..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Mustafa CİLASUN




28 Temmuz 2011
Emin Acar Hoca ve Bir Meczup!  
Mustafa CİLASUN
Okullar da ders olarak okutulan, müfredat yetersizdi. Aileler geçim sıkıntısından perişandı. Siyasi atmosfer, hat safhadaydı!


:BBCG:










İçtenliğin ve samimiyetin her geçen gün azaldığı,
Ve bir hazanın yaşandığı günlerdi.

Okullar da ders olarak okutulan, müfredat yetersizdi.
Aileler geçim sıkıntısından perişandı.
Siyasi atmosfer, hat safhadaydı!

Oyunların yerini, ne yazık ki, hınç ve anlamsız hırs almıştı.
Çaresizlik yaşanıyordu.
Herken aynı şeyleri yapmak zorundaydı.

Seni sana bırakmıyorlardı.
Takip ediyorlar.
Evleri basıyorlardı.

Karakollar dahi, siyasi görüşlere göre bölünmüşlerdi!
Düğüşü, kav***ı, hiddeti yüreğimiz kaldırmıyordu.
İçimiz parçalanıyordu.

Milletin efradı, maksatlı olarak parçalanmaya tabi tutuluyordu.
Fakat bu gerçeği, o zamanlar anlatmak asla mümkün olmuyordu.
Her ne hikmetse anlaşılamıyordu, maalesef pasiflikle suçlanılıyordu.

Okumak, okula gitmek öyle bir sorundu ki,
Bela seni bir biçimde bulurdu.
Gönül dostum bir arkadaşım vardı.
Kalenderdi, hizmet ehliydi. Müşfikti.

Manevi bakımdan derinlikliydi, bilmediğimiz, duymadığımız,
Birçok konu başlığını, bu arkadaşımdan öğrenmiştim.

İşi rast gelsin, bizi adam yerine koyar,
Her zaman ziyaret eder hallenirdik.

O kurşuniliğin, metalikliğin, güneşe hasret bir iklimin Betbah lığında,
O kadar önemliydi ki, içimiz açılır, başka âlemlere dalınır,
Tefekkürle de olsa, bu kasvetli havadan uzaklaşılırdı.
Bir bakıma ekmek gibi, su gibi önemlilerdi.

Birkaç gün sevgili arkadaşımı göremeyince,
Çok meraklandım, evlerine ziyarete gittim.
Değerli annesi kapıyı açtı ve buyur etti.

Teşekkür ederek odaya girdim ki, arkadaşım,
Perişan bir vaziyette yatmaktaydı

Çok şaşırdım birden taatcup ettim.
Yanına yaklaşarak geçmiş olsun dedim.
Öyle halsiz yatıyordu ki, cevap dahi veremedi.

Annesine hayırdır dedim.
Beni, hemen başka bir odaya aldı.
Daha çok şaşırdım. Merakım arttı.

Teyze kısık bir sesle, bak oğlum kimseler duymasın,
Senin arkadaşın ve benimde oğlum,
İnce hastalığa yakalanmış dedi.

Ben anlamamıştım.
İnce hastalığın, ne olduğunu bilmiyordum.
Yeniden sordum ve maalesef duyunca kahroldum.

Sevgili arkadaşım verem olmuş, bu hastalığa yakalanmış.
Teyze devam etti, çok tavsiye ettikleri her bir şeyi denedik,


Fakat her geçen gün, durumu kötüye gidiyor dedi.
Teyze ne yapabiliriz dedim. Senin yapacak bir şeyin yok.
Araştırdık, Ankara’ya göndereceğiz. Orada bir hoca varmış dedi.

Tamam, o zaman bende arkadaşımla birlikte giderim dedim.
Bir gün sonra hazırlığımızı yaptık ve Ankara yoluna düştük.

Hiç vakit kaybetmeden, bir yerde oyalanmadan, Saman pazarının,
Yolunu sorduk ve bir taksiyle, hekimler birliği vakfına vardık.

Bu vakıfta kalan ve tıp öğrencisi olarak okuyan arkadaşımız,
Yakup vardı. Onu ziyaret ederek, adı geçen doktor hocayı soracaktık.
Nihayet teferruatıyla malumat aldık ve yeniden yola koyulduk.

Hacı Bayram Veli hazretlerinin dergâhının hemen yanında bulunan,
Eski ve taş bina olan mekâna, birkaç merdiven inerek içeriye girdik.

Oldukça mütevazı bir oda, karşılıklı ahşap iki sedir ve onu üzerinde,
Serilmiş bulunan fakir bir kilim. Pencereye yakın oturan bir insan!

Yetmiş yaşlarında bulunan, saçları ağaran, fazla kilosu bulunmayan,
Orta boylu, narin yüzlü, seyrek sakallı, beyaz dişli ve biraz beli bükülü,
Bir âdemoğlu hoş bir tebessümle, hoş geldiniz, sefa getirdiniz dediler.

Ben bu şahsı tanımadığımdan, pür dikkat ve bir şüpheyle bakıyorum.
Nihayet arkadaşım bir müddet sonra, büyük bir nezaketle ve dikkatle,
Meramını anlattı. Yaşlı amca dinliyor fakat dalgın gözüküyor.
Birkaç genç öğrenci, birden içeriye girdi, onlara da buyur etti.

Hal hatırdan sonra tam bir şey söyleyecekti ki, duyulan bir sesle,
Yaşlı fakat biraz farklıydı. Üzerinde lekelerin görüldüğü bir kıyafet,
Kafasında kasket, yüzünde kirli sakal, ağzında bakımsız bir diş,

Burnu, mendile hasret kalmış, parmaklarında tırnakları uzamış,
Ayakkabıları çamura batmış, hiçbir cazibesi bulunmayan bu adam,
Piri fanilik yakışan, tahammüle kucak açan, sabra kaftan diyen,

Doktor Emin Acar hocanın hemen yanına oturdu. Ben hayretle baktım!
Bu bakımsız adam, Emin Acar hocanın dizlerine vuruyor, kahkaha atıyor!

Bizde büyük bir şaşkınlık yaşamak zorunda kalıyorduk.
Adamla epey bir şeyler konuştu. Emin hoca onu parasını tutuyormuş,
Nihayet bu adam yine anlaşılmaz bir kahkaha atarak, vedalaştı.

Emin Acar hoca, haydi arkadaşlar hatmi hace yapalım dedi.
Hatmi haceye başladık ve bir müddet sonra sallanmaya başladım.

Dayanamadım, merakımdan göz kapaklarımı açtım. Ne göreyim?
Resmen tatara valli gibi sallanıyoruz. Kimseden çıt yok!
Ben çaresiz olarak, yeniden göz kapaklarımı yumdum.

ir müddet sonra hatmi hace bitti. Emin hoca bizlere dedi ki;
Bakın arkadaşlar, biraz önce konuştuğum insan bir meczuptu!

Bu adam, İsmet İnönü’nün askerken postasıydı, yediği bir tokat!
Veya başka bir sebeple, bu hallere düştü. Kışın dışarıda çok kaldı.

Fakat donmadı! Buraya her geldiğinde mutlaka bir sebepten gelir.
Fakat gelme sebeplerini bizler bilemeyiz! Daha sonra şimdi olduğu gibi,

Açığa çıkar. Bakın biraz önce bir deprem oldu. Ama kendi kayboldu!
İşte siz, siz olun bu insanları asla üzmeyin, hürmette kusur etmeyin,

Çok yakın olamayacağınız gibi, gereğinden fazla yaklaşmayın dedi.
İşte o zaman anladım ve idrak ettim ki, Hacı bayramda bir veli daha var.




Mustafa CİLASUN



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Akşam Acil Servisi…
Şimdi Çaresizce Etrafına Bakıyor!
Andıkça İçim Sızlar, Silinmeyen İzler Açığa Çıkar
Akşama Yakın Bir Vakitti.
Sizi Biran Düşünürken!
Hacı Hasan Efendi!

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Darende Ziyareti ve İzleri…
Beklenmeyen Yardım!
Siz Böyle Düşünürseniz Ben Ne Yaparım!
Liyakat ve Önemi
Ütopya
İçimi Sızlatan Ne Acıydı!
En Son Giyeceğim Elbisenin İzlerinden!
Erdemlilik
Biraz Şaşkındım!
Yaprak ve Kuş

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Buselerimi, Sessizliğin Pervazlarında Gizlerim! [Şiir]
Her Lahzada Bir Fark Var, Sırrını İçinde Saklar! [Şiir]
Beklemek Kar Etmedi, Nasip Sükût Ettirdi! [Şiir]
Yürekte Düğümlenir Sukut Ettiren An! [Şiir]
Ruhumun Suskun Hicranı ve Ah U Zarı! [Şiir]
Ey Hicran Aldanan Ben Olayım! [Şiir]
Kalp Hata Etmez, Nefs Vuslata Eriştirmez! [Şiir]
Söyleyemedim, Kalbimin Figanıyla Yetindim! [Şiir]
Kırdın Ümidimi, Yıktın Şu Gönül Lânesini! [Şiir]
Gönül Hüzne Ram Olunca Neyleyim! [Şiir]


Mustafa CİLASUN kimdir?

Düşünmeye hassaten zaman ayıran, naifliği önceleyen, estetiği seven, güzelliklerden şevk alan, gönüllerin deşifresiyle uğraşan, halin dilinden haz alan, aşk için meşkin zaruretine inanan, hilkatin ve aidiyetin serinliğinde yazmaya çalışan bir can.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Akif Ersoy,Sezai Karakoç,Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.