Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
–Huzur senin derinliklerinde bir yerdeydi ve onu bulmak sana düşüyordu. –Dışarısı zifiri karanlıkken seni nasıl bulabilirdim ki… Karga, kırmızı sarmal mumu elindeki kibritle yaktığında oda loş bir ışıkla aydınlandı. –Sen hep dışarıda aradın.Dışarısı gerçek olan değildi.Çoğu varlık aynı hatayı yapıyor, hep aynı hata…Bir şeyler ararlarken ellerini alınlarına koyup, gözlerini kısıyorlar ve ufka takılıyor bakışları.Hepiniz yarından medet umuyorsunuz, henüz gelmemiş ve hiç gelmeyecek olandan… Mumun ışığı iç içe geçmiş üç halkadan oluşuyordu.En dışta sarı,içinde daha açık bir sarı ve onun içinde de mavi...Mavi huzme, ruh muydu yoksa huzur mu, yoksa Tanrım o sen misin? –Hatırlıyorum her şeyin değiştiği o günü.Çok uzun zaman önceydi.Hepimize kendi nefesinle yoğrulmuş ruhlar, çeşitli yetenekler, farklı vücutlar dağıtıp isimlerimizi fısıldadın.”Karga” dedin bana.”Ol.”Oluverdim hemen.Seni görmesem de, gaipten gelen mucizevi sesine inandım ve fısıltınla demet demet oluşuverdi ruhum.O kadar hafiftim ki,o kadar heyecanlı, Sana taptıkça dans etmek, dans ettikçe dansın özü olmak ve kutsal öz olduktan sonra tekrar sana tapmak geliyordu içimden, bu döngünün hiç bitmemesi için umutlarıma biraz daha dua katıyordum.Her şeyin sonu vardır derler, özellikle güzel şeyler tadına varamadan kalırmış boğazında… Karga ve mum birlikte nefes aldı… –“Bedenini giy üstüne” dedin.Sorgulamadan, iblisin tavırlarını takınmadan giyiverdim uygun gördüğün bedeni.Benim Tanrımdan hep sevgi, aşk, huzur, mutluluk gelir sandım, yanılmışım meğer.Sırayla ateş renginde bir kalp, sonra diğer iç organlar, göğüs kafesi, küçük kaslar ve kemikler, geceden kara gözler, sivri bir gaga, deri, tüyler ve en sonunda da bir çift kanat kapladı ruhumu.Ağırlaştım, sancılandım, alışamadım.Ruhun hafifliği varken bu yük de niye?İçimdeki sıkıntıyı kusmak için ağzımı araladığımda canhıraş bir çığlıktan başka bir şey çıkmadı. Anladım ki, sesimde tıpkı gözlerim ve tüylerim gibi karaydı, kapkara.Ve sen hala bana ne arıyorsan içine bak diyorsun.Oysa ben o günden sonra içimi geceden, geceyi kendimden ayırt edemedim.Ettiğim dua boşluğa döküldü.Kendimi bulabilseydim , orda bir arayışa çıkabilirdim.Ama ben karanlıkla karıştım, meçhul bir gemiye bindim… Karga mumu izledi, mumda kargayı, birbirlerinin kederlerini paylaştılar… –Her şey tamamdı da, her şey kabul.her şeye alışırdım.Peki hiç düşünmedin mi senden uzak yaşamaya alışabilir miyim?Uç dedin, dünyaya aç kanatlarını.Git dedin bana, hiç düşünmedin mi canım acır mı? –İhanet en büyük günahtır.Senin sesini son kez içime çektikten sonra o anki bir içgüdüyle kanatlarımı çırpıp, havalandım.Öleceğimi sandığımı hatırlıyorum.Hayır, uçuyordum…Düşündün mü, uçmak nasıl acıtıcı olabilir? Kırmızı sarmal mum, hafif hafif esen rüzgara zorlukla dayanıyordu.Karganın gözleri doldu, ama ağlamadı… Saat gece yarısını gösterdiğinde kırmızı mum sönmüş, Karga tekrar konuşmaya başlamıştı: –Seni özlüyorum Tanrım, isyanım bu yüzden. Eurydike.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Eurydike, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |