Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
Dün bir mektup okuduk. Mektup, Alevi Bektaşi Federasyonu’nun 24 Mayıs 2011 tarihli Başbakan’a açık mektubuydu. Mektuptan biz “Bal tadı” aldık. Sayın Başbakan, siz ve arkadaşlarınız da okumuş aynı mektubu “Zehir tadı var bunda” demişsiniz. Aynı mektuptan neden bu kadar zıt iki ayrı anlam çıkardığımızdan emin olmak istedik. Çok daha eski tarihlere ve uzak coğrafyalara gitmeden, varıp Anadolunun Ulu Ozanlarına, Büyük düşünürlerine, Halk önderlerine sual eyledik konuyu. Önce çaldık kapısını Mevlana’nın uzattık saygı ile mektubu önüne. Alıp okudu ve “Sabır önceleri Zehirdir, huy edinirsen bal olur” dedi. “İnsanda güzel olan yüzdür, Yüzde güzel olan gözdür, İnsanı İnsan yapan ağzından çıkan sözdür” diye ekledi. “Üzülmeyin, kaybettiğiniz herşey bir başka surette size geri dönecek” diye teselli etti bizi uğurlarken. İçimize bir ferahlık, gönlümüze bir hoşluk, cemâlimize bir tebessüm gelip bağdaş kurdu, öylece düştük yola. Vardık Hünkar Hace Bektaş Veli’nin huzuruna, niyaz edip anlattık arzuhalimizi, devam ettik cevap aramaya; “ Hararet nârda’dır sac’da değildir, Kerâmet sendedir, tâc’da değildir, Her ne arar isen, kendinde ara, Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir “ dedi. “İncinsen de incitme, İnsan dilinin arkasında gizlidir” diyerek, daralan sabır kabımızı genişletti. “Madde karanlığı akıl nûru ile, Cehalet karanlığı ilim nûru ile, Nefis karanlığı marifet nûru ile, Gönül karanlığı da aşk nûru ile aydınlanır “ dedikten sonra “ Gidin bakın bu mektuptan zehir tadı alanlarda bu sıfatlar var mı ?” öğütleriyle ışık tutup bizi yolcu etti Hünkar. Taptuk Emre Dergâhı’na uğrayıp, Yunus’u sorduk. Yunus Emre mektupta yazılı olanları ezberinden okuyarak karşıladı bizi ve ekledi; “Yunus ne hoş demişsin, balu şeker yemişsin, Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun” diye bitirip sözlerini, “ Bekletmeyin Pir Sultan Abdal’ı hadi yolunuz açık olsun” dedi. Aldığımız onca nefes, onca güç ve sevgiyle tırmandık Sivas ilinden Banaz yaylasına, ulaştık Pir’in huzuruna. Aldı sazı eline, çoştu mektuba bakarak “Uyur idik uyardılar, diriye saydılar bizi, Koyun olduk ses anladık, sürüye saydılar bizi… Halimizi hal eyledik, yolumuzu yol eyledik, Her çiçekten bal eyledik, arıya saydılar bizi…” deyip bir bade sundu bize. Anadolu iklimi aydınlık, bereketli ve berrak. Bizim yetiştiğimiz iklimde “Bal Arı sır’ı Yol Ali sır’ı” diye öğretti bize büyüklerimiz. Belki de bundandır, sunulan her şeyde “Bal tadı” söylenen her sözde “Yol dili” aramamız. Sayın Başbakan, bir seçim arefesinde, hiç değilse tüm toplum kesimlerinin duyarlılığının dorukta olduğu bir dönemde, zahmet edip, bu iklimden nasipleniniz. “ Söz ola kese başı, Söz ola kese savaşı, Söz ola ağulu aşı, Bal ile yağ ide bir söz “ Durak Arslan, Strasbourg, 25 Mayıs 2011
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © David Durak ARSLAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |