İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal |
|
||||||||||
|
Onlar üç iyi arkadaştılar. Ahmet KAYA’NIN söylediği “biz üç kişiydik” adlı meşhur şarkıdaki gibi. Biri Büyük Selçuklu imparatorluğuna Vezir oldu ki NİZAMÜLMÜLK derler adına. ( tam adı Ebu Ali El-Hasan et-Tusi Nizamülmülk doğumu : 1018- ölümü: 14 ekim 1092 ) Biri şair, filozof, astronom ve matematikçi oldu ki HAYYAM derler adına. ( tam adı : Gıyaseddin Eb’ul Feth Ömer İbni İbrahim’el Hayyam doğumu : 18 mayıs 1048 ölümü : 4 Aralık 1131 ) Biri ALAMUT KALE’sine Sultan oldu ki Hasan SABBAH derler adına. Onlar üç kişiydiler aynı medresede Muvafakeddin Abdüllatif ibn el Lübaddan eğitim görmüş idiler. Üç deli fişek gibi delikanlı üç durdurulamaz akıl. Türk dünyasının adlarını ayrı ayrı saygıyla andığı bu adamlar öğrenciliklerinde çok iyi birer dost idiler. Fakat Hasan Sabbah diğerlerinden faklıydı o yenilmez biriydi Seyduna’ydı. Tarihçiler hala uzlaşamıyorlar bir kahraman mı yoksa sonuçları günümüzü hala etkileyen olayların sorumlusu acımasız biri mi ? Seyduna İran’ın Kum kentinde doğdu. 17 yaşına kadar 12 imamcı Şii eğitimi aldı. 17 yaşından sonra İsmaililiği benimsedi. 1081 den itibaren öğretisini yaymaya başladı. 1090 yılında yani MALAZGİRT zaferinden on dokuz yıl sonra Kartal Yuvası denen Alamut kalesini ele geçirdi. Bu kale Elburz dağlarının zirvesindedir ve dışarıdan fethi imkansızdır. Hasan Sabbah buradaki askerleri kendi öğretisine inandırmış daha sonra kale kumandanına herkesin artık kendi emrinde olduğunu söylemiştir kaleyi içten fethetmek deyimi buradan gelse gerek. Artık Alamut kalesi onun üssüdür. Burayı alma nedeni eski arkadaşı Nizamülmülk ile gireceği mücadeledir. Çünkü bir süre önce Ömer Hayyam Selçuklu’ya vezir olan Nizam’a eskiden verdikleri bir sözü hatırlatmıştır. Bu söze göre devlet görevlerinde hangisi önce yükselirse diğerlerini de yanına alacaktır. Hayyam zaten Selçuklu için Celali Takvimi hazırlamak için saraya yakındır. Hasan’ı da almak için Nizama sözünü hatırlatır. Neyse Hasan saraya çağrılır. O sırada Sultan Melikşah ki Alparslan’ın oğludur devletin gelirleri ile ilgili bir ekonomik rapor istemektedir. Nizamülmülk böyle kapsamlı bir raporun uzun zaman alacağını anlatmaya çalışmaktadır. Hasan Sabbah bu raporu 3 ayda bitirebileceğini söyler ve Melikşah bu görevi ona verir. Hasan raporunu hazırlar fakat raporun sonunu Nizam çalmıştır. Seyduna sultan Melikşah’ın huzurunda raporun sonunu okuyamayınca rezil olur ve kovulur. İntikam yemini eder. Raporu Nizamülmülk vezirliği kaybetme ihtimali olduğunu düşünerek çalmıştır. İşte tarihin en büyük suikast timinin Alamut kalesinde kurulmasının nedenlerinden birisi bu kişisel rekabettir. Hasan Sabbah’ın kurduğu örgütlenme günümüzdeki tarikat yapılanmalarına benzeyen bir beyin yıkama, inanç temelli bir kendini adama misyonudur. Haşhaşi lakabının takılması veya sahte bir cennet yarattığı iddiaları komik bir çamur atma taktiği olarak adlandırılabilir. Günümüzde İslam adına hareket ettiğini düşünen beyni yıkanmış intihar bombacılarını görmüyor muyuz sanki. Yada okyanus ötesindeki hoca efendileri için her türlü suçu işleyebilecek az mı mürit var onlarda mı haşhaş içiyorlar yada sahte cennetlerde sabahlıyorlar. Değil tabiî ki yıllarca teorik eğitimden geçiyorlar ışık evlerinde. Fettullah çı yapılanmanın özellikle polis içinde devlet ve kamu da medyada ve orduda örgütlenmeye çalışması Hasan Sabbah’ın planına benzemiyor denebilir mi. Örnek vereyim mi Hasan Sabbah’ın Fedaileri yani intikam komandoları Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk’ü ve Sultanı Melikşah’ı kıl kadar ince hançerlerle öldürmeyi başarmışlardır. Üstelik kaçmaya gerek bile görmeden gülümseyerek ölüme giden bu suikastçiler İngilizce assasains kelimesine ilham olmuşlardır. MELİKŞAH VE NİZAMÜLMÜLK öldükten sonra Selçuklu yıkılış sürecine girmiştir. Alamut hiçbir kuşatmada alınamamıştır. Ancak Hülagu döneminde Moğollar kalenin altına dehlizler kazıp patlayıcılarla yıkmayı başarabilmişlerdir. Hasan Sabbah yani nam-ı diğer Seyduna inandırılmış insanların neler yapabileceğini yaklaşık 1000 yıl önce ispatlamıştı. İlerleyen haftalarda Hasan Sabbah’ın öğretisinin detaylarına girebiliriz çünkü efsanesi her kaynakta farklı farklı ve ilgiye değer. Bu hafta amacım Türk dünyasının yetiştirdiği 3 farklı kişiyi tanıtmaktı. Saygılarımla Ömer HAYYAM : Binom açılımını ilk kez kullandı Pascal üçgenini aslında o buldu Celali takvimi hazırladı Bilinen 18 farklı kitabın ve 158 rübainin yazarıdır. NİZAMÜLMÜLK : Alparslan ve Melikşah’a vezirlik yaptı. Bağdat,İsfahan,Nişabur,Belh,Herat,Basra,Musul ve Amul’da ki medreseleri açtı. HASAN SABBAH : Alamut Kalesinin komutanı Büyük sırra bekçilik yaptı ! ( ilerleyen haftalarda açıklayacağız ) Kurduğu yapılanma Tarikat şövalyeleri dahil bir çok gizli örgütün ilham kaynağı oldu. Onlar üç kişiydiler Hayyam, Hasan ve Nizam idealleri için insanların neler yapabileceğini ölmeyen isimleriyle her gün hatırlatıyorlar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Öner KARADAĞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |