54. Kalas
(eyyüp yıldırmış) 17 Temmuz 2011 |
Deneysel |
| |
Tavandaki kalaslar her günkünden daha bir eğri büğrü göründü gözüne. Üzerlerindeki çatlaklarıyla narin kibrit çöplerine benziyorlardı... |
|
Karşı Evdeki Işık
(eyyüp yıldırmış) 30 Ekim 2010 |
Bireysel |
| |
Alnı cama dayalı genç adam, sokağı seyrediyor. Fersiz ve yorgun gözlerinin izin verdiği mesafeye kadar hemen her geleni geçeni izliyor genç adam. Gözleri ile sokağın başında başlayan bu eşlik ediş, kendi evinin önünde devam edip mahalle bakkalında son buluyor. |
|
Ah İsmail Ah
(eyyüp yıldırmış) 5 Temmuz 2008 |
Deneysel |
| |
Ahh İsmail ah. Nasıl oldu bu, daha dün bilemedin bir önceki gün her zamanki kendine has efendi halinle; Nasılsın abi deyip hatırımı sormuştun, şimdi kim her zaman kahvehanenin hep aynı köşesinden bana hal hatır soracak. Yaşça benden büyük müydü, yoksa küçük müydü ne fark eder. Efendi bir adamdı. Ah İsmail ne âlemi vardı ani bir kalp krizine yenik düşmenin. Önceden yokmuş kalpten sıkıntısı. Hatta hiçbir derdi tasası. Hani dünya yansa umurunda bile olmazmış. Ne zaman sevdalanmış eski mahallesinden bir kıza. Vermemiş ya kızın babası işin, gücün yok diye. Ne yapsın öldürsün mü adamı. Belki bir gün yumuşar verir kızı diye beklemiş. O beklerken kızı başkasıyla baş göz etmişler... |
|
Ankara' da Nisan
(eyyüp yıldırmış) 7 Temmuz 2008 |
Anı |
| |
Ankara yine bildik akşamlarından birine hazırlanıyor. Aylardan nisan, nisanın daha ilk günleri... O ani hava kararmalarının, fark edene dek sırılsıklam olduğunuz deli ikindi yağmurlarının, hüküm sürdüğü aydayız yani. Neden böyle yapar, niye çılgınca yağar hiç anlayamadığım o malum yağmura inat yine tedbirsiz yoldayım... |
|
Musa' Yı Sevgi Öldürdü
(eyyüp yıldırmış) 3 Ağustos 2008 |
Anı |
| |
Musa bu ne zaman ne yapacağını kestirmek zordur. Bazen neşe içinde, bazen Karadeniz de batan gemileri sahiplenir. Aynı dönem aynı okulun iki ayrı bölümünde iki toy taşra öğrencisi... Musa ve ben... Gözümüz açılmadan elimizde valiz Ankara yollarındayız. Kayıt sırasında tanıdım ilk kez onu. Tanışma o tanışma, uzun süren bir arkadaşlığın ilk adımları bu kayıt sırasında atıldı... |
|
Kasımpatı Çıkmazı
(eyyüp yıldırmış) 15 Kasım 2008 |
Kent |
| |
Eski Ankara mahellerinden birini düşleyin, ya da Anadolu'dan her hangi bir eski sokağı... |
|
Kızlar Sinisi Efsanesi
(eyyüp yıldırmış) 2 Aralık 2008 |
Halk Öyküleri |
| |
Kızlar sinisi Efsanesi
Yurdumuz efsaneler konusunda çok zengindir. Bir dolaşmaya çıkıverin, hangi çeşme başında oturup yorgunluk gidermeye kalksanız etrafınızı çevreler efsaneler. .. |
|
Arnavut Kaldırımlı Sokak
(eyyüp yıldırmış) 6 Aralık 2008 |
Anı |
| |
Deniz kıyısında bir şehir... Her nefes alışta çiğerleriniz iyot kokusuyla dolardı sonuna kadar. Deniz hemen karşıda iki adım attınız mı önünüze dikilir. Ben buradayım der hatırlatır kendini... |
|
Eski Kentin Yeni Yabancısı
(eyyüp yıldırmış) 10 Mart 2009 |
Bireysel |
| |
Tekerlerin altındaki kalın kalaslar hafifçe bir ayağa kalkıp, bir yerlerine oturuyorlar. Yol kenarındaki çalı çırpılar sağa sola kaçışıyor. Sanki ezilmekten korkuyorlar. .. |
|
İnsan Maskesi
(eyyüp yıldırmış) 10 Mart 2009 |
Bireysel |
| |
En kötü yalnızlık kalabalıklar içinde yalnız olmaktır. Bir yığın insan dolu salona giriyorsunuz, gözünüz tanıdık birini arıyor bulamıyorsunuz. Ya ben yanlış yerdeyim yâda onlar. .. |
|
Baraj Yolunun Karşısı
(eyyüp yıldırmış) 10 Mart 2009 |
Anı |
| |
Baraj Yolu iki farklı dünyanın tam ortasında... Bir ekvator. Yolun bu yanı Rıza abinin dünyası öbür yan yavuklusunun. Rıza abim mahalledeki çay bahçesinin sahibi. Daha doğrusu babasından devir aldı, şimdi kendisi işletiyor. Uzun boylu, kalın kaşlı, ela gözlü bir yiğit. Saçlar daim taralı, üst dudakta Ayhan Işık vari bir bıyık artist gibi adam Rıza abim. Serde gençlik var. Başında da kavak yelleri... |
|
Yabancı Sen Kimsin?
