Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
Niyetim dostluktan bahsetmekti; çocuklukta başlayıp süren, bazen o benzersiz çağlarda kalıp özlenen, mahalle, apartman, semt dostlukları. Gıpta ile izlemişimdir öyle ilişkileri, araya girmeden, özenmeden, tuhaf, kendimce mutlu bir memnuniyetle. Paylaşılan iyi ve kötü anların hafifliğiyle hayatın çirkefliğini dayanılır kılmanın dostluktan geçtiğini gördüm ve memnuniyetim, sanırım, bu tespite dair. Bir insanın bir diğerine koşulsuz güvenmesi oldukça fazla aşamalar gerektirdiğine inanırım. Öncelikle dost olabilmek, beklentilerin sıfırlanması ve zaman. Dostluk, soruların önemli olmadığı, karşılıklı, sezgisel bir anlayış denizinde kulaç atmak. Çok irdelemesen kırdığın potların farkına bile varmazsın bazen. Herkesin hoşgörü kapasitesi farklı, bu yüzden ölçüler, davranışlar, tepkiler de farklı. Kimimiz ufacık ayrıntılara takılıp volkanik patlamalarda ifade bulur, kimimiz bekleyip bekleyip sabrının taştığı sellerde. Bir de umursamazlar var; kendini çok derinde saklayıp mazoşistçe acı çekenler veya gerçekten umursamayanlar. Dost, arkadaş, eş, aile, hısım akraba; tümü ile olan ilişkilerden bir nebze de olsa bahsetmek istedim. Aslında daha çok zoraki ve de kaygıların sebep olduğu, bazen "gönül alma" diye adlandırılan, belki de olumsuz tavırları bertaraf etme amacı güden saçma sapan bir çaba yüzünden bulunulan davranışlardan, araya sıkıştırılan ilişkilerden bahsetmek istedim. Bir kez karşılaştığın bir insana gösterdiğin saygı, sabır ve anlayışı her gün burun buruna gelip çalıştığın, aynı evde yaşadığın, aynı mahallede büyüdüğün insandan esirgemenin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Farklı karakterler, ortam, hikayelerin içinde olabiliriz lakin ortak bir özelliği görmezden gelmek bence şuursuzca: en nihayetinde hepimiz insanız. İnsan olduğumuz, duygularımız olduğu için tam zamanlı ilişkileri hak etmekteyiz, araya sıkıştırılmak öyle kolay yenilir, yutulur bir hal değil. Samimiyetini, aklını, vaktini sunduğun dostların tarafından "araya sıkıştırıldığını" görmek çok üzücü bir deneyim olmalı. Bu yüzden o dostluk sorgulanır... Ebeveynlerini sırf evlat zorunluluğu ile araya sıkıştırmak çok üzücü. Bu yüzden evlatlığın sorgulanmalı... Çocuklarını, eşini, aileni işinden, karşılıklı çıkar ilişkilerinden arta kalan vakitlerde yaşamak ne kadar kalp kırıcı olabilir bazen hiç farkına varılmaz, ne yazık. Bu yüzden kendini sorgulamalısın, hem de acilen. Her an tek bir defa yaşanır, akıp geçen zamanın tekrarı olmaz, tıpkı kıyıya vuran dalganın bir önceki dalga olmadığı gibi. Eğer vaktin kıymetli ise, kıymetli diye adlandırdıklarını da unutmamalısın. Evet, çok önemli işlerin olabilir, çok meşgul olabilirsin o zaman fırsatları sen yarat, bu güce sahipsin çünkü. Araya sıkıştırmaktansa eşini, dostunu, onlara zaman ayır, tüm dünyaya kapını kapat, kısacık ömründe mutlu olmanın mutlu etmekten geçtiğini anla... eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |