Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Sinan üniversite son sınıf ögrencısiydi. Ve mezun olabilmek için tez hazırlaması gerekiyordu. Hocası sinan başarılarını biliyordu. Kendini ders verişi,araştırma yapması ve derslerinin çok iyi olması nedeniyle hocası Sinan'a zor bir ödev vermişti.Sinan tarih bilincini cok iyi biliyor. Ve tarihin medodlarına göre işlemlerini yapardı.Sinan'ın ödevi Timur devletini hükümdarının savaşmıs olduğu egemenlik kurduğu yerlerde bu devlet hakkında bilği toplamaktı. Timurun neden dagı taşı yakıp taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmadığını neden sonuç içerisinde incelemekti. Sinan üniversite gerekli işlemleri yaptıktan sonra, Ve bu devleti anlatan kitapları,belge bulguları araştırdı. Sinan okuduğu bir kitapta Timur devleti çökmeden yıkılmadan önce Turna şehrini kuşatıp alıyorlar.Ve buralarıda tarumar edip insanları öldürüyorlar. Sinan bu şehri araştırmaya başlar.Ve Timurun neden insanlari ve her şeyi yaktığının bir sebebi olmalı der. Ve Sinan bu tezi merakla zevkle hazırlamaya koyulur. Sinan yola koyulur. Ama bu turna kenti neredeydi. Sinan edebiyat kitaplarındaki şerengizlerden vb. Belgelerden bu şehri araştırdı.Bir divan şairinin Tezkiresinde bu bilgiye ulaştı. Ama tam olarak bir bilği değildi. Tezkirede geçen bilgi Turna kentinde ispeni diye bir şairin bu kenten olduğu, şiirler yazdığını ve gazeller ve mesnevilerinin olduğunu yazıyordu. Sinan bu şairin hayatından izler taşıyaçağını,döneminin zihniyetini yansıtacağını ögrenmıştı edebiyat hocasından. sinan bu şairi araştırmaya başlar. Kütüphaneler,yazılar,belge bulgu ne varsa okur. Sonunda bir Divan edebiyatı tezkiresinde ispeni den daha fazla bilği verir. Sinanın gözü parlar.. Sevinir Turna kentinin yerini artık biliyordu. Sinanın okuduğu bilğilere göre bu kent Toros daglarının orada,yoğurt yenmez daglarına yakınmış,ve bu şehrin ortasından Savrun çayı geçmekteymiş. Artık sabırsız bir şekildedir sinan. Yeni bir yer keşfetmişti artık. Hep dua ediyordu sinan rabbine belgeler ve bulgulara ulaşayım diye.. Artık gün agarırken yola çıktı Şinan. Otobüse binince heyacanı dahada artı.Ve 13 saatlik bir yolculuktan sonra bu yere ulaştı.Köy yerinde Sinanı köy halkı karşıladı. Yabancısı olduğunu,ve Afyondan bu yere geldiğini araştırma yapacagını söyle.. Ama köle aga oglum sen yol yorgunusun gel eve gidelim. Yemek ye çay iç yat uyu ben sana buraları gezdiririm der. Sinan k6le aganın dediklerini yapar. Köle aga köyün zengin kişilerindendir. Ticaret,tarım,hayvancılık ve kasapçılık yapmıştır. Nakliye işiyle ugraşmıştır. Ve iki evlidir ve 11 cocuğu vardır. Köle aganın evi dagın yamacında bulunan bir evdi. Köle aga servetini nasıl kaybettiğini, kendisinin nasıl yiyecek ekmeğe muhtaç düştüğünü tek tek anlattı Sinana. Sinan can kulagıyla onu dinliyordu. Köle aga zamanın birinde oraya gelen hazine arayanlarla çevreyi gezdirdiğini,o zamanın vermiş olduğu agalık makamında arkadaşlarına bu yerleri göstermemek ayıp olurmuş. Öyle diyordu köle aga. Bu gezı sırasında bir kitap bulduklarını ve bu kitap kutsaldır diyip saklamalarını işterler köle agadan. Köle aga ögle yemeğine geldiğinde bu kitabı saklarlar. Ve köle aga azığı alıp arkadaşlarının yanına geri yönelir ve varır. Arkadaşları define yeri bulmuş ve kazıyorlardır. Köle aganın hazine aranacağında haberi yoktur. Ve orada tartışma çıkar ve köle aganın kafasına kürekle vurarak bayıltırlar. Ve hazineyi bulup kaçar gider arkadaşlari, köle aganın zoruna giden başına vurup bayıltmaları olmus. Gece gece gec saatlerde uyanan köle aga eve kendini zor atmış. Ve kafası atmış bcasından kalan silahı aldıgı gibi o arkadaşların peşine düşmüş. Buldugu arkadaşını öldürmüş. Geç olmadan yakalanmış jandarmaya . Köle aga tam 20 yıla yakın hapıste yatmış ve daha cıkalı geç olmadínı söylüyordu. Koca babayiğit bir tipi vardı zaten saçlar bembeyaz olmuştu. Köle aga anlattıkça anlatıyordu sanki yıllardır tanıyor gibi Sinana... Sinan kitap nerde dedem kitap diyordu. O kuran ya birisi düşürmüş yola aldım geldim o zaman içinde arapça yazıyor diyordu.Sinan ben kuran biliyorum dedi köle agaya.. Ve getir okuyalım şu cuma akşamı diye söyledi köle agaya.. Köle aga hay hay diyerek getırdı duvardaki saklama yerinden.Sinan okumaya başladı ama başka şeyler yazıyordu kuran ayetleri değildi okuduğu. Turna kentinin Timurluların alışını anlatıyordu. Bu hüsna komutan tarafından günlük olarak kaleme alınmıştı. Ve sinan yolculugun vermiş olduğu yorgunluğu dinlemeden okuyordu. Burada dikkatini çeken nokta Turna şehrinde bir kütüphanenin olduğunu ve timur bu kütüphaneyi ateşe vermediğinin bir notu düşmüştü. Yazan komutana göre timur hakkında dogru bilgilerin oldugu ve timura yazılmış siirlerın olduğu için yakmadığını yazıyordu. Köle agaya belli etmeden kitabı okudu. Köle aga durumun farkına varmıştı. Oglum ben çok kuran dinledim böyle kelimeler duymadım ya. Ne yazıyor orada sen belki bilirsin dedi. Sinanın aklına ninesinin söylediği söz geldi aklına.. Öleçeğini bilsende yalan söyleme demişti annesi. Ve dogruları söyledi köle agaya. Ama sinanın bu adama neden köle dendığini merak etti. Ve köle agaya dede sana neden köle denmiş diye sordu. Köle aga güldü,ben babamın ilk ogluyum. Babam köyün sayılı agalarındandı. Köylünün her daim yanında olurdu. Onlara hizmet ederdi. Ondan dolayı babam cocugu olunca çok sevinmiş,bu sevinci köylülerle paylaşmış. Demiş ki onlara köy meydanında hey mille artık bir köleniz oldu köleniz diye bagırmış adım onda beri köle kaldı demiş. Sinan uyumuştu. Sabahın olmasını bekliyordu bazen uyanıp. Bir tarıhin yeni bulgulara gidecekti. İlim bilim,edebiyatta yeni bir kaynak bulunacaktı ve bu eski şeyleri belkide tamamıyla değiştirecekti.sinan sabah kalktı. İlk işı bu kütüphaneyi bulmak olacaktı.ama enkaz ve yeni yetişmiş agaçlar vardı her yerde.. Sinan o günlükle tez ödevini bitirdi. Mezun oldu birinçilikle. Ama bu kùtüphane bulunamadı. Kitapları seven sinan bu kütüphanenin yerini tesbit etmeye çalıstı. Ama ugraşları yetmedi. Kayıp kütüphane bulunamadı. Köle aga bir tarih belgesini uzun yıllar saklayıp insanlıga sunmanın sevinci içerisindeydi.Bu kütüphane bir efsane gibi yaşamakta beyinlerde.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SİNAN İSPENOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |