Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
BUĞDAY TARLASI Biliyorum,belki sen de istemeden gelmeyi, Savurup ektiler toprağa kaç bin taneyi Zamanı geldiğinde dönmen için buğdaya. Bilmediğin bir yerde gömmüştüler toprağa Habil’i bağrına basan örtünün altında Varlığın macerası başladı hayatında… Binlerce taneden biriydi sevimli başın, Yeşerdin;kendin yeşildin,ırkınsa sarışın. Bin zahmetle geçip gitti ,çocukluk yılların, Zaman bilinmezdi;ne bugün vardı,ne yarın… Bir asırlık zaman sığdırılmışken bir güne, Bir gün bitmeden,öbür günü katardın önüne. Ninnilerle uyuttu seni tabiat ninen, Göz yaşların inciydi dünyaları süsleyen. Bütün masumlar hep böyle sevimlidir işte, Belki de işin sırrı ilk dünyaya gelişte… Derken başladı, esmeye başta kavak yelleri, Narin tenine değdi bir güzelin elleri. Kayboldu masumiyet sonra da birdenbire, Çocukluğa son;geçtin bir başka devire… Aklını aldı baştan, gelinciğin bakışı, O zümrüt rengin soldu,unuttun yazı, kışı… Hüzünlü aşkın sonu ;ya başkası,ya gurbet, Her bir fani gibi hayallerin vardı elbet… Güneşe hayran oldun,Ay’a selam gönderdin, Toprağa minnet duydun,sulara gönül verdin! Çölde kum gibi olsan da ekinin içinde, Gönlün geniş;bazen Hint’teydin,bazen Çin’de… Sen başka hayatlar nasıldır, hiç bilmedin ki! Bir bülbülle gül misali hiç sevilmedin ki! Sümbüller okşamadı,nergisler kıskanmadı, Çiçeklerin sevdadan leylak gibi yanmadı. Bıraktı seni sonra akıp giden seneler… Gençlik baharda kaldı,hayali ömre değer. Her belirli hayatın sonu bir gün gelecek, Ömrü hep bahar sanan bunu nerden bilecek! Üzülme,düşün biraz,avunmana sebep çok, Bu dünyada sadece boşa yaşamaktan kork. Baharı da bizimdir,yazı da bu dünyanın, Uyanmak var nasılsa sonunda bu rüyanın. Bil ki senden önce de yaşadılar toprakta, İşte varlığın sırrı;bundan ibret almakta. Vakit tamamsa,bin kez sallasan da başını, İstese de göremez kimseler göz yaşını… Senden geriye kalan bir avuç unla saman, Hatıranı silecek seni yeşerten zaman. Fakat neslin sürecek bu dünya var oldukça; Senin ikizin olan şu insanlar oldukça. Bilmezsin başağının sararıp solduğunu, Her ölümün aslında diriliş olduğunu. Bir tutam yaprağı hatıra bırakacağım; Artık dünyaya senin gözünle bakacağım. Koyduk zümrüt hayatı dağların arkasına; Ömrümüz döndü gitti bir buğday tarlasına… Ünver PAZARLI
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ünver PAZARLI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |