Hafızamdaki tanımsız bitkinliğin nedenini bulmaya çalışıyorum.
Yeryüzünün tüm anlamsızlıklarına hammadde çıkarıyor adeta beynim.Ne yazmalı , nasıl yazmalı , nerden başlamalı …

Derken yatağımın başucunda duran kitaplarıma ilişiyor gözlerim.
Sorularının cevabı bizde dercesine bakıyorlar bana.Elimi uzatıp alıyorum bir tanesini ve açıyorum rastgale.İşte ilk cevap : Aşk,davaya benzer,acı çekmek de şahide;şahidin yoksa davayı kazanamazsın !

Yazana zahmet vermeyen bir yazının okuyana da zevk vermeyeceğini bilerek , yazmaya karar veriyorum ‘AŞK’ı…

İnsanoğlunun yüzyıllardır tanımını bulamadığı , anlatabilmekte zorlandığı , anlayabilmekte de zaten çaresiz kaldığı bir kelime AŞK.Hakkında söylenecek çok şey var O’nun.Sabıkası çok kabarık azılı bir suçludur O…

Sözlük anlamını anlatarak başlayalım o halde , anlatılması çok güç olanı anlatmaya…
Aşk sözcüğü sözlükte sarmaşık demekmiş. Bir sarmaşık çınarları , selvileri nasıl sarmalarsa ,Aşk da öyle sarıp sarmalarmış çınar gibi yiğitleri, selvi boylu dilberleri.Ve her sarmaşık sardığı ağacı kuruturmuş; sonunda dıştan yemyeşil ve güzel gösterirmiş ama içten içe kurutur, çürütür, çökertirmiş…

Allahım ! Fezanın boşluğuna doğru haykırmak istiyorum gecenin bu sessizliğinde.”Ey aşk güzel ve kısasın”diye ! Var olmanın dayanılmaz hafifliği bu olsa gerek.
Aşk’ı anlatmak kolay değildir elbette.Aşk nedir diye sorarlar bazen.

Ey gönül! ..
AŞK nedir diye mi soruyorlar...?
De ki:kim ki bu soruyu sorar,demek ki anlamaz;
Kim ki anlar, zaten bu soruyu sormaz…

Koskoca bir kaybetme korkusudur bazen AŞK ! En güzel hatadır bazen.Aşk bir hastalıktır.Öyle bir hastalık ki kimse düşmek istemez.Ama bir kez bu hastalığa düşen deva istemez , doktor istemez.
İnsanoğlunun kadim zamanlardan beri imkansızı başarma çabasıdır AŞK. Bir armağandır kimilerine göre. Armağanların en güzeli. Nerden geldiği, nasıl geldiği hiç belli olmayan , ansızın çıkagelen ve yüreklerin tam ortasına postunu serip oturuveren davetsiz misafirdir O.
Kimi kutsar O’nu , kimi inkar eder.Masaldan ibarettir der kimileri O’nun için.Çoğu zaman bile bile tutsaklıktır lakin.

Ağlarken gülebilmenin diğer adıdır AŞK. Dilsiz birinden dinleyebilmek , sağır birine anlatabilmek, kör birine renkleri tarif edebilmektir…

Cümlelere satırlara sığmayan , ancak sadece üç harfle ifade edilebilen belki de tek şeydir AŞK. Bir “duygu karmaşası” bence.Başka birini kendimizden daha çok sevebileceğimizi fark ettiğimiz anda yaşadığımız şok.Bir kuşun kanatlarında gökyüzünde uçmak gibidir çoğu zaman.

Şeyh Galip ne güzel söylemiş O’nun için ; “Aşk ateşten denizleri , mumdan kayıklarla geçebilmektir.”

İnsana anlatamadıklarından bile gurur duyduran en özel duygudur AŞK.
“Acıyı Şikayetsiz Kabullenmenin” baş harfleridir AŞK.
Yunus’un dediği gibi ;
Dağa düşer kül eyler
Gönüllere yol eyler
Sultanları kul eyler
Hikmetli nesnedir aşk.

Şeyh Sadi derki: Aşka uçma kanadın yanar...
Mevlana derki: Aşka uçmadıktan sonra kanat neye yarar...
Yunus Emre derki: Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar...
Bizde diyoruz ki ; Aşkı kim bulmuş ki ona uçar…

Bir girdabın içinde kaybolmaya başladım Allah’ım.Aklımın iplerini salıverdim.Ne zormuş seni yazmak Ey Aşk ! Ne anlatmaya mürekkep yeter, ne anlamaya akıl.

Saat gecenin üçü olmuş.Göz kapaklarımı açmakta zorlanıyorum .Ve bende AŞK’ı anlatabilmekte , anlayabilmekte , O’nun sırrını çözebilmekte yetersiz kalıyorum.Yüzyıllardır seni anlatmak isteyenleri alt ettiğin gibi beni de alt ediyorsun işte ! Uykuya dalmadan önce , yenilmişliğin verdiği acıyla , sızlanırcasına bir kez daha sesleniyorum sana.”EY AŞK ,TÜM GÖNÜLLERDEN DEFOL ..!”