Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Sanatçıda aynı şekilde güzeli işleyen onun için cırpınan ve elinden geleni yapan kişidir. Sanatcıya her devlet önem vermiş ve o sanatçı için sanatını içra edebilecek yerlerde bulunup buraları bir kültür mekanı haline gelmesinde,topluma ışık tutup ülkenin kültür seviyesi artırmışlardır.Hatta sundukları sanat eserlerine para verip onları satın alan padişahlarımız olmuştur. Sanatcı duygu ve düşüncelerini dogru bildiklerini yanlış bildiklerini yazarak,resimleyerek anlatmışlar ve bu hatalara insanlar bir daha düşmesin diye ugraşmışlardır. Ve bu kültür ve teknolojinin bugün ki halini almasında çok büyük etken olmuştur. Eger sanatçı eserini içra etmeselerdi duygu düşünce ve deneyimlerini bizlere sunmasaydı insanlık hep aynı hatalarla tekerrür edip duracaktı. Bir ilerleme olmayacaktı.Bana göre bilimdeki buluşlar icadlarda birer sanat eseridir. Onlarda insanların günlük yaşamında bizim işlerimizi kolaylaştırmıyorlar mı? Bize yardımcı olmuyorlar mı oluyorlar. İnsan bundan binlerce yıl önceki bir kaynaktan hareketle o günlere gidiyorlar,günümüzle kıyaslıyorlar.Ve o zaman yapılan hataları tekrar etmiyorlar. Günümüzde 130 yıldır süregelen sanat toplum için mi sanat için mi diye süregelen bir tartışma devam edip gelmektedir. Şimdi sana sanat için olmasa sanat hiç bir ilerleme gösteremez. Ve sanatın en ilkel haliyle kalması mümkün olurdu. Peki sanat toplum için mi evet sanat toplum içindirde.. Kim ben kendim için sanat yapayım diye düşünùr ki. Tamam düşünen olmaz değil olur ama çok azdır bu.Zaten sanat kelimesi sunma eyleminden gelmiyor mu.Sanat ülkelerin gelişmişligiyle paralellik gösterir.Bir ülkede sanatını sunmazsan öyle bir sanat anlayışı oluşabilir mi. Bence oluşamaz. Benim bu tartışmada çıkarımım sanat önce kendisi için sanat yani gelişebilmesi ilerleyebilmesi için ve tüketilmesi içinde,arz talep meselesi gibi toplum içindir. Şimdi sanatcılık konusuna değinmeden geçmek istemiyorum.Sanatımız öyle bir gelişme gösterdi ki kimi görsem ben mesleği sanatçı... Sokakta kıvırtan dansözde sanatçı, neremi neremi deyip kaseti milyonlar satanda sanatçı.. Kuaföre gidip yüzüne makkaj yapan kişide sanatçı artık.. Yada orasını burasını gösterip duran kişilerde sanatçı... Ve hiç tarih okumayıp bu ülkenin ekmeğini yiyip kitabında Türkler binlerce ermeni katletti diyen kişide sanatçı.Ve örnekleri cogaltırşak inanın milyonlarca örnek bulmak mümkün. Geçenlerde üniverşite ögrencılerini kendi aralarında konuşmalarına kulak mışafirliği yaptım. Bir şarkıcının kimle evlendiğini,nerde konser verdiğini kimle flört ettiğini tek tek saydılar. Ve dayanamadım bir tarih sorusu sordum. Soru Fatih Sultan Mehmetin hayatındandı bilemediler. Ve sokakta parkta tv de hangi dizi var hanği bölümde ne oldugunu inanın isimlerinden daha iyi biliyorlar.. Ben onları suçlamıyorum çünkü onlar toplumumuzun yansımalarıydı. Her tarafta böyle örnekler bulmak mümkündü. Peki kalitesiz sanat anlayışı için ne yapmalıyız. Kendimize soralım. Sanat meselesi arz talep meselesi değil mi. Biz toplum olarak sanat tüketicısi değilmiyiz. Eger kalitesiz olan hoşumuza gitmeyen,yada örf adetlerimize ters bir şeyi tüketmezsek bu işin olabileceğini düşünüyorum. Zaten sanat olmayan sanatların böylelikte kayıp olup kaliteli bır sanatın devam edeceğini düşünüyorum.Toplumuzun içinde bulunduğu durum böyle. Gecen bir televizyon programında bir ünlü kişi şu söyleri söyledi; bak kardeşim ben burda edebiyat yapmıyorum. Diyordu. Peki bu edebiyatı böyle deyim haline getiren kimler.. Biz değilmiyiz. Böyle yazılar hep yayımlanıyor okunma sayısı içler acısı., Peki biz ne yapıyoruz,ne ediyoruz .. Hep eriniyoruz. Bir kitapta şöyle bir söz okudum batı edebiyatı toplumları ilk okul yıllarında kendilerinin bütün klasik eserlerini okuyorlarmış. Bizim toplumdaki cocuklar Cin Ali serisini bile okumuyor. Siz böyle bir nesilden sanat sevgisi bekleyemezsiniz. Onlar taze dikilmiş fidana benzerler ilmini eğitimini bilmeden fazla gübre verirsen yakarsın.Ölü agaçtan verimde alamazsın zaten.Gerçek sanat ve şanatcımızın değerini bilmiyoruz. Ancak onlar ölünce degerli sayıyoruz. İşte sanatımızın hali... Benim aklıma gelenler bunlar sayın okuyucularım. Ve eksiklikleri yazmak istedim. Belki duygu ve düşüncelerimi tam olarak ifade edemediysem affedin. Ama sanatımazdaki bu çözülmeyi görünçe yazma gereksimi duydum. Saygılarımla. Saglıcakla kalın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SİNAN İSPENOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |