Yalnızca hava, ışık ve arkadaşın varsa hiç üzülme. -Goethe |
|
||||||||||
|
Bu örneklerden hareketle çoğunluğun yaptığı geçerli ve doğrudur önermesini çıkarabilir miyiz? Bu çıkarsama doğru kabul edilirse son yüz, yüz elli yıldır batı kültürünün bize dayattığı yılbaşı kutlaması adına Hıristiyanlık ritüellerini yapmamız da doğal ve doğru kabul edilecektir. Böyle düşünüyor ve bunu gayet doğal görüyorsak bir sorun yok demektir. O zaman hep azınlıkta kalmış peygamberler konumundaki az sayıdaki insanların inanç ve düşüncelerine bakmak gerekir. Ben kendimi toplumun bu çok az kesiminden biri olarak görüyorum. Genlerimde yılbaşı kutlama serenomisine rastlamıyorum. Çok net izlediğim ve hatırladığım babaannemin dünyasında yılbaşı kavramının izlerine kesinlikle rastlamadım. Ama bir çok İslam dini düşünce inanç ve ritüellerini gördüm. Yılbaşını koca bir Anadolu insanları genlerinden ve geçmişlerinden değil de tüm evlerdeki meşru öğretici ve yönlendirici cihaz televizyonlardan öğrendiler. Birazda okul kitapları ve televizyondakilere benzer öğretmenlerden. Babaannemin, babamın ve annemin yılbaşına hiç sıcak baktıklarını hatta kabullendiklerini hatırlamıyorum. Yalnız yılbaşında çekilecek bilet bir çok Anadolu insanının yoksulluktan kurtuluş umuduydu. Yetişkinliğime doğru çevremde yılbaşı demek televizyondaki eğlence programlarını özellikle gece on ikiden sonra çıkan dansözü izlemek demekti. Ortaokul ve lisede din kültürü ve bazı dindar öğretmenlerimizin yılbaşı öncesi uyarıları benim yılbaşına dini kaygılarla soğuk bakmamı ve uzak kalmamı sağladı. İnanıyorum onların bu uyarıları benim gibi bir çok öğrenci üzerinde etki etmiştir. Sonra aynı din kültürü öğretmeni olarak ben onlar kadar kesin ve net şekilde öğrencilerimi uyaramadım. Çünkü toplumun genelinde doğal olarak kabul edilen yılbaşı ve kutlamasını reddetmemin öğrenciler üzerinde etkili olacağından endişeliydim. Onlarla arama onlarca çağ dışılık mesafesi koymak yerine biraz daha esnek uyarılarda bulunabiliyordum. Zira zihnimin bir yerine çoğunluğa uymanın gerekliliği ve bir şeyi çoğunluk yapıyorsa bunun zorunlu olarak meşruluğu anlayışı yerleştirilmişti. Birde dini verilerin önümüze koyduğu ‘sürüden ayrılanı kurt kapar’ uyarısını eklerseniz topluluktan uzak kalma, en kötüsü dışlanma endişelerinin ne boyutlarda insanı etkilediğini düşünebilirsiniz. Öyleyse bir yanlışın toplumun tüm kesimlerince işlenmesi o yanlışı doğru ve meşru kılar mı? Başa dönersek asırlar boyu insanların peygamberleri reddedip inançsızlık ve putperestlikte ısrar etmeleri inançsızlığı ve putperestliği doğru ve meşru kılar mı? Öncelikle buna bir cevap bulmak gerekir. Benim mantık kavramlarıma göre çoğunluğun bir yanlışı yapması onu doğru kılmaz. Ama zaman ve asırlar içinde yanlış bir davranış nesillere doğru ve meşru imiş gibi aktarılır. Gelecek nesiller etkileşimden dolayı bunu bu şekilde algılar ve kabullenir. Tek kanallı siyah beyaz televizyonlarda yılbaşı programlarını izlemekle başlayan toplumun yılbaşı kutlaması bugün Hıristiyanlık dininin sembol ve ritüelleri olan çam ağacı, noel baba ve alkol tüketimiyle devam ediyor. İşin toplumsal boyutu televizyonda yılbaşı gece yarısı dansöz izlemekle sınırlı kalmadı. Bir Hıristiyan aile gibi evlerimize çam ağaçlarını ve noel babaları ve şatafatlı içki şişelerini almaya başladık. İşin garibi dindar insanlar da eskisi gibi yılbaşı kutlama tepkilerini kaybettiler. Onlarda çocuklarını üzmemek için farkında olmadan Hıristiyanlığın sembolü olan noel şapka ve süslerini, çam ağaçlarını evlerine almaya başladılar. Elbet kutlamalara karşı değiliz. Kutlanılacak bir şey varsa kendi dini ve kültürel değerlerimizle gayri meşruluğa kaçmadan kutlanmalıdır. Güçlü batı kültürü tüm dünyaya yılbaşını kendi kültür kutlamalarını dayatarak kutlatıyor. Müslüman toplumlar açısından Müslüman biri olarak bu dayatmada dini sakıncalar görüyorum. Tekrar hatırlatıyorum yanlışın çoğunlukça yapılması onu meşru kılmaz ama nesillere bu yanlış doğru ve meşru bir şey olarak aktarılır. Hıristiyanlık ritüelleriyle kutlanması devam eden yılbaşının sonraki nesillerdeki yansımasını varın siz hayal edin!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © hasan tülüceoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |