip gelerek ülkelerimizden uzak kalmamış oluruz. Lütfen, evlen benimle Albina! Albina, duyduklarından çok mutlu oldu. - Bunu düşüneceğim! diyerek yanıt verdi. - Düşünecek ne var? Evet, de! Tanıştıkları günden beri dolu dolu yaşadıkları bir birliktelikleri olmuştu, fakat hemen evet demek için bu yeterli değildi. Albina: - Önce aileme ve arkadaşlarıma danışacağım, sana sonra cevap vereceğim. diyerek konuyu kapattı. … Mehmet Ali, Kiev’deki işleriyle ilgili olarak üç günlüğüne Türkiye’ye gitmeye karar verdiğinde, Albina ile buluştu. Albina, buluşmaya yanında yirmi üç yaşındaki Türkoloji öğrencisi İryna Bauts’u da getirmişti. - Üç günlüğüne İstanbul’a gidiyorum. İkiniz de gelin benimle, üç gün misafirim olun… İryna, bu teklife çok sevindi. Albina, işlerinin yoğunluğunu bahane ederek teklifi geri çevirmek istediğinde, onu ikna etmek de İryna’a düştü. - Ne olur gidelim, Albina! Çok istiyorum Türkiye’yi görmeyi… Albina, eğitimini gördüğü dili konuşan bir ülkeyi üç günlüğüne de olsa görmenin öğrencisine yararlı olabileceğini düşündü. İryna Bauts’u da yanlarına alarak 27 Ocak’ta İstanbul’a geldiler. Mehmet Ali, Ukraynalı iki kadını, Şile şehir merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Çayırbaşı Köyü Kıbrıs Deresi mevkiindeki ormanlık alanda bulunan kendisine ait yazlık sitedeki villasına götürdü. O günü çevreyi gezerek geçirdikten sonra, akşam sohbetleri sırasında kıza bir kez daha evlenme teklif ettiğinde, - Özür dilerim! Teklifin beni onere etti, ama benim, evlenmeyi düşündüğüm bir erkek arkadaşım var, diye cevap aldı. Aldığı bu cevaptan sonra hayal kırıklığına uğrayan Mehmet Ali, o gece aldığı aşırı alkolün de etkisinde, kıza olan tavırlarında ani değişiklikler göstermeye başladı. Onun bu yeni tavırları üzerine, onunla yatmayı reddeden kızı hırpalarken araya giren İryna’nın da yardımıyla sarhoş adamı etkisiz hale getirmek üzereydiler ki, nereden bulduğu belli olmayan bir silahı eline alan Mehmet Ali, silah zoruyla iki kızla da ilişki kurdu. Yetmedi, ikiliye gözlerinin önünde lezbiyen ilişki kurmaları için baskı yaptı. Kızların yalvarışları fayda etmedi. Daha sonra ise, Bahri ve Engin adlı arkadaşlarını da villaya çağırdı. Mehmet Ali, geçirdiği yorucu akşamın sonunda iki kızı iki arkadaşıyla baş başa bırakarak odasına çekilirken, diğer iki erkek ise kızlardan birer tanesini yanlarına alarak başka başka odalara çekildiler. İryna Bauts, odada baş başayken Bahri’yi Ukrayna’ya dönmesi için yardımcı olması konusunda ikna etmeyi başardı. İkna olmuş gibi görünen Bahri ise, kızın pasaportunu elinden alarak, onu İstanbul’daki fuhuş tacirlerine götürüp satmayı planladı. İryna, adam pasaportunu aldığı anda anladı onun niyetini, gene de anlamamış gibi davranarak evden gizlice çıktı ve Şile’den Çekmeköy’e kadar onunla gitti. Çekmeköy’de adama bira almasını ve içerek yolculuk yapmalarını söylediğinde, Bahri’nin bir bayi önünde durarak bira almak için indiği anda, o bir anlık fırsatı değerlendirerek bir taksiye binip Atatürk Havalimanı’na gitti. Hemen polise koştu. Başından geçenleri anlattı ve arkadaşının Şile’de bir evde silah zoruyla alıkonulduğunu söyledi. Olay yeri jandarma bölgesi olunca, polis genç kadını jandarmaya yönlendirdi. Şile İlçe Jandarma Komutanlığı’na giden İryna Bauts, olanı biteni anlatınca, diğer kadının zorla tutulduğu belirtilen villanın yeri tespit edildi. Yoğun kar yağışı yolları kapatınca jandarma, Karayolları ekiplerinden kar küreme ve tuzlama kamyonu talebinde bulundu. Gönderilen karla mücadele aracı önden, jandarma ekipleri arkadan Kıbrıs Deresi mevkiine kadar gitti. Ormanın ortasındaki villanın etrafını saran jandarma gizlice eve yaklaştı. İçeriye giren jandarma ekipleri, ev sahibi Mehmet Ali’yi etkisiz hale getirdi. Yanında ise rehin tutulan kadın Albina Babenko vardı. Genç kadının yüz ifadesi ve bakışları yaşadığı korku dolu anları anlatıyordu. Evde yapılan aramada, bir adet ruhsatsız tabanca, bir miktar esrar ve Albina’nın pasaportu bulundu. Jandarma, zanlı Mehmet Ali’nin eve çağırdığı Bahri ve Engin adlı erkek arkadaşlarını da gözaltına aldı. Iryna’nın pasaportu da Bahri’nin üzerinden çıktı. Sağlık kontolüne götürülen Albina Babenko’nun yapılan muayenesinde, vücudunun bazı yerlerinde darp sonucu oluştuğu belirtilen şişlik ve morluklara rastlandı. Ukraynalı kadınlar daha sonra psikolojik muayeneden geçirildi. İfadelerinin alınması için Şile İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürülen kadınların anlattıkları tüyler ürpertti. Kiev’de tanıştıkları Mehmet Ali ile İstanbul’a sadece gezmek için geldiklerini söyleyen kadınlar, daha sonra götürüldükleri evde silah zoruyla tutulduklarını öne sürdüler. Zanlıların kendileriyle zorla cinsel ilişkiye girmek istediklerini söyleyen kadınlardan Albina Babenko ifadesinde, “Gezmek için İstanbul’a gelmiştik ama bizi eve kapattılar. Beni iple dövüp kafama silah dayadı. Saçımdan çekti, oral seks yaptırıp kız arkadaşımla lezbiyen ilişkiye zorladılar ancak kabul etmedik. Mehmet Ali kokain de içiyordu ve daha sonra benimle zorla cinsel ilişkiye giriyordu” iddiasında bulundu. Jandarmadaki işlemlerinin ardından Şile Adliyesi’ne sevk edilen zanlılar suçlamaları kabul etmedi. Bahri ve Engin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, Mehmet Ali “hürriyetten yoksun bırakmak”, “tecavüz ve darp etmek suçlamalarıyla tutuklanıp cezaevine gönderildi. Mehmet Ali, Albina Babenko’yu evlenmek için Türkiye’ye getirdiğini söyleyip durdu ama kimseyi inandıramadı buna. Adı, kadın tacirine çıktıktan sonra tüm turizm işlerini lav ederek, kadın tacirliğinden başka yapabileceği bir işe sahip olamadı bir daha.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kemal Yavuz Paracıkoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |