..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Anadolu Kültürü > Hakan Yozcu




17 Temmuz 2011
Kayacı Vadisi (Doktorun Yeri)  
Hakan Yozcu
Yeğenim Murat Yozcu ve Değerli Eşi Gülşah ile birlikte tek çocukları olan Abdullah da var. Onlar Bursa’dan geldiler. Biz de Kıbrıs’tan gelip Susanoğlu’nda buluştuk. Hep birlikte bir gezi planı hazırlıyoruz. Hedefte Limonlu var. Burada Kayacı Vadisi denilen yer müthiş bir güzelliğe sahip. Burayı görünce, bunu çok daha iyi anlıyorsunuz.


:DEAC:


     Yaz tatili için Susanoğlu’na geldim. 15 günlük bir sürem var. Bu süre içinde daha önce görmediğim mekanları gezeceğim. Tabii eşim ve çocuklarım da yanımdalar.
     Yeğenim Murat Yozcu ve Değerli Eşi Gülşah ile birlikte tek çocukları olan Abdullah da var. Onlar Bursa’dan geldiler. Biz de Kıbrıs’tan gelip Susanoğlu’nda buluştuk. Hep birlikte bir gezi planı hazırlıyoruz. Hedefte Limonlu var.
     Burada Kayacı Vadisi denilen yer müthiş bir güzelliğe sahip. Burayı görünce, bunu çok daha iyi anlıyorsunuz.
     Benzinden tasarruf etmek için kiraladığımız tek araba ile gidiyoruz Kayacı Vadisi’ne. Burası Halk arasında “Doktorun Yeri olarak” da biliniyor.
     Kayacı Vadisi, Mersin’in Erdemli İlçesine bağlı Limonlu Beldesinde bulunuyor. Kasabaya 10 km uzaklıkta. Özel araçlarınızla gidebildiğiniz gibi Erdemli’den de kalkan araçlarla buraya ulaşabiliyorsunuz.
     Vadi içinde akan Limonlu Çayı tam 130 km uzunluğunda Orta Toroslar’dan doğup Akdeniz’e dökülüyor.
     Vadiye girdiğinizde başınızı döndüren bir güzellikle karşılaşıyorsunuz. Etraf, çeşitli ağaçlarla dolu. Yemyeşil bir güzellik etrafınızı sarıyor. Yine yol boyunca harabelere rastlamanız mümkün. Hititlerden kalan belgelere göre burada MS 190-217 yılları arasında Lemas Şehri parlak bir devir yaşamış. Onlardan arta kalan kalıntılar da günümüze kadar ulaşmış.
     Günümüzde ise bu vadi bir piknik ve dinlenme aracı olarak düzenlenmiş. Özellikle Halk arasında “Doktorun Yeri” diye nam salmış. Araştırmalarımıza göre burayı 4. Dönem İçel Milletvekili olan Doktor Nazım Baş Mersin Valiliği’ne hediye etmiş. Çocukluğu bu vadide geçen doktor, bu güzelliklerin herkes tarafından bilinmesini istediği için, kendilerine ait olan mülkü “Mülk Allah’ındır” düşüncesiyle valiliğe bağışlamış. Valilik de Erdemli Belediyesi ile birlikte burasını mesire haline getirerek halkın hizmetine kazandırmış.
     Özellikle Adana ve Mersin bölgelerinden gürültü ve stresten uzak kalmak isteyen vatandaşların uğrak yeri haline gelmiş.
     Narenciye ağaçlarının çevrelediği Doktorun Yeri, bölgenin en çok tanınan yeri durumun almış. Kime sorsanız anında size yolu gösteriyor. Bu nedenle yolu bulmada bir sıkıntı çekmiyorsunuz.
Vadiye girince serin bir hava size merhaba diyor. Neredeyse güneş yüzü görmüyorsunuz. Çünkü her taraf ağaçlık. Ortadan akan çayın suyu buz gibi. Çay suyunun üzeri hep masalarla donatılmış. Restaurantlar yan yana. Dilerseniz burada piknik de yapabiliyorsunuz.
     Girişte iki genç bilet kesmek için para istedi bizden. “Kişi başı 5 TL” denildi. Fakat bu, ne için veya ne amaçla idi belirtilmedi. Biletin kimin adına kesildiğini bilemedik. Geri dönmek isteyince de “Sadece araç için 10 TL alıyoruz” denildi. Parayı verdik. Bu sefer de herhangi bir bilet veya makbuz verilmedi. Sorduğumda ise “Bileti kesip sonra vereceğiz.” dediler. Ama sonra da herhangi bir şey verilmedi. Bu tür durumlarda hep endişeliyimdir. Çünkü karşılığında bilet veya makbuz kesilmezse verilen para amacına yüzde doksan ulaşmaz. Ve genelde de şahısların cebine gider. Artık veballeri boynuna demekten başka yapacak bir şeyimiz kalmadı.
     İçeri girdik. Her tarafta araba vardı. Park etmek neredeyse imkansızdı. İlk göze çarpan kalabalık olmasıydı. İnsanlar mangalların başındaydı. Etrafı duman sarmıştı ve her yerden kebap kokuları geliyordu. Çay boyunca masalara oturulmuş ayaklar soğuk sulara uzatılmıştı. Yukarı kısımda gençler suya girmiş yüzüyordu. Yukarılardan atlayanlar vardı. Bizim ençok dikkatimizi 3-4 yaşlarındaki iki kilotsuz çocuk çekmişti. Suyun kenarında oynuyorlardı. Dizlerine kadar suyun içindeydiler. Birisi daha geride girip girmemeye tereddüt ediyordu. Dayanamadık fotoğraf makinalarımıza bu çocukların görüntülerini kaydettik. Ortaya süper bir manzara çıkmıştı.
     Daha ziyade aileler göze çarpıyordu. Her tarafta mangallar yanıyordu. Mis gibi kokular burunlarımızı deliyordu. İster istemez bizlerin de canı kebap çekmişti. Oradaki restaurantlardan birine oturduk. Genç bir çocuk bizimle ilgilendi. Canlı balık olduğunu söyleyince hepimiz ala balık söyledik. Oturup balıklar gelene kadar ayaklarımızı suya sokup serinlemeye çalıştık. Beş on dakika sonra ise bedenimize bir rahatlama geldi. Adeta tüm stress ve yorgunluktan kurtulmuştuk. Gerçi balıklar biraz geç gelmişti ama gelince de açlıktan tadı bir o kadar daha artmıştı. Balığın yanında bol miktarda salata vardı. Aile boyu kola arkadaşlık etti balıklara. Ben ençok gelen ekmeği sevdim. Yöreye has köy kadınlarının yaptığı yufka ekmeklerdendi. Doğrusu çok harika idi.
     Yemeğin arkasından demli çay geldi. Çayın tadı çok güzeldi. Kendilerinin deyimine göre kaçak çay ile yerli çay karıştırılmıştı. İçimi ise çok nefisti.
     Akşam çökmeye başlayınca hesabı istedik. Gelen hesap bize göre çok uygundu. 7 kişilik balık, kola, salata ve bir demlik çay 143 TL idi.
     Ben bu hesapa değil de girişte verdiğim 10 TL’ye acıdım. Hani bir bilet veya makbuz alabilseydim bu kadar üzülmezdim. Çünkü biliyordum ki o para devletin kasasına gidecekti. Ama makbuzsuz kesilen para, kişilerin cebine gidecek ve onlara haksız kazanç sağlayacaktı. İnşallah bu korktuğum gerçek olmamıştır. Gençler, inşallah işlerinde dürüst çıkmışlardır.
     Eğer yolunuz Erdemli’ye düşerse mutlaka Limonlu’ya gidin. Limonlu’dan kendinizi sahilden yukarılara dağlara doğru vurun. Kayacı Vadisi tüm güzelliği ile sizi misafir etmeyi bekliyor. Doktorun Yeri en çekici güzelliği ile sizleri kucaklamayı, sarmayı ve size farklı bir gün yaşatmayı bekliyor…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anadolu kültürü kümesinde bulunan diğer yazıları...
Erzincan Yöresi Alevileri
Ata - Dede Yurdunda
trabzon Buluşması
Aşık Veysel ve Nesimi’yi Anma Toplantısı
Osmanlıca Türkçesi Üzerine
Marka Şehir Kadirli
Mart Dokuzu ve Nevruz

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Gün Olur Asra Bedel" Üzerine Bir İnceleme
Bir Şiir Emekçisi: İhsan Tevfik Kırca
Yozcuların Kökeni ve Çangaza Köyü
yaşar Kemal’in Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle
Çeşitli Yönleriyle Prof. Dr. Erhan Arıklı
Öykü Tiyatro ve Sanat Üzerine
Benim Gözümden "Tutunamayanlar"
"48 Saat" Üzerine
Çakırcalı Efe Üzerine
Âşık Osman Akçay İle Tanıştık

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vakit Gelince [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.