..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Necmettin Yalcinkaya




3 Şubat 2012
Töre ve Zulüm/ Bölüm 6  
töre,feodalite,kin,mahpus

Necmettin Yalcinkaya


Ahmet annesinin bağırtısıyla uyandı: "Sen uyu bakalım" diyordu yarı alaylı bir tonla."Sen yatağında tatlı mışıl mışıl uyurken, başkaları alsın babanın öcünü."


:AIBG:
Köyün girişinde köpek havlamalarını duydu. Eve zor attı kendini, içi üşümüştü ve terliydi. Kulağının arkasından bir ses işitti. İrkildi, korktu adeta.
"Dur, kahpenin dölü! Sakın Kımıldama!"
Donakaldı Sultan. Gecenin bir vaktinde bu seste neyin nesiydi böyle? İçindeki korkunun sebepsiz olmadığını şimdi daha iyi anlıyordu. Sesin geldiği yöne bakınca, başlarını poşuyla kapatmış, iki adamla göz göze geldi. Adamlar silahlıydı, silahların namlusu kardeşlerine çevrilmişti. Bir el Sultan"ın saçına dolandı, çekti onu. Yere kapaklandı Sultan. Bu Caferden başkası olamazdı. Ama bilmiyordu Sultan.
"Çabuk söyle?" diye bağırdı. "Baban olacak katil nerede?"
"Vallahi bilmiyorum." Sesi ağlamaklı ve titrekti.
"Çabuk söyle Kız, sana soruyorum: Babanı, o korkak adamı nereye sakladınız?" Tehditlerine devam ediyordu. "İnsan hesaplaşmadan korkar mı hiç? Öldürmek varsa, ölüm de var!"
Hıncını yerde yatmakta olan Sultandan çıkarıyordu, attığı sert bir tekmelerle. Tekmeler birbirini izliyordu. Kendini kaybetmiş gibiydi. Poşusu kayıp düşünce, yüzü açıkta kaldı Cafer"in. Sultan şimdi durumu sezinlemişti; Husonun öcünü almaya gelmişlerdi demek ki. Evet ama Ahmet Husonun oğlu değil miydi? O neden gelmemişti, babasının öcünü almaya. Doğruydu demek, Ahmet seviyordu Sultan"ı. Hem de sevdiği kızın babasını öldüremeyecek kadar çok seviyordu...

Bunları düşünürken Sultan, rahatladı, yediği tekmelerin acısını bile unutuverdi. Ahmet"in varlığı ona güç veriyordu. Sevgisi her şeye bedeldi. Cafer gözlerini yerdeki Sultan"a dikmişti. Tüm güzelliğini keşfetti birden onun. Dokunmak istedi. İzin vermedi Sultan. Cafer oracıkta aklına gelen planı uygulamaya soktu hemen. Sultan"ı kaçıracak ve alıkoyacaktı onu! Bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı böylelikle... Hem amcasının intikamını alacak, hem de cinsel açlığını giderecek, Sultan"ı kirletecekti. Olayı duyan Meme emmiye inmeler gelecek sonra da ölüp gidecekti kahrından...

Yanındaki adamına bir şeyler fısıldadıktan sonra, çocukların ellerini arkadan iple bağlayıp, yan odaya kilitlediler; "sessiz" olmalarını buyurdu Cafer ve adamı.
Sultan"ı bir güzel bağlayıp, sürükleyerek dışarı çıkardılar. Atının terkine bindiren Cafer, "Bu gece bize lazımsın sen." diyordu.
Atlarına atladıkları gibi, karanlığa karıştılar. Cafer bir eliyle atının terkindeki Sultan"ı tutuyordu. Kaçıp kurtulsun istemiyordu çünkü... Atlar hızlandıkça gecenin soğuk ayazı, yüzlerine çarpar olmuştu. Sultan"ı nereye götüreceğini düşünüyordu Cafer. Birden aklına çardak geldi.
"Atını çardağa doğru sür " dedi adamına.

Çardak saman yığınlarıyla doluydu, boştu, üstelik kimsecikler gelemezdi bu saatte yanlarına... Kahkaha attı, kahkahası karanlığa karışıp kaybolup gitti.

Sultan uyanıktı, soğuk ayaz onu kendine getirtmişti, anne ve babasını düşünüyordu, soğuğu boş vermişti. Şayet eve gelmişlerse, kardeşlerinin bağını çoktan çözüp, kurtarmışlardır. Rahatladı. Ardından kendisini arayacaklardı nasılsa. Belki de çıkmışlardır bile aramaya.
Çardağa vardıklarında Cafer, atın terkindeki Sultan"ı saman yığının üzerine attı, samanların üzerinden kayarak düşen Sultan, başını sertçe bir yere çarptı. Bayılmıştı, sessizce atıyordu yüreği. Belli belirsiz nefes alıyordu.

Cafer korkmuştu."Öldü mü yoksa?" dedi telaşla. "Hele bir göz at şuna."
Adamı eğildi yere, başını göğsüne dayadı Sultan"ın. Bir kaç kez dinledi. İyice emin olduktan sonra;
"Ölmemiş" dedi. "Yalnızca bayılmış."
Rahatlamıştı Cafer."Hele bir ucundan tutta kaldıralım şunu." diye emretti adeta."Çardağa taşıyalım." Ağzının suyunu şapırdatarak, "İşimizi orada halledelim"

Sultan"ı sedyede hasta taşır gibi taşıdılar çardağa. Kendinden geçmiş bir haldeydi; hiç bir şeyin farkında değildi.
"Ne bir acı ne bir sızı hissetmiyordu bile. Belki böylesi daha iyi olacaktı onun için. Hiç bir zaman anımsayamayacaktı bu kötü anını.
"Bu böyle hiç güzel olmadı ama ne edelim görev işte!" dedi Cafer boğuk bir ses çıkartarak, işini bitirdikten sonra, adamına seslendi,
"Sıra sende!"

Yıllardır biriktirdikleri cinsel açlıklarını Sultan"a saklamışlardı sanki. Üst başını yırttıktan sonra, emellerine ulaştılar. İnsan olmaktan çıkmıştı ikisi de... Altlarındaki bu genç kıza acımıyorlardı bile. Küçük bir sevgi kırıntısı bile yoktu içlerinde. Yalnızca intikam dürtüsü ve cinsel açlıklarıydı, onların hissettikleri... Ve Sultan kendinden habersizce "kadın" oluvermişti birden... Hem de istenmeyen bir kadın! Töreye göre namusu kirli biriydi O. Ölüm damgası çoktan kazılmıştı alnına!

Ahmet annesinin bağırtısıyla uyandı:
"Sen uyu bakalım" diyordu yarı alaylı bir tonla."Sen yatağında tatlı mışıl mışıl uyurken, başkaları alsın babanın öcünü."
Gözlerini ovuşturarak, "Ne oldu ki ana? Ne öcü, kim kimden almış babamın öcünü?"
"Duymazsın tabi... İnsan içine çıktığın mı var sanki?"
"De hele ana. Çıkar ağzındaki şu baklayı?"
"Kim olacak emminin oğlu Cafer! Babasını bulamayınca kızını kaldırmış dağa... Kız utancından inmemiş bir daha da dağdan... Babası olacak Meme duyunca kızının başına gelen akıbeti, dayanamaz, o vakit oracıkta boylar eşek cennetini..."
Ellerini yukarıya kaldırdı, dua eder gibi yaparak,
"İnşallah ölür." Zevkten dört köşe olmuştu bunları anlatırken Fadime.
"Kimmiş bu kız? diye sordu Ahmet hayretle."Cafer nereden bulmuş ki onu?"
"Nerden bilem oğul… Adı Sultan mıymış ne! Yanılmıyorsam!"

devam edecek...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumcu kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yeni Bir Gün, Yeni Bir Umuttu Onun İçin…
Mendil Sen Kokuyordu
Orada
Töre ve Zulüm/ Bölüm 4
Töre ve Zulüm/ Bölüm 3
Töre ve Zulüm/ Bölüm 5
Töre ve Zulüm/ Bölüm 2
Töre ve Zulüm/ Bölüm 7
Töre ve Zulüm/ Bölüm 1
Bilinmeze Doğru

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zehra
Kısa Bot
Toprak Kokusu
Sahile Vuran Kelebek
Kömür Gözler
Balik ve Melisa
Anamdan İnciler/ Anamın Entarisi
Bir Gün Mutlaka!
Böcek
Anamdan İnciler/ Topal Fayansçı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Yanım Eksik Kalır [Şiir]
Alıp Getirmeli Seni Bana [Şiir]
Göğü Kucaklamak [Şiir]
İnadım İnad İşte... [Şiir]
Susturamam [Şiir]
Sana Koşarken [Şiir]
Yapayalnız Bir Başıma [Şiir]
Resmine Baktıkça [Şiir]
Bu Gece... [Şiir]
Sırası Mıydı? [Şiir]


Necmettin Yalcinkaya kimdir?

1960Sarıkamış doğumlu. 1977-78 İzmir Namık Kemal Lisesi Edebiyat mezunu. Ozan Yayıncılıktan 12 Eylül’de Çok Güldük Netekim! Mendil Sen Kokuyordu ve Stres Bileziği ve On Çocuktuk Anı/Öykü. Çeşitli dergi ve sitelerde öykü, şiir yazarlığı. Ayrıca Edebiyatbahcesi. net sitesinin kurucu emekçisiyim. Yürüyüş, sinema, tiyatro ve olta balıkçılığı hobilerim var. Yazmayı ve okumayı seviyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Tolstoy,Ahmed Arif, Nazim hikmet, Cengiz aymatov,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.