herkesin bir hayali vardır hayat denen o kocaman boşlukta hayllere sıgınmakla buluruz kendimizi kaybolmamak adına..benım hayelımde sahneydi ondan bahsetymek ıstıyorum kalemım yettıgınce...6 yasında bır cocuk dusunun sahnede tılkı arkadas dıye bır cocuk oyunu ızlıyor ama onun aklı dıger salonda oynan rumuz goncagulun provasında.ıste o an anladım ben tıyatrocu olmalıyım dedım ...sonra ortaokula kadar uzaktan takıp ettım usulca orta sonda edebıyat hocamdan tıyatro secmelrıne adımı yazdırdıgını ogrendım..sansın dondugu andı o an..orta sonda 12 kısı sahneye cıktık bir ekıp işidir aslında tiyatro ama en cok alkısı ben almıstım(yazar herzaman gerceklerı söylemelı:):):...lıseye geldıgımızde ise 4 yıl boyunca cok basarılı bir ogrencı profılı cızmiştim hala öyle gerçi...:) ...lıse sonda ahmet hocanın bana bır proje gerceklestırmek ıstıyorum demsıyle bır kez daha sahneye cıktım ve oyunun sonunda 6 kısılık ekıp benım hazırladıgım dans kareografısıyle sahneye cıktı..mutluluktan cıglık cıglıga attıgımız dakıkada hocamm ben konservatuar sınavına gırecem dedım..herkes yutkundu eda sacmala dıyen bınlerce ses yukseldi eve gıdıncede anne ve babadan aynı ses cıktı...ama sahne askı galıp geldi...öyle yada böle tıyatroda 6 .seneye gırdım sahnede 6 sene...ve şimdi edebiyat okuyorum yazmak oynamak kadar güzel....herseyın baslangıcı yazmaktır aslında ...oynamak ıcın de yazmak gerek diil mi ...