SENİ GÖRMEDEN


Görmeden döneceğin zamana saat tutmak. Bilmeden sana yazmak. Güzel misin çirkin misin bilmeden seni güzel düşünmek. Kilometrelere kufretmek seni görmeden. Seni görmeden görünür olanları silmek. Samimiyetini sorgulamadan, seni görmeden de olsa samimi bilmek. Acı her lafını laf olsun diye söylediğine inandırmak kendimi. Hem de seni hiç görmeden…

Seni hiç görmeden yazmak. Seni hiç görmeden yazdıklarıma vereceğin cevabı artık yetim bırakmak. Hem de seni hiç görmeden. Gözlerime şelale yapmam ama, gözlerime seni getirebilirim hem de seni hiç görmeden. Seni hiç görmeden cümlesini takıntı yapabilmek hem de seni hiç görmeden. Cümleler seni etkilesin diye yazmam hele ki seni görmeden hiç. Ben yumruğu böğrüme indirmesini bilirim ama seni görmeden bilmem yumruk indireni. Bak gecenin bi yarısı yazıyorum sana, seni görmeden.


Ama hissediyorum, görmesem de. İçimden diyorum ki kendi kendime; lan şimdi ne hoşuna gitmiş kendini ne kadar mutlu hissetmiştir. Vay be bana ne mektup yazmış diye. De ulan (lan kelimesini sevmediğini bildiğim halde). Ben bir kelime bile yazmadım yıllardır. Hele görmeden asla. Sevilmek eminlik değil ama sevmek katiyet, hele ki görmeden seni. Sana seni yazardım ama kendine merakından susuyorum. Ben seni dehlizlerde saklıyorum. Ne görünmez aleme bırakıyorum ne de gerceğe. Görmeden sevip görmeden terk ediliyorum. Keşke yapmasaydın hele seni görmeden keşke. Ve siliyorum her yerden, kalbi teke ayırma nıyetınden. Cevabın gelirse (ki gelmesin istiyorum) bu yazmalar devam eder. Ve sen bana kıyarsın hem de seni görmeden. Yazmaman için seni tahrik ederim en inanması zor cümlelerle;ama sen bana hakaretler yazarsın sana yine yazmamı isterken değişik şekilde. Korkma ağzım bozuksa da ne hakaret ne küfür çıkar hele seni görmeden asla. Ve ben yıllar önceki sevdamın kırıntısını sana diyorum şimdi (bir ateşin içinden sana seslenmek gibi oldu ama) sonuna kadar geldim aşkın. Sonuna kadar geldim aşkın hem de seni görmeden. Ağzım iyi laf yapar; ama seni görmeden. Hissedince bile susar sen (deli) olurum. Her şey sana hoş bi sohbet deli komedisi gibi gelir. Ama bilmezsin ki bunlar seni tutabilmenin bohemliği. Evet çok şaşırdın. Aslında şaşırmadın çünkü ben senin benden beklediklerini yazıyorum. Ama hiç beklemediğin bi hal-i pür melalde. Cümleleri süslüyorum, vay be neler yazabiliyormuş der gibi oluşunu hissedebilmek amaçlı zannedesin diye(mi). Değil be. Ne zannedersen zannet. İpotek koymadın şimdiye kadar hiç bi kalbe. Beklide koyamadım ipoteğimde kalamaz diye. Kalsaydı eğer koymuştum kalbine tarafımdan en sıkı şekilde.


Evet güzellik ben seni sen istemesen de ((pek emin değilim ama)artı ukalalık yapmıyorum öyle tuhaf enteresan şeyler düşünme iki dakika) seviyorum. Bildiğini de biliyorum. Kaçmaların kovalanmak isteyişin sanıyor ve görmeden son kovalayışımı yorgunluk ve umutsuzluktan kesiyorum.


Unutmadan(aslında mektup sonunda buna not diye yazarlar benim türkçe bu kadar oluyor  ): mektup istemem demiştin de ben gönderilmemiş mektuplar diye söylemiştim. Al işte demekki yıllar sonra sabahın ilk saatlerinde sana yazılacaklar varmış. Hani kader diyordun ya. Benim kader dediğim ne parmaklarımın ucunda nede dilimde. İman ve tasdik ettik.

-     beni görmeden nasıl sevdin?
-     Bu mektubu yazma cüretini nerden buldun?
-     Sen kim oluyorsun?
-     Benim seni sevmediğimi biliyorsun bu ne saçmalık?
-     Mektup dediğin bumuydu?
-     Sen delimisin?
-     Beni rahat bırakırmısın?
-     
Daha benim aklıma gelmeyen ama seni merakından çatlatacak vs diye devam edeceğim belki onlarca soru daha vardır.AMA ŞUNU UNUTMA BU SORULARA CEVAP TARAFIMIZDAN YAZILI OLARAK VERİLMEYECEKTİR HELE SENİ GÖRMEDEN ASLA

Tamam sustum
Ama susturamadım içimdeki yavşağı…
Tamam sustum
İçimdeki o yavşakta sustu(VE DE SENİ GÖRMEDEN)….hişşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş