..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > eylül




25 Haziran 2011
Salkım Söğüt Hayat  
eylül
Ölümü düşünme, bir çare değil, bir kaçış sadece... Belki bir çare görmüyorsun, hiç kimse anlamıyor seni, unutma, böyle düşünen sensin... Ölümle kucaklaşacağın an zaten korkunç, yetmez mi?..


:BHGC:

Evin karşısında bir salkım söğüt var. Birkaç adım ötesinde, eski bir çeşme. Mahallenin çeşmesi. Yaz aylarında bile buz gibidir suyu. Arılar uçuşur etrafta, korkudan bayılacak gibi olsa da, avuçlarını musluğun altına dayayıp kana kana içerdi suyundan. Hıdrelez günü halatlar atılır ağacın dallarına, salıncak kurulur. Sabahın köründe gelir kızlar, eteklerini toplayıp sallanırlardı. Kahkahaları dökülürdü uykusunun ortasına, dışarıya koşup yalınayak, kapı aralığından onları seyrederdi. Bir düşün ortasındaymış gibi, uyanmak istemezdi...

Hayatı boyunca olduğu gibi kaldı herşey; her sabah çok erken uyanır, gücünün yettiğince kalkıp dolaşır evin içinde. Bir gölge gibi, parmaklarının ucunda, kayarcasına geçer odadan odaya. Bahçeye açılan tüm pencereleri, taze havanın tümünü içeriye almak istercesine, sonuna kadar açar. Pencere pervazındaki saksı çiçeklerine gülümser, sararmış yaprakları ayıklar, su verir. Hep düzeltilecek bir şeyler var; koltuğun örtüsü gibi. Sehpada kalan eski gazeteleri toplar, unutulan bir su bardağını mutfağa götürür, "bahçede yapılacak çok iş var", diye düşünür. Sonra, sadece kendisinin gördüğü bir yerde bırakır gözlerini.

Bir an için kupkuru, incecik bir kabuktan ibaret gibi bomboş hisseder. Birden bütün işkence aletleriyle gelir o amansız hastalık, dünden daha da zalim. Sinsi bir sancı oymacı bıçağı gibi saplanır etine, kemiğe kadar, yavaş yavaş oymaya başlar içini. Her nefesi bir çığlık olup paralarken gırtlağını yine bozulmaz sessizlik. Kuşların cıvıltısı, yaprakların hışırtısı, havlayan bir köpek, uzakta kapanan bir kapının sesi bir başka dünyaya ait sanki. Kıvrandıran ağrıyı tutabilirim umuduyla avuçlarını bedenine bastırır, parmaklarıyla alıp koparmak isterken onu tırnakları geçer etine. Hızlı aramaya basıp hemşirenin uykulu sesini duyana kadar bekler, bir anda boşalır her uzvu. İçinde panik koşturmacası, can pazarı, titreyen kollarından, tutmayan bacaklarından başka onu ele veren başka bir emare yok aslında. Gücünün son damlasına kadar kendini tutmalı, bırakmamalı, içine haykırır: "hemşire nerede kaldı?.."

Uçsuz bucaksız çölden geçen bir bedevi gibi vahaya varmak için sabırsız. İlacın kanına karıştığı saniyeler çok uzun, derin bir uyku uçurumuna düşmek üzere, farkında. Sonra, yalancı, çok özlenen, nazlı bir huzur gelir. Nihayet. Başını yavaşça bırakır yastığa, ağrılar körleşir, sadece bir uğultu kalır kulaklarında.
Gözlerini açıp yorgunluğunu üstünden silkelemeye çalışır. Yapışmış sanki. Yüzünü kızartan sebepsiz bir mahçubiyeti kovmak ister gibi elini kaldırır. Giyinmeli. Dolaptan aldığı elbise sıyrılır bedeninden, anlam veremez. Banyoda kalakalır. Sırılsıklam, ağırlıksız. Aynadaki yüz onun mu? Koridor loş ve serin. Duvarda birçok fotoğraf asılı.
Mutfak yetim kalmış. Ocağın üstünde birkaç küçük yağ lekesi unutulmuş. "Fesleğene su vermeli. Baharat kavanozlarını boşaltıp yıkamalıyım." Kulaklarında hala o huysuz uğultu. Bir yudum su yutkunmadan dudakları arasından göğüsüne döküldü. Hüzünlü bir melodi aktı üstüne, onu ölesiye örtünmek istedi. Sarmalayıp ağrılı bedenini onu teselli etmek istedi. Yorgun olduğunu düşündü. Sonsuz uykuyu özledi...

Henüz vaktinin gelmediğini bilmek ağır, acımasız bir yük. Acı çekmek değil, kendini kaybetmek korkunç olmalı. Ruhu, sımsıkı tutunmuş bedenine. Dehşet derecesinde korktu, kimse bilmedi, iyi sakladı kendini.


eylül



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Vurgun
Gecenin İçinden Gelen Sesler
Ah, Be Hayat!
Ölüm Bana Bu Kadar Yakın Olmamıştı - 4
Delirium
Kelimeleri Terk Etmek Zor
Suskun
Pusuya Düşmek Gibi
Yüreğimin Üşümesi
Assassin's Tango

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Derin Hikayeler, Kısa Karşılaşmalar
Yusuf'un Şarkıları
Gülümseme Çiçeği
Melek
Çocukluğumun Yeşil Durağı
Yolculuk 2
Derin Hikayeler, Kısa Karşılaşmalar
Tesadüf
Derin Hikayeler, Kısa Karşılaşmalar
Derin Hikayeler, Kısa Karşılaşmalar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Eylül [Şiir]
Şimdi Aşk [Şiir]
Bir Şey Daha... [Şiir]
Teselli [Şiir]
Araf’ta [Deneme]
Bir Hayat Nasıl Yaşan (Il) Maz [Deneme]
Sonu Gelmeden İnsanlığın [Deneme]
Hayat/zaman [Deneme]
Bir Hayat Nasıl Ysşanılmaz Kılınıri [Deneme]
Hikayeler [Deneme]


eylül kimdir?

yolcu

Etkilendiği Yazarlar:
insan, hayat


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.