Tavuklar pirinç yer; ama hiçbir zaman düşünmezler ilerde pilavlı tavuk olabileceklerini. Bir insan ise, önüne ne konulduğuna ve gelecekte ne olabileceğine dikkat eder. Hayat dikkat değil mi zaten? Eğer bu kadar ölü gibi yaşanmaktaysa, sebebi algı bombardımanı altında olunmasıdır. Dikkati dağıtan birçok objenin kuşatması altında yaşar insan. Aslında, o kadar obje hiçbir insanın hayatında aksesuar da olamaz. Her algı bombardımanı, insanın önüne atılan pirinç yığınıdır. İnsanlar ayaklamaya çalışırken pirincin taşını, başkaları kelkit tarlasında çoktan horoz olmuştur. Ve her horoz, sindirebileceği ve üstüne atlayabileceği bir tavuk arar. Bir insan da tavuk gibi sindirilmeye çalışıldığında ya yere kapaklanır ya da yumurta fırlatır. Yumurta eylemlerinin psikolojinde de sindirilmeyi hazmedememek ya da yenilip yutulmak korkusu vardır. Sen kitlelere horozlanırsan, kalabalıklar da altta kalmayı hazmedemezlerse, tabi ki tepki vereceklerdir. Sen her türlü çakallığı yap, sonra da bu yumurtalar da nereden gelmekte diye sitem et. Yok öyle bedavadan yaşamak. Bir insansan eğer, kimsenin gırtlağına yapışamazsın, çakal gibi. Hayat dikkattir. Öyleyse şuna da dikkat edilmelidir. Türkiye'deki çoğu örgüt veya çoğu amaç birliği etmiş topluluk aslında yamalı bir bohçadır. Paçavra kişilikleri bir araya getiren ellere dikkat etmek lazımdır. Genelde çoğu örgütlenmenin arkasında karanlık eller vardır. O karanlık eller eğer, örgüt mensuplarına yumurta verir de, sadece ideolojik temellere oturtulmuş bir amaç için yumurtaları kendi emellerine hizmet etmeyenlere fırlatılmasını isterlerse, o zaman yumurta baştan kokmuştur.