Çocuklarýn eðitimi, zaman kazanmak için nasýl zaman yitireceðimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
”Ne sakat bir anlayýþmýþ bu!” diye kendi kendine söylendi. “Hay ben bugünkü aklýma þaþayým! Bu sakat anlayýþa zamanýnda nasýl da dur demedim! Mücadele etmedim, yenildim; teslim oldum. Sevdiðim adamdan koptum, koparýldým!“ Burnunu cama yasladý, gözlerini kýstý, uzaklara, çok gerilere gitti. Neredeyse tüm gençler dünyayý deðiþtirmek için yola çýkmýþtý. Hayalleri vardý, yarýna umutla bakýyorlardý. Genç kadýn elinde devrimci bir gazete-dergi ev ev, kahve kahve, köþe bucak dolaþýyor, yapacaklarý devrimin propagandasýný kitlelere duyurmaya çalýþýyordu. Gazeteyi, dergiyi okuyan herkesin hemen ertesi günün sabahý sokaða çýkacaklarýný, devrim yapmak için daha önce yola çýkanlarýn olduðu kervana katýlacaklarýný ve devrimin hemen olacaðýný sanýyordu. En azýndan öylesi, güçlü bir inancý vardý. Genç kýzýn içinde bulunduðu kalabalýk grup bir sokaðýn baþýnda durdu. Aralarýnda yaptýklarý kýsa bir konuþmanýn ardýndan görev bölümü yapýp ayrý ayrý yönlere doðru daðýldýlar. Genç kýz önüne gelen ilk kapýyý çaldý. Boðazýný temizledi, birazdan kendisine kapýyý açacak olan kiþiye neler diyeceðini kuruyordu kafasýnda. Yirmi yaþlarýnda, buðday tenli, uzun boylu genç bir erkek kapýyý açtý. Gülümsedi. Diþleri parýl parýl parýldýyordu. “Cemil ben” dedi, gözleri genç kýzýn elinde tuttuðu gazetelere iliþti. “Ýçeri buyurmaz mýsýnýz?” Genç kýz baþýný sokaða çevirip arkadaþlarýna baktý. Oradaydý hepsi de. Arkadaþlarý sokaktan gelip geçenleri durduruyor, yolundan alýkoyuyor, siyasi propaganda yapýyor, ellerindeki gazete ve dergileri satmaya çalýþýyorlardý. Gözleri kýz arkadaþýný aradý buldu. Bakýþtý. “Ben buradayým” demek istedi. Kendini güvende hissedince rahatladý. “Ýsmim Zehra” dedi. Birlikte bahçeye geçtiler. Büyük bir çam aðacýnýn þemsiye gibi açýlmýþ dallarý altýna özenle yerleþtirilmiþ, yerden yaklaþýk elli santim yükseklikte tahtadan yapýlmýþ bir divan vardý. Üzerinde serili bir minder duruyordu. Oturdular. Zehra propagandaya baþladý hemen. Cemil sözünü kesti onun. “Derginizi alýrým almasýna ama siz de bizim dergiyi alýrsanýz.” dedi gülerek, aðzýndaki inci diþleri bir kez daha parýldadý. Oturduklarý kanepenin üzerindeki minderin ucunu araladý, daha önceden oraya sakladýðý dergileri yerinden çýkardý. “Dergileri deðiþ-tokuþ yaparýz artýk” dedi. Zehra, gülümsemeye çalýþtý ama baþaramadý. “Önce arkadaþlarýma sormalýyým. “ diyerek geçiþtirdi. Kanepenin üzerine býraktýðý dergilerini aceleyle topladý. “Kalkmalýyým,” dedi tatlý tatlý gülümsedi, sevgiyle baktý gözleri. Genç erkek umutlandý birden. Ýçine belli belirsiz bir sýcaklýðýn aktýðýný hissetti. Ýçi bir hoþ oldu. Kapýdan adýmýný eþikten dýþarýya atarken Zehra, baþýný geriye döndürüp baktý. “Derneðimize de bekleriz” dedi. Koþarak arkadaþlarýnýn arasýna katýldý. “Gelirim… Gelirim mutlaka!” dedi arkasýndan. Birkaç gün sonrasýydý, bir otobüs duraðýnda karþýlaþtý Cemil’le. “Merhaba” dedi, gözlerinin içi gülüyordu. ”Merhaba Zehra.” El sýkýþtýlar. Otobüs geldi önlerinde durdu, bindiler. Kalabalýktý otobüsün içi, itiþ kalkýþ kalabalýðý yararak ortalara doðru ilerlediler. Ýlk kez bir erkeðin nefesini, sýcaklýðýný yakýnýnda hissediyordu genç kýz. Heyecandan ellerinin terlediðini fark etti. Bir durak sonra ineceði aklýna gelince üzüldü, içi burkuldu, içine bir hüzün gelip oturdu. Otobüs usulca durdu, inerken “Görüþmek üzere Cemil.” dedi. “Ýyi dersler.” O günden sonra birbirlerinin yolunu sabýrsýzlýkla karýþýk bir heyecanla bekler olmuþlardý. Hep ayný saatte, ayný durakta, ayný otobüste bir aradaydýlar. Cemil “Hafta sonu sinemaya gidelim mi?” dedi Zehra’ya çekingen bir ifadeyle. Terslenmekten korkuyordu. “Yýlmaz Güney’in Arkadaþ filmine…” diye ekledi. “Olur, gidelim” dedi Zehra. “Ama önce arkadaþlarýmý ekmek için iyi bir bahane bulmalýyým kendimce…” Düþünür gibi yaptý. Aklýna bir þey gelmedi... “Nasýlsa bir çaresi bulunur.” demekle yetindi. Hafta sonu önce sinemaya, ardýndan Ýzmir Fuarý’na gittiler. Büyük bir akasya aðacýnýn altýndaki banka oturdular. Yanlarýna elinde sakýz satan bir çocuk yanaþtý: “Abla, abi ne olursunuz bir tane alýn.” dedi. “Okul harçlýðýmý çýkarmak için sakýz satýyorum.” Aldýlar. Ardýndan çiçek satan bir Roman kýzý geldi. Ondan da çiçek aldýlar. Sonra bakla falý bakan þalvarlý bir kadýn yanaþtý yanlarýna… “Ýyi bakla falý bakarým.” dedi. Kýrmadýlar onu da. Kadýn attý da attý. Hoþlarýna gitmedi deðil. Kalkýp yürümeye baþladýlar. Lozan kapýsýndan çýkýp kömürde sandviç yapan bir büfeye gittiler. Sandviç ve ayranla karýnlarýný bir güzel doyurdular. Oradan Kordona gidip çimenlere oturdular. Cemil heyecanýný bastýrýp tüm gücünü bir araya getirerek, “Zehra,” dedi, sesi titriyor, yüreði hýzlý hýzlý atýyordu. “Senden hoþlanýyorum. Galiba seni… Yok, yok seviyorum seni. Bundan adým gibi eminim.” Zehra sustu, bir þey demek istemedi. Yalnýzca Cemil’in gözlerine bakýyordu. ‘Eyvah, baltayý yanlýþ taþa vurduk galiba!’ diye geçiriyordu içinden Cemil. ‘Keþke demeseydim, aðzým dilim lal olaydý. Dostluðumuz da bozulur bundan sonra.’ “Hep ‘Seni seviyorum Zehra’ diyeceðin bu aný bekliyordum,” dedi Zehra. “Sonunda söyledin ya, fazlasýyla mutlu oldum.” Bir çocuk gibi sevindi, yerinde duramýyordu. Kalktý boynuna sarýldý. Usulca bir öpücük kondurdu Cemil’in terden ýslanan yanaklarýna. Ýlk kez el ele, korkusuzca dolaþtýlar Kordon’da. Burnunu dayadýðý camdan geriye çekti. Mutfaða yürüyüp gitti, kendine bir kahve hazýrladý ama vazgeçti içmekten. Caný hiçbir þey yapmak istemiyor “Keþke Cemil þu an yanýmda, yaný baþýmda olsaydý!” diye iç geçiriyordu. Âþýktý ama mutlu deðildi. Sevdiði adam devrimciydi ama farklý bir harekette yer alýyordu. Son günlerdeki kafasýný kemiren bu sorun, neþesini de beraberinde alýp götürmüþtü. Eskisi gibi istekli deðildi, kendini geriye çekmiþti. Arkadaþlarý çoktan farkýna varmýþlardý. Bir gün gazete satýþý öncesinde dernekte, bunun nedenini sordu sorumlu arkadaþý. “Neyin var Zehra?” dedi. “Son günlerde sende bir halsizlik, bir neþesizlik seziyoruz. Yoksa hasta mýsýn?” “Yok, yok hasta filan deðilim.” “O hâlde sorun nedir? Söyle ki bir yardýmýmýz dokunsun sana.” Saðýna soluna çaresizce bakýyordu Zehra. Sýkýldý, yanaklarý al al oldu. Soðuk terler basmýþtý tüm vücudunu. Boðazýný temizledi, sorununu anlatmaya karar verdi. Ve bir solukta anlattý, rahatlamýþtý. Onu dikkatle dinleyen sorumlu arkadaþý: “Peki, kim bu talihli yoldaþýmýz?” diye sordu. “Kendisi þu an burada mý?” Baþýný çevirip o sýrada dernekte bulunan erkeklerin yüzüne tek tek baktý. ‘Kimdir acaba?’ diye içinden geçiriyordu. “Kendisi burada deðil,” dedi Zehra, “hatta bizim çevreden biri deðil. Bir baþka siyasetten…” Sustu. Baþýný kaldýrýp sorumlu arkadaþýn gözlerinin içine baktý. “Ama devrimci biri!” dedi. “Ama olmaz ki Zehra bacý!” dedi. “Sevebilirsin elbette. Ama sen git baþka birine âþýk ol… Olmaz ki, böyle de yapýlmaz ki!” Oturduðu iskemleden hiddetle kalktý, dernek içinde hýzla gidip gelmeye baþladý. Kendi kendine söylenip duruyordu. Biraz yatýþtýktan sonra gelip Zehra’nýn karþýsýnda durdu: “Zehra yoldaþ” dedi, “en kýsa sürede bu sorunu bir çözüme kavuþtururuz.” dernekte bulunanlara seslendi: “Arkadaþlar, þimdi gazete satma zamanýdýr!” Bir hafta sonrasýydý, alýnan karar yüzüne okundu Zehra’nýn. Hüküm: Kocaman bir “Hayýr!” olmuþtu. Ama yine de bir ucu açýk býrakýlmýþtý. Zehra ya sevdiði Cemil’den vazgeçecekti ya da Cemil onlarýn siyasetine girecekti. Þimdi Zehra, Cemil’e olaný biteni gözü yaþlý bir þekilde anlatýyordu. Þaþkýndý Cemil, ne diyeceðini bilemez bir hâldeydi. Baþka bir oluru yoktu bu aþkýn. Cemil ya Zehra’dan vazgeçecek ya da onlarýn tarafýna geçecekti. Geçse kendi arkadaþlarý ne diyecekti? Demeyecekler miydi “Bir kýz için kendi siyasetinden vazgeçtin, bizi sattýn, bir kalemde sildin!” Kýsýr bir döngü içinde gidip geliyordu, bir türlü karar veremiyordu. Aklýndan geçenleri Zehra’ya anlattý. “Yapamam!” dedi sonunda. Gözleri dolu dolu olmuþtu. Dokunsalar orada hüngür hüngür aðlayacaktý. “Sen gel Zehra,” dedi, yalvaran bakýþlarla baktý. Gözleri biraz sonra Zehra’nýn dudaklarýnda dökülecek sözlerdeydi. “Olmaz!” dedi Zehra. “Çok düþündüm, baþka yolu yok!” Hýzla kalktý yerinden, kendinden beklenmeyen bir hareketle Cemil’in susuzluktan çatlayan dudaklarýna tatlý bir buse býraktý. “Beni unutma e mi!” diyerek ardýna bakmadan hýzla uzaklaþtý oradan.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |