..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En büyük mutluluk ve en büyük sıkıntı anlarında sanatçıya gereksinme duyarız. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > E. Asım Öztürk




15 Mart 2010
Vah İnsan Vah…  
Tanımlandıkça tanımlanamayan insan…

E. Asım Öztürk


İnsanlığın büyük evi dünyamızın beğenilerek, insanca yaşanılacak bir yer olmasını istiyorsak; sorunların değil, çözümlerin bir parçası olmalıyız.


:AIGH:
Çağlar boyu insan tanımları yapılmış, diğer canlılarla karşılaştırılarak farklı özellikleri anlatılmaya çalışılmıştır.

“İnsan düşünen hayvandır” demiş, bir düşünür. Bir diğeri “insan alet yapan hayvandır” diyerek, dikkatleri çekmeye çalışmış. İnsanın gülen hayvan olduğunu söyleyene, “insan dik yürüyen hayvandır” sözüyle, farklı bir örnek eklenmiştir. Bu örneklerle sınırlı da değildir, söylenenler.

Çoktan gerilerde kalması gereken davranışları izleyip-görmekten sıkılan bir düşünür de: “İnsan ne ise, o olmayı reddeden canlıdır” diyerek, kızgınlığını da eklemiştir görüşüne.

İnsansızlıklarımızı, eşeklere yüklemediğimiz gün yok gibidir… Eşek bütün bunlardan habersizken, bu kez kaba davranışlar yüklenir, ayılara. İnsanlığın en eski dostlarından biriyken hakaretlerde köpekler de unutulmaz. Eti-sütü ve derisiyle insanlığın hizmetindeki inekler, alaycı küçümsemelerin klasik örnekleri arasındadır. Kedi nankörlüğün, deve aykırı davranışların karşılığıdır, genellikle.

Genel olarak sürüngenler, özelde yılan sinsi ve ne zaman zarar vereceği belirsiz, fırsatçı… Akrep, yalnız akrepliği düşünen bir canlı… Karga çirkin ve zararlı… Örnekler uzadıkça uzuyor…

Bazı hayvanlara yüklenen anlam ve değerler farklı… Vazgeçilmez kartal-şahin ve benzerleri değerli, ayrıca gurur kaynağı. Kuşkusuz en önde gelenler aslan-kaplan ve benzeri yırtıcı hayvanlar. Tek bir insandan başlayıp krallıkların sembolü olmuş, olmayı sürdüren güçlü hayvanlar.

Olumsuzluklarımızdan sorumlu tutulan hayvanlara benzetilmek hakaret iken, diğerlerine benzetilmek gurur verici…

Oysa hepsi hayvan… Aynı kavramla bir yandan aşağılanırken, diğer yandan yüceltilen insan… Bu yaklaşım insana özgü bir anlayış, seçim olmalı…

Bir de penguen benzeri arada kalanlarla, sempatik maymunlar ve eklenenler var. Pandalar, yunuslar ve diğerleri…

Ortak özellikleri, hayvan ana başlığı altında toplanmaları. Hayvani özellikleriyle bir yandan bizleri sevindirip-gururlandıran, diğer yandan kızdırıp-sinirlendirip canlılar.

Bazen iç içe, bazen yan yana ya da uzak, ama kesin olarak insanlığın altında bir yerlerde sıralanan, sıradan canlılar, hayvanlar…

Eşek eşeklik yaparak yaşarken, başka ne yapması beklenir? Beklenmeli mi? Eşek, eşeklik yapmayıp da ne yapacaktır?

Ya ayılar? Siz hiç insan kalabalıkları arasında ayı gördünüz mü? İnsanların arasına karışıp, ayılıklarını sürdüren tek bir ayı öyküsü duydunuz mu?

Hani o çok izlendiği söylenen belgesellerdeki ayıları izleyenleriniz vardır elbette? Doğanın en görkemli mevsiminde, balık avlamak için Alaska nehirlerine akın ettiklerini görmüşsünüzdür.

Biraz dikkat ettiyseniz, insanların da balık avlarken “ne olur, ne olmaz” düşüncesiyle, yan gözle ayıları izlediğini görmüş olmalısınız.

İlginç olanı; ayıların insanlardan uzak yerleri seçerken, insanlara daha da dikkat ettikleridir. Görünen gerçek, ayıların durup dururken insanlara ayılık yapmak amacında olmadıklarıdır. Onlar balıkların peşinde, insanların değil.

Ha! Ayılar kovanları talan ediyor. Doğru, ediyorlar. Doğru da; özelde ayılarda, genelde hayvanlar dünyasında insana özgü ve insan uygarlığının bir uygulaması anlamında, mülkiyet kavramı yok. O nedenle ayıların kovanlarla, armut ağaçlarından uzak durması beklenemez… Ayı ayılığını yapıyor, hepsi o.

Yaşamlarını sürdürme çabasındaki sürüngenlerin genel olarak itici ve soğuk bulunması, insani anlamda normaldir. Normal koşullarda, insan kalabalıkları arasında da pek görünmezler. Kentlerin karmaşık alanları sürüngenlerle dolup taşmıyor.

Nankörlüğü beğenmiyorsak, insan yaşamından neden uzaklaştıramıyoruz? Kedi kediliğini yaparken, planlayarak mı nankörlük yapıyor? Yoksa kedinin o hoşa gitmeyen özelliği, insani yaşamların ayrılmaz bir parçası mı? Olabilir mi?

Hani biz insanlar doğanın en güçlü, zeki ve özel canlılarıydık… Öyleyse, hayvani özellik ve davranışlar insanların üst düzeydeki dünyasını, neden bu denli etkiliyor?

Bir anlamda yaşamları bizlere bağlı hayvanlar, insanların kendilerine yakıştıramadıkları davranışlarından sorumlu örnekler midir? Onlar küçük dünyalarında yaşamaya çalışırken; insanların büyük dünyasında, izin vermesek var olabilirler mi?

Onların önemli bir bölümü olmasaydı, insan yaşamını sürdürebilecek miydi? Kaynakların yalnız insanlık için ve sonsuz olduğu mu düşünülüyor? Türler yok olurken, geri döndürülemeyen kaynaklar, neden azalıyor öyleyse?

Her hayvan hayvanlığını yapıp, diğer hayvanlara özenmezken; beğenmediğimiz özelliklerimizi onlara yükleyerek, insanı yüceltemeyiz. Ancak kendimizi rahatlatıp, kandırabiliriz. Hepsi o…

Hayvanlar kendi dünyalarında yaşamlarını sürdürürken; insanlar, dünyanın en zeki canlıları olarak insanlığını yaşayamıyorsa, sorun insandadır.

İnsanlığın büyük evi dünyamızın beğenilerek, insanca yaşanılacak bir yer olmasını istiyorsak; sorunların değil, çözümlerin bir parçası olmalıyız.

Oluruz, ya da olmayız. İsteyen beğenir, isteyen beğenmez. Ancak unutmamalıyız ki her seçimin, bir de karşılığı vardır ve yakın gelecekte gidebileceğimiz başka bir dünya da yoktur.

Karar insanın ve insanlığı kimselere bırakmayan insanlığın…

Mart 2010
Ertuğrul Asım Öztürk



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tüketirken Tükenmek…
İnsan Seçmek…
Bir İnsanlık Masalı…
Tek Damla Okyanus…
Sözün Bitmediği Yer…
Küçülen Yalnız Dünya Değil…
Ben - İzm…
Beyaz Ötesi Beyazlar…
Rüyalar Gerçek Olsa…
Beklemek…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gezgin Nean [Öykü]
Yaratıcıların İzinde (2) [Öykü]
Güneşin Çocukları [Deneme]
Aynı Kalmak… [Deneme]
Toplum Ya da Toplam… [Deneme]
Farkında Olmak… [Deneme]


E. Asım Öztürk kimdir?

Dünya benim için dönmüyor. Güneş benim için doğmuyor. Dünya, dönmesi gerektiği için dönüyor. Güneş, doğması gerektiği için doğuyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Edebiyattan müziğe, resimden karikatüre, sayıları çok fazla.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © E. Asım Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.