..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > M.Nazım Güler




22 Haziran 2012
Kurtlar Sofrasındaki Kürdistan  
M.Nazım Güler
Hep korkularımızı söyleyip durduk; Kürt sorunu mutlaka makul bir çözüme kavuşması gerekir, diye. Kürt sorunu sadece bir Türkiye sorunu değildi ve şimdi bu belirleme, daha bir gerçeklik kazanmıştır.


:ABGC:
KURTLAR SOFRASINDAKİ KÜRDİSTAN

Hep korkularımızı söyleyip durduk; Kürt sorunu mutlaka makul bir çözüme kavuşması gerekir, diye. Kürt sorunu sadece bir Türkiye sorunu değildi ve şimdi bu belirleme, daha bir gerçeklik kazanmıştır.

Sayın Başbakan, yabancı parmaklardan söz ediyordu; peki bunu yeni mi keşfetmiştir? Hayır. Bu lafı Cumhuriyet tarihi boyunca söylemeyen bir tek “Türkçü” lider veya siyasetçi yoktur. Artık bu hikâyeleri terk edelim. Çözüm için adımlarınızı hızlandırmazsanız; bu işe koşanların arkasından emeklersiniz.

Barış ve çözüm sürecine çomak sokanlar, her bir olumlu adım atıldığında ortaya çıkıp bir tezgâh sergiliyorlar ve sizler de, sanki bu fırsatı bekliyormuşçasına frene basıyorsunuz. Oyuna gelmenin adı budur işte. Çözüm reçetenizi terk ederseniz; başkasının reçetesinde bir hap olacaksınız.

Böyle olunca da hırçınlaşıp durursunuz; neden işler ters gidiyor, diye, dert yanarsınız. Herkes doğru yönde koşmuyor ne yazık ki; çözüm işinde ters yaklaşımlar veya gereksizce süreci yavaşlatmalar, sorunu, ters-yüz edebiliyor. Bölgeye dadanmak isteyen büyük güçler, bir şekilde, kendi çıkarlarına uygun tarzda, soruna çözüm üreteceklerdir; ama sana da düğüm atacaklardır. Bu da, çözüm işinde gereksiz yere kendini tıkatmanın, işi savsaklamak için kasıtlı bahanelere sarılmanın bedeli olacaktır...

Yani, ortada kesinlik kazanmış bir sorun var ve sen, bu alanda açık kapı bırakırsan, giren çok olur. Sen, ortada parmak koyulacak sorun bırakırsan, tüm parmakçıları ona cezp etmiş olacaksın. Pratiklerinle yabancılara bu sofrayı sunarsan, sofraya buyur etmelerinden şikâyet etme hakkın ortadan kalkar. Her yönüyle zengin bir sofra kurulduysa dadanan da çok olacaktır; hele bu sofra, kurtlar sofrasıysa!.. Tedbir almayan her sofra sahibi, kendi sofrasında bile, kendine bir yer bulamayabilir. Unutmayalım, yavaşlamak, gecikmektir; yani geç kalmaktır. Geç kalan, treni kaçırır.

Burası Ortadoğu; yerel oyuncularıyla sınırlı kalmayan, bütün yabancı oyuncuları cezbeden kocaman bir oyun alanıdır burası. Günümüzde dengeleri alt-üst edecek domino taşları, tarihsel Kürdistan coğrafyasının parçalarıdır. Bu net olarak görülüyor. Orta doğu’da kaç ulus varsa, hepsi de, bir şekilde, bu Kürdistan coğrafyasının iplerinden bağlanmıştır ve olası değişikliklerden etkilenmeleri kaçınılmazdır. Bu coğrafyanın bütün maddi-manevi değerleri, tüm yönleriyle masaya yatırılmaktadır; yaşanan süreç budur.

Mevcut egemen ulusların egemen güçlerinin, iştahları yerine ayranları kabarıyor nedense; sorunlarını barışçıl ve demokratik yollarla çözmekten yana olamıyorlar. İsteksiz davranıyorlar ve çözüm yollarını, bölgeden olmayan aç kurtların insafına bırakıyorlar.

Elbette, bu zengin sofraya gelmeyecek kurtların iştahından şüphe ederim. Gelmeliler de; çünkü bu sofra çok zengin ve bu sofranın parçalarını ellerinde tutanlar, bu sofrayı hak etmiyorlar sanki. Sofraya hoyratça bakıyorlar ve nimetlerine çok haşin davranıyorlar; çatal yerine balta kullanıyorlar; kaşık yerine dinamit kullanıyorlar. İnkârcı ve imhacı; yağmacı ve talancı zihniyetlerinden bir türlü kurtulamıyorlar. Kendilerini, derin konsorsiyumların ağından, onlara piyon olmaktan bir türlü kurtaramıyorlar. Böyle geldi, böyle gidecek sanıyorlar. İşte, tam da burada çok yanılıyorlar, kendilerini aldatıyorlar. Yeryüzünde hiçbir şey olduğu gibi duramıyor ve doğa, hiçbir zaman kendi içinde boşluk kabul etmiyor.

Leyla Zana, yeni ve çok doğru bir söylem attı ortaya. Bence, yabana atılmayacak denli ciddi bir yaklaşımdır bu; anlayana... Bu fırsatı, Başbakan da, hükümet de, PKK de, Türk ve Kürt aydınları da ve tüm kanaat önderleri de gelişmeyi değerlendirmelidirler. Herkes, hem elini taşın altına koymalıdır ve hem elini çabuk tutmalıdır ve asla hiçbir provokasyoncu girişim karşısında frene basmamalı ve çözüm yolunda hızlarını kesmemelidir.

Çünkü bu yönde, ne zaman ciddi bir adım atılmak istendiğinde bir yerlerde mutlaka bir şeyler oluyor; bombaların pimi çekiliyor, kan akıtılıyor. Bunlar tesadüfen ve boşuna olmuyor elbette; herkes bunun bilincinde olarak davranmalıdır. Oyunlara gelmeden çözüm sürecine hız vermeliyiz. Sorunun muhatabı olan taraflar, eğer bu provokasyonları bahane ederlerse veya bu provokasyonların arkasına sığınıp çözüm sürecine takoz koyarlarsa, bilinmelidir ki, onlar da bu provokasyonun bir parçası olarak, işin içinde sayılacaklardır. Ortada bir danışıklı dövüş varsayılır ve töhmet altında kalırlar.

Onun için, tüm provokasyonları boşa çıkarmanın yegâne çaresi, bu tür oyunlar sergilendikçe, taraflar, barışa ve umuda daha bir hız vermelidirler. Oyun ve tezgâhların beyhûde bir çaba olduğunu, bizzat oyuncu ve tezgâhçıların kendileri de artık hissedebilmelidir.

Her olumlu gelişmelerde ve hayırlı bir adım atılmak istendiğinde olageldiği gibi; Oslo görüşmeleri üzerine, gelişmelere rağmen Silvan provokasyonu; Leyla Zana açılımı ve M. Karayılan açıklamalarına rağmen Dağlıca provokasyonundan büyük bir anlam çıkarmak ve ders almak gereklidir.

BDP Eşbaşkanı Demirtaş’ ın, "PKK her türlü silahlı faaliyetlerine son versin, hükümet de operasyonlarını durdursun. Siyasi çözüme şans tanısınlar" çağrısı da yerinde olmuş ve doğrudur. Çözüm sürecini, öngörülü yaklaşımlarla karşılıklı olarak desteklemeliyiz; barış ve çözüm sürecini asla yavaşlatmamalıyız. Artık elimizi taşın altına koymaktan korkmayalım; halklarımızın huzur ve selameti için bu gerekli ve şart olmuştur.

PKK’ya rağmen, onların adına eylem koyanlar olabilir ve PKK, parçalanma endişesiyle bu gerçeği itiraf edip dışa vurmak istemeyebilir. Ordu içinde de derin birimlerden aktif olanlar kalmış olabilir. Ordu yetkilileri de, kendilerine rağmen, böyle olası gelişmeleri itiraf etmeyi gururlarına yedirmeyebilirler. Yani uluslar arası rant çeteleri ve şer güçleri devreye girmiş olabilirler. Her ne şekilde oluyorsa olsun, yapılan baskınlar ve çatışmalar, barışa ve çözüme hizmet etmiyor, aksine süreci baltalıyor. Çatışmalar ve olaylar, ne Türk halkının ve ne Kürt halkının yararına değildir. Sonuçta, her iki halkın da canını yakıyor.

Çözümün muhatapları bütün bunları öngörüp, inadına çözüme güç vermelidirler ve barışçıl adımlarını hızlandırmalıdırlar. Kurban edilen gencecik değerlerimizin ruhları ancak böyle şâd olabilir. Barış ve çözüm isteyen herkes, ama herkes, taşın altına elini koyabilmelidir.

Bilinsin ki; “Terör”ü fırsat bilip köpürenler, savaş naraları atanlar, bu tür malzemelerin arayışında olup, barış ve çözüm karşıtı olanlar olabilirler ancak. Bilerek veya bilmeyerek, oyunbozanların ekmeğine yağ sürmüş oluyorlar. Onların da amaçları, zaten tahrik ederek süreci baltalamak değil midir? Oyunu hep birlikte bozmak varken, niye oyuna gelelim ki?!.

Her şey, özgür, eşit ve karşılıklı güvene dayalı gönüllü birlikteliği muştulayacak bir barışı ve huzuru tesis etmek için olsun. Hepimiz, halkların kardeşliği uğruna, sabırla, kararlı davranarak ve inadına bir çaba içinde olarak, barış ve çözüm sürecine güç katacaklardan olalım.
Selam ve sevgiyle kalın.

M.Nazım Güler -20.06.2012
info@mnazim.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bu Ülkede Barışı İsteyen Var Mıdır?
Hatip Dicle Olayı, Açılıma ve Çözüme Çomak Sokmak Mıdır?
Demokratik - Kürt Açılımı Nereye Kadar?
Kocaman Bir Asır Heba Edildi; Neden veya Kimler İçin?
Kürtleri Temsil Sorunu ve Çözüm Sürecine Dair
Bilge Köyü Vahşetinin Gerçek Sorumluları Kimlerdir?
Seçimin Sonucu, Halklar Arası Barış ve Diyaloğu Dayatıyor
Bölgemizdeki Elektrik Sorunu, Neden Kesin Bir Çözüme Kavuşamıyor?
Yerel Seçim Dersi, Rojava ve Bdp’ Nin Sonu - 2
4+4+4, Bir Gündem Saptırma Mıdır?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sadece Yazmak, Yazarlık Mıdır?
Tahammülsüzlük, Gelecek Korkusundandır!
Kendi İrademiz Varsa Özgür Olabiliriz.
Seçim Sürecinde "Demokratik" Yalanlar Yarışı Başlayacaktır!..
Yeni Anayasa, Son Anayasamız Olmayacaktır.
Tarihsel Aşklar ve Sevgi Üzerine
Kürt Sorunu ve Yerel Seçimler
Van Depremi, Sosyal Yaralarımızı Sarabilecek Mi?
Erdoğan: "Ben Kabile Reisi Değilim"
Ev Bir Okuldur; Eğitim, Oradan Başlar!.

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yüreğime Lehimliyorum Seni [Şiir]
Veda Edemem! [Şiir]
Uyan Ey Zergan Deresi! [Şiir]
Seni Arıyor Gözlerim [Şiir]
Dağlar Yüreğimi, Bu Dağlar! [Şiir]
Esirin Olmuşum [Şiir]
Tu Her Bijî Yilmaz Guney [Şiir]
Sende Buharlaşmaktayım [Şiir]
Ben, Kendim Olmak İstiyorum. [Şiir]
Zor Kabulleniriz [Şiir]


M.Nazım Güler kimdir?

www. mnazim. com ------- M. Nazim Güler Kitap okumak, Şiir yazmak, Resim yapmak özel zevklerim arasındadır. Vücudumu zinde tutacak ve koruyacak kadar spor yaparım. .

Etkilendiği Yazarlar:
Yoktur, kimsenin günahını almayayım.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.Nazım Güler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.