Seviyorum, öyleyse varım. -Unamuno |
|
||||||||||
|
ARAMA BENİ Bir vardı, bir yok oldu..Dal ile yaprak, nice sevdalılara taş çıkarırcasına sevdiler... Dal, çok seviyorum dedi, ama gelemem.Yandım senin için ama diyemem; sen de söz ver arama beni,deyip bir taşın üzerine bıraktı küçük yaprağı. Rüzgar esti, dalga sonsuz denizin içine verdi yaprağı. Sürüklendi küçük yaprak. Hüzünlü gözlerle baktı hep, dalını aradı, tutunmadı başka dala. Nice gitti, nice savruldu...bilmedi. Çarptı kayalara, acıdı bedeni. Özlemle haykırdı neden, diye. Karardı gün, savruldu gece...Hiç sabah olmadı sanki....Sızlanmalar boşaydı...Dilinden döküldü sözler...Kim duya: 'Söz verdim ya aramayacağım diye...Olur mu can? Böyle söz olur mu? Sesini duymak ne güzeldi oysa. Kalbim nasıl da atıyor senin soluğunu hissedince...ama hayır, milyon kere hayır. Senli günler yok. Sensizlik bir kor gibi yüreğimde. Bu, nasıl bir yangın... bilemedim. Özlemin aldı başını gitti.Keşke sen de benim kadar sevebilseydin. Herşey başka olurdu bir tanem...ama olmazı oldurmak mümkün değil. Hoşçakal bir tanem...Şimdilik..Yüreğim bir daha 'sen' diye çırpınana dek hoşçakal.' 'Günaydın bir tanem,hadi kalk.bahar geldi, diyecektim. Diyemedim ki canım. Sen aldın eline kaderin bıçağını, kestin bir seferde sevdamın ipini. Gelme beri, dercesine bir buzdan dağın ardına saklandın. Sana ulaşamamak acıtıyor canımı da susuyorum can. Gülen gözlerinin hatırına susuyorum. Nasılsın? İyi misin? Bahçendeki güller açtı mı? Gel, bir çay alıp oturalım şu masanın yanına.Yel estikçe savrulsun saçların tel tel ve bir sen anlat, bir ben anlatayım. Savrulalım geçmişten geleceğe, dalalım yüreğimizin anlatamadıklarına. Neyse...İmkansızı düşlemek, yoruyor artık bedenimi. Unutmaya çalışıyorum seni. Aklıma her geldiğinde... içim sızlıyor ve kelepçe takıyorum ellerime. Dur diyorum, arama. Seven, unutmaz. Unuttuysa sevmiyor. Sevmiyorsa,aramıyor...ve aramıyorsa...sen de taş bas bağrına, göm sevdanı içine. Hani seninle düşler kurmuştuk ya da belki de ben kurdum düşü, sen sadece tanık oldun, dinledin sadece. Demek ki bir tanem gönül yanmayınca,böyle olurmuş. Bana, seni ilk gördüğümde ellerini tutmak isterim, ne yaparsın demiştin de alevler sarmıştı yüreğimi. Şimdi alevlerin külü bile yok. Sen bilinmezdesin, Kapadın gönlünün kapısını bana. Bu, nasıl bir acı bilemezsin. Bunu hissetmenin, insanın kanını nasıl dondurduğunu bilemezsin. Aklına gelmiyor muyum hiç? N'apar demez mi o güzel yüreğin? Biliyorum ki yüreğinle aklını koyup bir sandala vardın yaban ellere. Kendine iyi bak bir tanem...Seni seviyorum.' 'Yok, olacak gibi değil. Çekilir sancı değil. Yüreğim boyu sen. Yediğim yemekte sen, saçımı tararken aynada sen...sen, hep sen.Sen oldum ben. Hani sarılırsın da sımsıkı, doymazsın ya bir bebeğe...Öyle saf bir duygu var seninle yüreğimizde. Seni sarsam ben olsan, beni sarsan sen olsam...Dal ve yaprak olsak. Sonsuza dek öylece kalakalsak. Biz olsak. Gözyaşım kadar hızlı akıyor bu sevda...Bitmesin bu sevda...İzin vermeyelim buna. Seni seviyorum aşkım.' Düşteydi küçük yaprak...Gözünü açtığında dalının yanında olurum sanmıştı...ama dalga savurmuştu onu ta ötelere... Onlar eremedi muratlarına....Düşemedi de gökten üç elma... 30.6.2006 / Serap Hoca ------------------ Dostum Dostum diyebilmek...Ne güzel..Umarsızca, düşünmeden, güvenip söyleyerek tüm içtenliğinle içindekileri ve tükenmeden, yeniden çoğalarak onun yüreğindeki gibi bin yürekte, dostum diyebilmek bir yüreğe ne güzel bir tercih... Dostum...Sımsıcacık bir sevgi akıyor yüreklere dost deyince an be an..Güven akıyor damarların içine..Diyor ki yüreğin: Sarar seni sevgisiyle dostun, bil bunu....ve zaman zaman hayatın taşları takıldığında ayağımıza, uzanıp da yatınca boylu boyunca şu kırık dal misali gözlerimiz dostu arar...Yok dersin, unuttu dersin. Gidersin de kalkıp viran gönlüne, bir çay demleyim dersin kendi halince...Kaşığı bulursun da şekeri bulamazsın...Bakarsın ki gelmiş dostun şeker niyetine...Onsuz bir şeyin tadı yok...Dostum dedikleriniz...Hiç ummadığınız anda yanınızda bitiveren bir yağmur bulutu gibidir...O döker içini, siz dinlersiniz; siz söylersiniz, o savrulur ve nihayetsiz bir limanın yolcuları olan bu garip gönüller, bu teselli ile ummana bakıp dudaklarını kıpırdatarak bir şeyler diler. 2.5.2006/ Serap Hoca
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serap Demirtürk Özaltun - SERAP HOCA, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |