..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Hakan Yozcu




19 Ağustos 2012
Çocukluğumun Kadirli'sindeki Bayramlar  
Hakan Yozcu
Belki de o günlerin unutulmaması bu güzel insanların o sıcacık dostluklarından, karşılıksız sevgilerini paylaşmalarından ileri geliyordu. O çocuk yüreğimle bu insanlara karşı gerçekten büyük saygı ve minnet duymuştum


:BBID:

Arefe kelimesi Arapçada belirli günün, olayın, bir gün öncesi anlamına geliyor. Ve daha ziyade Türkçe’de arife olarak kullanılıyor. Anlam olarak ön gün demektir.
Arife aynı zamanda Arapçada kadın ismidir. Bilgi sahibi kadın anlamına gelmektedir.
Arife İslam dininin önem verdiği günlerden biridir. Peygamber Efendimiz Arefe günü için şöyle buyurmuştur: “Arefe gününe hürmet ediniz! Çünkü Allahü Teala’nın kıymet verdiği bir gündür.”
Bu gün arife. Arifenin sihirli gücünü, büyülü havasını çok iyi bilenlerdenim. Daha 4 yaşında küçük bir çocukken öğrenmiştim arifenin insana ne kadar mutluluk verdiğini. Ömrüm boyunca da hiç unutmadım o anı.
Daha geçenlerde Hakk'a yürüyen rahmetli babam, kahverengi, çizgili bir gömlek almıştı. “Bayramlık” veya “ bayramcalık” diyordu. “Çocuklara bayramlık aldım. Bayramda giydir. Sevinsinler. Boynu bükük kalmasınlar ele güne karşı” diyordu anama.
Bende bir sevinç, tarif edilemez bir mutluluk belirmişti. Kelimenin ne anlama geldiğini anlamamıştım ama hediye olduğunu ve bayram için bana alınan giysi olduğunu çok iyi biliyordum. Sevincimin sebebi, bu tür hediyelere hiç alışık olmamamdan ileri geliyordu. Öyle elbiseyi, ayakkabıyı, oyuncağı kolay kolay göremiyorduk. Ancak bayramdan bayrama o da durumumuz çok iyi olursa görebiliyorduk.
Oyuncak mı? O da neydi ki? Tek oyuncağımız tahtadan kendimizin yaptığı basit bir tüfekti. Araba, tabanca, tren gibi oyuncaklar çok çok uzakta bize. Bisiklet zaten ömrüm boyunca hayal oldu nedense… Yokluğun gözü kör olsun derdim hep…
Arife günü bir heyecanla beklerdim bayramın ilk gününü. Çünkü yeni elbiseme kavuşacaktım. Onu giyip diğer çocuklara hava atacaktım. O elbiseler içinde çıkıp el öperek şeker ve harçlık toplayacaktım. Belki de sabaha kadar uymayacaktım gece…
Bayram sabah, dünyalar güzeli, melekler meleği, iyi yürekli anam, gömleğimi giydirmişti. Siyah pantolonu ayağımdan geçirmişti. Kemerli falan değildi. Lastikli idi. Don lastiği derdi anam buna hep. Daha rahat, daha bol olurdu. Hareket etmesi çok daha kolaydı.
Ayağımda yine o dönemin meşhur kilteli patik dediğimiz, lastikten yapılmış, basit, ucuz ama güzel ayakkabı vardı. Belki de o dönemin en pahalı ayakkabılarından biriydi. Oysa her yerde bulunuyordu lastik olduğu için.
O gün kendimi ne kadar zengin hissetmiştim. Öyle ya babam bana bayram için gömlek almış, lastikli pantalon ve kilteli ayakkabıyı da cabası olarak yanında vermişti... Bu kadar da değil... O günün parası ile de 25 kuruş harçlık vermişti. Büyük paraydı bu. Öyle ki bu para ile neler neler yapmıştım… Bisiklete ve atlı karıncaya binmiştim. Kalan parayla sinemaya gitmiştim... Üstelik sinemada gazoz bile içmiştim. O zaman Ankara gazozu meşhurdu. Nefis bir tadı vardı. Yıllardır hala özlerim o tadı. Bir de Elvan vardı. Aromalı meşrubat. Portakal ve mandalina ile yapılanı çok lezzetliydi. Unutulmaz bir tadı vardı doğrusu…
Bayramlarda en çok sevdiğimiz şeydi komşu ziyaretlerine gitmek. El öpmek. Şeker ve para toplamak…
Yine o gün tanıdığım bütün komşulara gitmiş el öperek şeker toplamıştım. Harçlık biriktirmiştim.
Yaşamım boyunca asla unutamadığım, dost bildiğimiz komşularımız -şimdi onların da birçoğu Hakkın rahmetine kavuşmuşlardır- Elif Bacı, Mehmet Topuz Amca, Sevgili Sefi Abla, Mehmet Dandıl ve Hanımı Sultan Abla, yine hiç unutmadığım, bal sinilerine büyük bir maharetle döndürerek yaptığı tatlılarından sürekli yediğim Tatlıcı Veysel Cinkara Amca ile eşi Rahma Teyze, o yaşlarda beraber olduğumuz, sürekli görüştüğümüz, sonra İstanbul'a göçen Rukiye Teyze, ve yine hayal mayal hatırladığım Antepli dediğimiz hepimizin ağzında “Hanik” lakaplı dul kadın, azar azar da olsa harçlık verip beni çok sevindirirlerdi...
O dönemlerde unutamadığım çocukluk arkadaşlarım Cengiz Aydın, Murtaza Cinkara, Cahit Çildir – Ona hep Cavidi Tirko derdik- Aydın Püsküllü, Tayfur Püsküllü yıllardır görmediğim ve fakat asla unutamadığım isimlerdi…
Belki de o günlerin unutulmaması bu güzel insanların o sıcacık dostluklarından, karşılıksız sevgilerini paylaşmalarından ileri geliyordu. O çocuk yüreğimle bu insanlara karşı gerçekten büyük saygı ve minnet duymuştum. Tam 47 sene sonra yine gözlerimin önündeler. Her halleriyle her tavırlarıyla hatırlıyorum onları. Daha dün gibi sanki… Dostlukları, sevgileri, içtenlikleri hala yüreğimde duruyor… Geçmişe baktıkça anıyorum onları…
Yaşayanların ellerinden öpüyor, Hakk'a yürüyenlere Allah'tan rahmet diliyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Sizler de çocuklarınızı bayramda sevindirin. Onlara bayramlıklar alın, harçlıklar verin; ve en önemlisi sevginizi onlardan esirgemeyin. Öpün sevin, okşayın onları..
Çünkü onlar, bu anı asla unutmayacaklardır.
Hepinize iyi bayramlar diliyorum…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Denizli Türk Dünyası Şairleri Buluşmasının Ardından
ve İlk Bölüm Yayınlandı
ve İlk Bölüm Yayınlandı
Beşik Gibi Sallandık
Olcay Kıraç İle Kıbrıs Sorunu
Adanalıyık Allah’ın Adamıyık
Ayhan Menteş Hoca’mızın Ardından
öğretmene Verilen Değer Her Şeye Değer
Hatay Gezisi
3. Dünya Savaşı mı?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sessizliğin Hikayesi Üzrine
İnciraltı Şairleri
Bir Bahar Bekliyorum Üzerine
Her Şey Gülüşünde Saklı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Cevahir Caşgir’den "100süz Şiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romanı
Boyacı’ya Büyük İlgi
"Bitemeyen Proje" Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
El Eder [Şiir]
Vakit Gelince [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.