..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > eyyüp yıldırmış




3 Kasım 2010
Mavi Gözlü Kadın  
eyyüp yıldırmış
Yüzünde geçmiş günlerin izleri, buruş buruş bir alın. Saç diplerindeki beyazlıklar yaşanmış yılların nişanesi gibi. Sizi duymakta zorlandığı kulağını eli ile desteklemesinden belli...


:AGCC:
Yüzünde geçmiş günlerin izleri, buruş buruş bir alın. Saç diplerindeki beyazlıklar yaşanmış yılların nişanesi gibi. Sizi duymakta zorlandığı kulağını eli ile desteklemesinden belli. Yaşlı kadının sonbahar yapraklarını hatırlatan elleri bir kesekâğıdını tutuyor sımsıkı. Sanki elinden kayıp uçuverecekmiş gibi bir duygu ile sımsıkı sarılmış kesekâğıdına. Elinde kalan son hatırayı kaybetmemenin hüzünlü bir neticesi sanki bu kesekâğıdına sarılma. Derken bir damla gözyaşının yaşlı gözpınarlarını terk edip önce yanaklardan ağır aksak süzülüp, çenesinden kurtulup kesekâğıdı ile buluşmasına şahit oldum. Ben her zamanki gibi elimde not defteri ve kalem etrafa göz gezdirirken rastlamıştım yaşlı kadına. Yine her zaman oturduğum parkta dinleniyordum. Bir yandan da gözüm etrafımı kolaçan etmekle meşgulken tam karşımdaki bankta demin anlattığım yaşlı kadını gördüm. Ne sonbaharın bu en güzel günleri ne gelen geçen nede kuşların şakıması onun ilgisi çekmiyordu nedense.
Kesekâğıdına düşen ilk damlayı diğerleri de izlemişti. Gözyaşlarının erittiği kesekâğıdından küçük bir resim çerçevesi kenarı kendini dışarı atmış ben buradayım diyordu sanki. Resim çerçevesini görür görmez içimde bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. Tarifi imkânsız bir güç önce nefes alış verişimin ritmini artırdı. Bir küçük çocuk gibi dudaklarımın kıvrıldığını, burnumun hafiften aktığını, gözlerimin sulanıp görme alanımı engellediğini fark ettim. Elim bilinçsizce cebime gitti bir mendil aradım ama bulamadım. Gözlerimi kapatan buğulanma damlaya dönüşüp iki bacağımın arasından yerdeki yaprakların üstüne düşmeye başlamıştı bile.
Yaşlı gözlerimi silmek için mendil arama çabam boşa çıkmıştı. Gözlerimi silme için ceketimin kol uçlarından faydalanmak üzereydim ki, yaşlı bir elin bana mendil uzattığını fark ettim.
-Al oğlum dedi gözyaşlarını silersin.
-Teşekkür ederim dedim, ağlamaklı gözlerle sağ olun diye bitirdim sözlerimi.
Yaşlı kadın bana mendili verip uzaklaştı gitti. Kadının oturduğu bank’ a bakınca kesekâğıdını unuttuğunu fark ettim. Biraz daha olduğum yerde oturup hem kendi duygu fırtınamın geçmesini hem de yaşlı kadının unuttuğu paketini almasını bekledim. Aradan uzun zaman geçmesine karşın yaşlı kadın geri dönüp kesekâğıdını almaya gelmemişti.
Bir süre sonra iyice kendime geldiğimi hissettim. Karşı bankta duran paket epey ilgimi çekmeye başlamıştı. Biraz merak biraz çekini ile karşıya geçip paketi aldım. Orada açmaya cesaretim yetmedi aldım evime getirdim paketi.
Büyük bir merakla çerçeveyi elime aldım. Bir kadın resimdeki. Deminki yaşlı kadın. Yüz aynı, beyazlarını saymazsanız aynı saçlar eller bile aynı. Tek ilginç olan siyah beyaz fotoğrafta kadının gözlerinin mavi renkli olmasıydı. Dikkatli bakınca mavi rengin sonradan ilave edildiği anlaşılıyordu.
Bu fotoğraf boyama işini bir yerlerden hatırlıyordum. Birden çocukluğuma geri döndüm. Ben annesiz büyümüştüm. Ben doğarken öldüğünü söylerdi babam. İşin tuhafı evimizde anneme ait ne bir resim nede bir eşya olmamasıydı. Babam iyi resim yapardı. O yıllar renkli fotoğraf olmadığı için ara sıra hatırını kıramadığı dostlarının önemli günlerde çektirdikleri resimleri eli ile renklendirirdi.
Zihnimde bu hatıra ile beliren şüphe beni eski albümleri karıştırmaya kadar itmişti. Tüm albümleri defalarca incelememe karşın yeni bir şeyle karşılaşmamıştım. Ama resimlerden biri dikkatimi çekmeyi başarmıştı. Gerçektende dikkatli bakınca diğerlerinden daha kalın bir kâğıda sahip olduğu fark ediliyordu. Titizlikle resmi yerinden çıkarttım, elime alır almaz üst üste iki resmin olduğunu anladım. Merak, korku ve heyecanla iki resmi birbirinden ayırmayı başardım. Yılların etkisi ile ayrılmaları hiçte zor olmamıştı.
Üstteki remi zaten biliyordum. Benim merakım alttaki resimdi.
Alttaki resim ile ilk yüz yüze gelişimi size anlatamam. Rengim uçmuş, nabzım fırlamış aklımda yüzlerce soru ve cevap dans ediyor. Yavaşça resme bir göz attım; bir mezarlık ve bir mezar taşı resimde yer alanlar. Mezar taşında doğum, ölüm tarihi ve annemin ismi. Babam doğru söylemiş annem beni doğururken ölmüş. En azından resim öyle diyor.
Resme dikkatli bakınca ağaçların arasında bir karartı dikkatimden kaçmıyor: iki mavi nokta. Belli belirsiz iki mavi nokta. İmkânsız diyorum kendi kendime göz yanılmasıdır diye devam ediyorum.
Bir süre sonra yaşlı kadının annem olabileceği fikrine iyice alışıyorum.
Artık o mavi gözlü kadın benim annem oluyor. Resmini yatağımın baş ucuna koyup her gece ona iyi geceler deyip öyle uykuya dalıyorum.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Karşı Evdeki Işık
İnsan Maskesi
Eski Kentin Yeni Yabancısı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kızlar Sinisi Efsanesi
Domates Suyu
54. Kalas
Biraz Daha Işık!
Angut Kuşunun Vefası
Ah İsmail Ah
Aramızdaki Hainler (Şahmeran Efsanesi)
Yalnız Bir Yıldız
Ankara' da Nisan
Sonbahar Kıyımları

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aşık Veysel [Şiir]
Bir Sevdam Var [Şiir]
Coşkun Aral" I Kim Bilmez? [Deneme]
Nöropeptit [Deneme]
Payeleri Onos" Tur Ama Eşek Desen Kızarlar… [Deneme]
Attila József, Şizofren Bir Şair" İn Dizeleri [Deneme]
Hillary Yeni Abd Dışişleri Bakanı [Deneme]
Toplumun Refleksi [Deneme]
Yaklaşan Anneler Günün" de Kadın" A Düşen Yine "Hakk-ı Sükut" Olmamalı [Deneme]
Yaşam Serüvenimiz ve Yaşlılık [Deneme]


eyyüp yıldırmış kimdir?

1959 Divriği/Sivas doğumluyum.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © eyyüp yıldırmış, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.