(eyyüp yıldırmış) 2 Mayıs 2009 |
Beklenmedik |
| |
Hastaneler beni hep başka bir türlü etkiler; açılı yüzler, sağa sola koşuşturmalar ve keskin bir ilaç kokusu... |
|
Melek Biblo
(eyyüp yıldırmış) 2 Mayıs 2009 |
Anı |
| |
Hep bir ablası olsun istemişti. Mahallenin çocuklarından kaçıp, sığınmak için ama yoktu. Ne zaman yanında ablası ile geçen birini görse içi burkulur. Abla ile dolardı gözleri, minik gözleri... |
|
Dayıko
(eyyüp yıldırmış) 2 Mayıs 2009 |
Toplumcu |
| |
Ankara varoşlarına bir başka yağar kar. Yağan kar değil derttir tasadır. Her zerre deler insanın yüreğini. Kar değil yağan gamdır, kederdir. Varoşlarda daha bir merhametsizdir kar. Durmadan yağar, bıkmadan yağar... |
|
Harbi Gencin Yıkılışı
(eyyüp yıldırmış) 2 Mayıs 2009 |
Toplumcu |
| |
Karlı bir Ankara... Hava soğuk mu soğuk, buz gibi her yan. Sırtında parkası ağzında sigara, adam düşmemeye özen göstererek yürüyor... |
|
Rakı Bahanesi
(eyyüp yıldırmış) 2 Mayıs 2009 |
Anı |
| |
Şehrin iyice dışına çıktık. Arabamız toprak yolda, bir çukura gire, bir çukurdan çıka yol alıyor. Yol kötü ama manzara güzel... |
|
Mavi Gözlü Kadın
(eyyüp yıldırmış) 3 Kasım 2010 |
Bireysel |
| |
Yüzünde geçmiş günlerin izleri, buruş buruş bir alın. Saç diplerindeki beyazlıklar yaşanmış yılların nişanesi gibi. Sizi duymakta zorlandığı kulağını eli ile desteklemesinden belli... |
|
Direkteki Resim
(eyyüp yıldırmış) 30 Kasım 2010 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Resim yine aynı yerinde duruyordu. Ağaç bir direğe çivilenmiş yağlıboya bir erkek portesi. Gelen gidenin pek seyrek olduğu bir sokakta kaderine terk edilmiş bir halde tek başına. Zavallı ne kadar ızdırap içindedir kim bilir.
-Kim olduğunu bilirmisin? Elim fotoğraf makinesinin çekme düğmesine tam dokunmak üzereyken duyduğum bu ses düğmeye basmama engel oldu... |
|
Sonbahar Kıyımları
(eyyüp yıldırmış) 8 Aralık 2010 |
Kent |
| |
Bu soğuk nereden çıktı bilmem ki? Bu akşamüstleri bir tuhaftır buralarda. Ağaç dalları sizinle konuşur... |
|
Angut Kuşunun Vefası
(eyyüp yıldırmış) 23 Aralık 2010 |
Destan |
| |
Bütün avlara umutla başlanır. Hiç av’ a gidip te elim boş döneyim diyen birine rastlamadım, ya da bana denk gelmedi böyle biri. İşte bizde bu umutla yola koyulduk. |
|
Yalnız Bir Yıldız
(eyyüp yıldırmış) 13 Temmuz 2011 |
Anı |
| |
Ne var poşette (ağzından kötü bir söz çıkacaktı ama tuttu dilini)
Hiç akşam için nevale.
Daha fazla soru ile karşılaşmamak için devam etti.
Simit, poğaça… |
|
Domates Suyu
(eyyüp yıldırmış) 13 Temmuz 2011 |
Ortamsal |
| |
Niye öyle ısırıyorsun, bak suyu benim suratımdan akıyor. Bir annesinin yüzüne bir elindeki domatese baktı. Az önce taze domates kokusu dolu burnu şimdi üzüntü ve biraz da korku ile sızlıyordu. |
|
Biraz Daha Işık!
(eyyüp yıldırmış) 5 Şubat 2014 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Toplu taşıma merkezi, kentin tam ortasındadır. Otobüsler oradan kalkar, dönüp dolaşıp oraya gelirler. Kısır bir döngünün başlama ve bitiş noktasıdır burası. Ya da tilki ile kürkçü dükkânı hikâyesinin bir tezahürüydü bu durum. Şehrimizin tek kültür ve sanat merkezide buradadır. Yaz kış telaşı hiç bitmez. Bir hengâme bir koşuşturma. |
|
|
Hayata dair ne varsa yazmak ve okunmasını sağlamak.
|
|