Yaşamım boyunca, ondan birşey öğrenemeyeceğim kadar cahil bir adamla karşılaşmadım. -Galilei |
|
||||||||||
|
Yaşlı bir annesi ikide kız kardeşi vardı.. Onların geçimi küçük yaşta yıkılmıştı üstüne.. Babası küçük yaşta bırakıp başka biriyle evlenmişti bile..O kaderine isyan etmeden geçimini yapmaya çalışıyordu. Ve köyde eşkiyaların oldugu dair sözler dolaşıyordu. Sinan aldırış etmeden aynı gezden aynı kırdan geçerek keçılerini otlatıyordu.Hava tüm suskunlugunu bozmuş yagmur yagmaya şimşek çakmaya başladı. Sinan iyice ıslanmış keçilerin peşinden gidemiyordu bile..Keçiler ki nerede uçurum kayalık varsa orada otlanırlardı. Akşam olmuştu bile.. Kullandığını saate su geçmiş saatte çalışmıyordu. Keçileri tam toplayamamış köylülerde yardıma gelmemişti.Soguktu ortalık sinan ıslanmış dişleri islemşiz tıkır tıkır diye sesler çıkartıyordu. Bir yandanda görevini tam olarak yerine getiremenin buruklugu vardı içinde.Köye vardığında kecilerin bir kısmının olmadığını söyleyip küfür edenler vardı. Sinan bu duruma çok kızıyordu. Çünkü durumun böyle olmasını kendi de istemiyordu.Ama hadi kecimi bul diyordu köylünün biri geceydi . Göz gözü görmüyordu siste vardı zaten. Koşarak eve vardı. Oradan annesinin yaptıği çörekten bir tane alarak dagın yolunu tuttu.Anne yüreği kuzum gecenin otuna nereye diye bağırdı. Gitme bu yagmurda yaşta diye ona yalvardı. Ama o böyle yatamazdı.İşinin karşılığında. Küçük kız kardeşleri abi bizde gelelim dedilersede sinan yanlız cıktı yollara. Daglarda geziyordu,bir keçi melemesi duydu. Koştu sesin geldiği yere evet keçileri bulmuştu. Aylardır ayagında kahrını çeken ayakkabı olarada yırtılmıştı bile. Ama olsun buldum dedi malları... Eve getirdi sahiplerine teslim etti.Ama üzerindeki elbiseler ıslanmış sinanı bir hastalık tutmuştu. Ama iyileşmeliydi yarın keçiye gidecekti.Yaşlı annesı ona bir dag çayı yaptı . İçti sinan. Ayaklarına dikenler dolmuştu ayaklarının acıdığını biliyordu. Ama o tazecik bedeni yorgunluktan yataklara düşü verdi. Ama geç olmadan kapı şiddetle çalındı. Kımdi acaba bu yine ne oldu ola bu saatte diye düşündü. Ama kapı hala çalınıyordu. Sinan bitkin halde kapıyı açtı. Birde ne görsun uzun bıyıklı sılahlı kara yagız üç adam içeri girdi. Sinan bu kişilerin kim oldugunu bilmiyordu. Ama eşkiya olduklarını tahmin etti. Karagözlü kara şalvarlı adam biz acız dedi. Tamam abi dedi sinan kazandığı parayla aldığı aldığı tahin ve pekmezden karıştırak onlara ikram etti. Annesi yataktan uyanıp adamları gördü ahşap evin tahta aralıklarından. Uyumadı ve inşallah hayırlı giderler diye dualar ediyordu. Eşkiyalar yemeklerini yediler. Sinana bakarak seni almaya geldik. Agamız seni bekler dedi. Sen çetin yiğit bir delikanlısın dediler. Sinan benim ailem var annem ve kardeşlerim var diye söyledi. Eşkiyanın birişi sen şimdi gelmezsen onlar hiç olmayacak dedi.Bu sözü duyunca gözü yüzüne sıgmadı adeta.. Sinan caresizdi aklından plan yapıyordu. Hadi gidelim dedi. Sinan iki dakika bekleyin diyerek annesigilin yattığı odaya gitti. Kardeşlerini ve annesini öperek ayrıliyordu ki annesinden boguk bir sesle oglum canım oglum gel sarılayım sana doya doya diye bir ses geldi. Sarıldı annesine doya doya... Eşkiya bagırdı hadi veled gidelim yolumuz çok daha diye. Sinan kendisine olmayan babasınin ayakkabılarını giyerek yola çıktılar.. Kestırmeden dedi eşkiyanın biri yoneldiler geze dogru.. Köpek sesleriyle köyden uzaklaştılar... Sabah köylü sinanı cagırıyordu. Ama sinan artık yoktu. O artık taşlara sarılıp agaçları ugultularını dinleyecekti.Küfür değil rüzgar sesi gelecekti kulaklarına. Sabaha karşı eşkiyalar konagına vardılar. Ama sinan çok yorgun ayağına olmayan ayakkabı ayaklarını vurmuş ayaklarından kan akıyordu. Sinanı eşkiya başının huzuruna cıkarmışlardı. Eşkiya başi ona bütün eşkiyalık kurallarını anlatmış ve buradan kaçması gibi bir suçta öleceğini söyledi. İlk olarak aşcıya yardım edecekti. Ama köyünden gelen haberler içler açıcı değildi. Eşkiya başına bir köy habercısi anlatıyordu. Sinan evindeki tüm eşyaları köylüler yakmış ve annesine ve kardeşlerine zulm ediyorlarmış. Eşkiya başı bunu sinan duymasın diye ikazda bulundu ve bize düşmez onlarla ugraşmak. Bu cocuk cok işimize yarar diyordu. Orada zaten çobandı başka coban bulurlar dedi. Sinan tüm bunları duymuştu kaçaçaktı gece.. Köyün habercışi gece yine gelmiş sinanın ailesinin evinin yandığını ve annesi ve kardeşlerinin bulundugunu büyük ihtimal onlarında öldügünü belirtiyordu. Sinan göz yaşlarını tutamadı..hıçkıra hıçkıra agladı.sinan gece kaçacaktı. Annesi kardeşlerini görecekti. Gece nihayet oldu karanlıkta baykuş sesinden başka ses yoktu. Sinan yattıgı minderden kalktı ve yavaş yavaş oradan uzaklaştı.. Bir şilah sesi ve başından bir acıyda haykırdı .. Sinan vurulmuştu. Acı geçti yalpaladı.. Bir silah sesiyle yıgıldı yere.. Eşkiyalar koşup geldiler.. Baktılar sinan. Ve oraya gömdüler.Ama sinanın ailesinin cesedine ulaşılamadı.Her sene orada bir ışık belirir ve cıglıklar tüm köyde duyulur. Halada bu ışık evin yandıgı gün yanar. Köydeki keçiler hep zehirlenip ölürler... Sinanın mezarından haber yoktur.. Kayabolmuştur. Eşkiyalar o sene soguktan donup öldüler... Bazı çobanlar sinanın öldügü dagdan sesler geldiğini söylerler... Sinan İspenoğlu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SİNAN İSPENOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |