• İzEdebiyat > Öykü > Çocuk |
101
|
|
|
|
İlk başlarda çok yüzsüzdü, şımarıktı arkadaşım. Bakmayın sonradan onu bu kadar çok sevdiğime. Gelir-gelmez, her yere girip çıktı izinsizce. Sonra da benden kaçmaya başladı. Kısa bir süre sonra da, iyice alıştı. Bu kez de, ne yiyip içiyorsam, o da yiyip iç |
|
102
|
|
|
|
İstiyorum ki ailem, onlara dayandığımda bir kale kadar sert,sağlam ve güçlü ;üzgünken de başımı omzuna koyup ağlayabilecek kadar yumuşak olsun.Sadece dinlediğim değil aynı zaman da beni de dinleyen , anlattıklarıma değer veren , ön yargıyla yaklaşmayan bir ailem olsun. |
|
103
|
|
|
|
Pembe elbisesi bayrama yetişmişti. Çok seviniyordu.Annesi , elbiseyi yetiştirmenin gururu yüzünden okunarak ‘pek de yakıştı’ dedi.Rugan ayakkabılarını giymekle uğraşırken annesine sevgiyle bir göz attı. Bilekten bağlı rugan ayakkabıları pırıl pırıl parlıyordu. Elbisesinin altına giydiği, özenle kolalanmış dantelli ‘ jüpon’ un her deviniminde çıkardığı hışırtı kulaklarında, mutluluktan içi içine sığmıyordu. Pembe elbise yetişmiyecek, onu bayramın ilk günü giyemiyecek diye ne çok üzülmüş, ne çok heyecanlanmıştı. |
|
104
|
|
|
|
Cimri olmanın sonu ve öyküsü |
|
105
|
|
|
|
Bir süre sonra, karıncaların tek sıra halinde metrelerce alana yayılmış oldukları bir düğün törenine denk gelmişler. Onca karıncanın içinde bir tek kanatlı karınca varmış ve o da Çapgöz'ün dikkatsizce üzerine basması sonucu kumlara gömülüp kaybolmuş. |
|
106
|
|
|
|
Karanlıklar ülkesinde yaşayanlar bu birden çıkan ayı görünce korkuya kapılmışlar. Çünkü efsaneye göre bir gün karabulutların arasından bir ay çıkacak ve bu ayın çıkışı ile karanlıklar ülkesine karanlık getiren karakulenin üstündeki kızıl alev sönecek ve karanlıklar ülkesi güneşle buluşacak ve karanlıkta yaşamaya alışmış olan herkes güneşi görünce görme yeteneklerini kaybedecekler ve asla bir daha kötülük yapamayacakladı.
|
|
107
|
|
|
|
HER İNSAN NE YAZIK Kİ KENDİNDEN BİR ŞEYLER BULACAK |
|
108
|
|
|
|
Akşam okuldan dönerken içimde bir his bu gece garip şeyler olacağını söylüyordu bana. İşte servis şoförümüz Harun şu sivilce suratlı 6.sınıf öğrencisi Mehmet’in ukalaca konuşmalarına fitil olmuş dalgınlıkla yola çıkan zavallı kara bir kediyi tekerlekleri altına almıştı bile. Ayrıca köşe başındaki dilenci amca her zamanki yerinde değildi. Eve vaktinden önce mi vardık nedir? |
|
109
|
|
|
|
yeşil yunus doğa sevgisinden doğdu.
tabiatta her canlının bir diğerinin geleceğinden sorumluluk duyması gerektiğini anlatan çocuklar için düzenlenmiş masal... |
|
110
|
|
|
|
Öğlene doğru kapı çalınıyor ve açtığımda şaşkın bir o kadar da seviniyorum, Turan bu. |
|
111
|
|
|
|
Ne güneşin doğuşunu görebilmişti nede yatağında huzurlu bir uyku uyuyabilmişti, öylece kalakalmıştı pencerede, yalnız yapayalnız, yorgun, çaresiz, uykusuz, mutsuz, huzursuz ama rüyalar aleminde düşler perisiyle birlikte en güzel rüyaları görecekti belkide |
|
112
|
|
|
|
Gecenin ilerleyen vakitlerinde Yekta bir iç sıkıntısı yaşıyordu. Huzursuzdu. Huzursuz olması, onun uyumasını engelliyordu. Derinden gelen ayak sesleri duydu. Bu saatlerde bakıcılar ahıra girmezlerdi. Yoksa gelenler yabancı mıydı? Amaçları ne olabilirdi? Yekta yine de aklına kötü şeyler getirmedi. Bekledi. Biraz sonra ellerinde sopalarla, iğnelerle üç kişi karşısına dikilince ürperdi. Korktu. Zalim adamlar aniden harekete geçerek bütün suçu iyi bir yarış atı olmak olan Yekta’ya sopalarla acımadan vurmaya başladılar. Canı yanan Yekta birkaç adım gerileyince arkası duvara dayandı. |
|
113
|
|
|
|
Ama Josef bunu önemsemedi ve hemen pijamasının cebinde hep duran sihirli sarı ipliği aldı. Bu ip sihirliydi, iğne olmadan kendi kendine yırtılmış bayrağı dikebilirdi yani...
|
|
114
|
|
|
|
Ceren Nazlı, Bartu, Can ve İlayda çok iyi beş arkadaştı. Ceren’in köpeği Yumuş , Nazlı’nın kuşu Şeker, Bartu’nun tavşanı fındık, Can’ın baykuşu Bembeyaz ve İlayda’nın faresi Tatlı. |
|
115
|
|
|
|
İlk kıskandığım ,ilk masum kıskançlığım |
|
116
|
|
|
|
Bana anlatılan masalları dinlediğimde o masalın kahramanıyla değişirdim yerimi.Şimdi her masalın kahramanı benim ve değiştiriyorum tüm masalların sonunu. |
|
117
|
|
|
|
Uyandığımda güneşin doğduğunu izledim. Ama kulağıma
Bir ses geliyordu.O ses |
|
118
|
|
|
|
Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara bir altın vermiş. Keloğlan bunu kabul etmemiş. İlle de iki tavuğa iki altın isterim demiş. Keloğlan’ın tavukları bir altına vermediğini gören adam:
“ Bak Keloğlan, bende bir define haritası var. Yalnızım, yaşlandım artık. Bu sebepten defineyi aramaya çıkamadım. Eskiden Zenginoğlu’ nun konağında çalışırdım. Bu haritayı bana Zenginoğlu vermişti. İki tavuk benim olsun, harita senin olsun, defineyi ara bul, ömrünce mutlu ol ” demiş. Keloğlan adama inanmış, değiş tokuş yapılmış. Keloğlan akşamüstü yorgun argın köyüne dönmüş. Anası:
“ A benim kel oğlum, kabak oğlum. Hiç bu kağıt parçasına iki tavuk verilir mi? Sen tavukları satıp gaz, tuz alacaktın. Kandırmışlar seni. Şimdi karanlıkta otur, yemekleri tuzsuz ye de aklın başına gelsin ” diyerek bağırıp çağırmış. Keloğlan oralı olmamış, aklı fikri definedeymiş. Sabahı zor etmiş, erkenden kalkmış.
|
|
119
|
|
|
|
Annesi balina avcıları tarafından öldürülen yavru balina Atlas Okyanusu’nda yüzerken etrafını yirmi kadar köpekbalığı sardı. Başkan köpekbalığı yavru balinanın yanına gelerek: “ Seni tanıyorum ve durumunu çok iyi anlıyorum yavru balina. Ama üzülmekle eline bir şey geçmez. Anneni insanlar öldürdü. Sen bunu onların yanına bırakmamalısın. Annenin intikamını almalısın. Biz senin dostunuz. Sana öldürmeyi öğretip, insanların üstüne salacağız. Çok yakında insanlar yavru balinayı tanıyıp, ondan korkacaklar “ dedi.
|
|
120
|
|
|
|
Çocukta olsak kendimizi kabul ettirmek, farlılık yaratmak adına yazılmış bir yazı. |
|