Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
İnsan kuş kanadında gelen bir yazı. İnsan arı su. İnsan ak süt. İnsan parmak kadar küçücük , insan kocaman bir dağ… Eşyaya ihanet eden , toprağın suyun bedduasını alan bu cinsin tahlilini yapmak elbette bir “insan” olarak zor. Haddi aşmak , fütursuzca davranmak belki de… “Kaç paralık insansın sen?” sorusuna muhatap her insanın elbette kendi vicdanında bir cevabı vardır. Unutmamalı ki insanın kendisine biçtiği değerden daha fazlasını başkası biçmez. Böyle bir muhasebede insanın değerine yöneltilmiş en büyük tehdidin yine insanın kendisinden geldiğini görmek dehşet ve hayrete düşürüyor beni… Bir tarafta insanın orijinal ve birinci ağızdan tarifi varken diğer tarafta bu varlığın kendi içinde kendisine yakıştırdığı tarifler var…Meleklerden bile daha üstün bir varlık olabilme yeteneğine sahipken ,bakarsınız hayvanlardan bile daha aşağılık bir yaratık oluvermiş. Hal böyle olunca şöyle bir tarif yapmak hiçte abes olmuyor insan için. “Birkaç damla kan, binbir endişe ve bir yığın karmaşa…” Her insan canlı olarak doğuyor. Ve insan yaratılmışlıktan getirdiği potansiyeli açığa çıkarabildiği ölçüde gerçek kimliğine bürünüyor. Yani beşerin insan kimliğine bürünmesi aslında hayli uzun bir yolculuk. Bütün insanlar bir insan ama bazıları biraz daha insan! Bazıları da tesadüfen insan… Tesadüfen insan derken ; baş kısmı bir kepin içine , ayak tarafı bir potine geçirilmiş ve bu iki uç arasındaki et ve kemik yığınından ibaret olan dik sürüngenlerden bahsediyorum. Piyasa şartlarının kuklası olmuş bu canlı türleri, üzerine vazife olmayan her şeye müdahil olma kaygısını yoğun bir şekilde kendilerinde barındırırlar. Üç kuruşa onurunu paspas eder, güzelliklere , doğrulara sırt dönerler. Sevmeyi,özlemeyi,sızlamayı,ağlamayı unutan insancıklardır onlar. Sevmeyen gönüllerin taştan ne farkı var Allah aşkına ! Tüm sermayeleri yaşarmayan bir çift göz ve kızarmayan bir yüzdür onların. Onların gönül toprağının , Karacaahmed mezarlığındaki çukurları dolduran topraktan farkı yoktur. Çorak toprağı rehabilite etmek ne mümkün… Bu tipleri tanıdıkça daha çok seversiniz hayvanları. Kendinden başka her şeye benzetilebilen tiplerdir bunlar. Bilmedikleri yetmiyormuş gibi , bilmediklerini de bilmezler bu fikir fukarası aptallar. Hastalıklı bir ruh hali içerisinde günü gününü tutmayan , rüzgar gülü gibi en ufak bir esintide duygusu ve düşüncesi fırıl fırıl dönen insanlardır bunlar. Düşünen hayvandır derler bazı dengesizler insan için. Bu tipleri tanıyınca ne güzelde ifade edilmiş bu tabir demek istersiniz. Oysa insan dedikleri el, ayak, baş değil… İnsan diye manaya derler , suret ile kaş değil… Üstad O’nun için ne güzel söylemiş; İnsan, bir mes'ut zalim, insan bir mağrur cahil; Tekne kırık, su azgın ve kayıplarda sahil... Bir bölünmez ki, insan, onu zaman bölüyor; İnsan her ân dirilip her saniye ölüyor... Bilmeyen ve bilmediğini bilen insan basittir. O’na öğret… Bilen ve bildiğini bilmeyen insan uykudadır. O’nu uyandır… Bilen ve bildiğini bilen insan , o akil bir insandır. İşte O’nu takip et… Canlıların içinde en iyi en kötü, en akıllı en akılsız, en kuvvetli en güçsüz, en merhametli en merhametsiz, en yüce ve en aşağılık olabilen tek türdür insan… Tesadüfen insan değil şahsiyetli insan olabilmek… Ödünç kafayla düşünüp ödünç kalple duymak yerine , kendi kafasıyla düşünüp kendi kalbiyle duyan insanlardır şahsiyetli olanlar…Ki onlar kimsenin gölgesi olmadığı gibi , kimseye de gölge etmek istemezler. Vuracağı ve duracağı yeri, konuşup susacağı yeri , oturup kalkacağı yeri bilen insanlardır onlar… Küçükken çok güzel olan insanlar , büyüdükçe tuhaf bir şey oluyorlar ! Büyüdükçe tuhaflaşan değil , daha çok güzelleşen insan olabilmek temennimiz olsun. Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen, Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.Fatih ÖZDEMİR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |