Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
Babam çok sevdiği İstanbul'unun en güzel haline tanıklık ettiği kırmızı kuğusu olan tramvayıyla buluşmaya gidişini, biz her gün aynı, her gün yeniden tekrarlanan her gün hiç yaşanmamış gibi alışkanlığa dönüşmeyen işe gönderme seramonisini tekrarlardık. Sayısız tramvay hikayelerini dinlemekten bıkmadığımız bir anılar öyküsü içinde büyümüştük. Son durak kısıklı cümlesi hep aklımdadır. Vatman şakir beyin 1969 senesinde son tramvayı kullanırkenki hüznü ve ona kattığı özel adamlığı yaşanan gerçek bir istanbul masalı olarak asmıştık evimizin duvarına. Yıllar sonra arık babamın olmadığı bir pazar sabahını yaşadığımız büyük kapılarımızın ve artık ses çıkarmayan kapı kilidi olmayan evimizde Hürriyet gazetesinin pazar ekinde tramvaylarla ilgili bir yazıda babamın fotografı ile bize sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdiğinde duyduğumuz heyecanı tarif edilemez bir heyecanla elden ele dolaşan gazete sayfasına time dergisi kapağı muamelesi ettiiğimiizin farkında değildik. Birkaç sene önce Beyoğlunda, istiklal caddesinden galataya doğru ağır ağır, yeni İstanbul'un vitrinlerinde eski istanbulu bulabilmenin saçma hayaliyle yürürken, galataya doğru geldiğimde bir dükkana girdiğimde ve burada bir sürü eski istanbul fotograflarının önünde kendimi bulduğumda, çoktan biraz önce yürürken rastlayamadığım istanbulumu cansız ve siyah beyaz istanbul fotograflarında çok daha canlı ve renkli olduğunun farkına varmıştım bile. Birden kadıköy meydanında süzülen bir tramvay fotografı ve ön camından bana bakan babamı gördüğümde belkide benim gibi istanbulunu arayan diğer müşterileri tek tek çevirip elimdeki kartpostal istanbul fotografını göstermek istiyordum. Bakın bu benim babam. Vatman şakir bey, aşifte İstanbulun yavuklularından biri, biliyor muydunuz? son durak kısıklıymış demeyi birde, usulca seçtiğim diğer fotograf kartpostallarınıda alarak ve yüzüme bir gülümseme takarak yeniden istiklal caddesinden yukarıya doğru yürümeye başlamıştım, ama yanımdan geçen tramvayın cebimdeki kartpostaldan daha silik ve cansız olduğunu anladığımda, çalan çan sesli kornasından, kurtarın beni buralardan dediğini anlamıştım tutsak edilmiş istiklal caddesi esiri tramvayın. Birkaç hafta öncede internette Vatman şakir beyin bu fotografı ile buluştuk. Sağdaki gurupta en önde duran (soldan üçüncü) şapkalı özel adam. Son durak kısıklı düşünün bakalım, hayal edin eski İstanbul'u.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cabal Babil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |