..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İronik > evren gelen




13 Şubat 2010
Varoş Majeste  
evren gelen
Bir zamanlar bir Tv dizisi vardı insanlar o kadar mutluydu ki yüzlerindeki maskenin sadece makyajdan ibaret olmadığı yapmacıklık objeleri gibi dolanıyorlardı...


:BFCA:
Majesteleri dedi küçük varoş çocuğu uyduruk bir TV dizisinden yeni öğrendiği kelimeyi hemen kullandığı için yeşil-sarı karışımı gözleri parlıyordu.

Küçük kız güldü ön iki dişi düşmüş diğerleri de çürük ve döküktü ve kelimenin anlamını bilmediği halde çocuğu öptü kıvırcık saçları topak topak ve kumulsu tozlar içindeydi.

Çukur çukur yolda diğer arkadaşlarından biraz uzakta gecekonduların arasında kalabilmiş ve yeni sahibini bekleyen, üstü; boşluk bulmuş her gecekondu sahibi tarafından çöp ve molozlarla doldurulmuş ve köşede yarım bırakılmış küçük bir inşaat yapısı olan bir tarladaydılar.

Erkekler patlamış ve muhtemelen çöp toplayan babaları tarafından bulunmuş Mikasa marka bir top dışının içine geçirilmiş plastik adi bir topla oynuyorlardı

Kızlar annelerinin eteklerinden arta kalan lastikleri birbirlerine bağlamış atlıyorlardı, biraz daha büyük olanlar sanki bilinçlenmiş toplumsal normlara ayak uydurmuş havasında duvar üstünde çekirdek çitliyor gelen geçeni izliyorlardı.

Arada ellerinde sigara duvarda oturan kızları süzen genç erkekler veya sokağa adeta eziyet çektiren bol bol ses çıkaran iri çin malı üzerine silik çakma markalar yapıştırılmış motorlarda genelde saçları yalanmış deri ceket giymiş ağır ağabeyler geçiyordu

Küçük kız elinden tutan yeşil-sarı karışımı gözlü çocuğun kendisini ileri doğru çekmesiyle komutayı ona bıraktı yarım kalmış inşaat parçasının üstüne çıktılar ve el ele tutuşup dönmeye başladılar. Erkek çocuk evde abisinden duya duya kulaklarının aşina olduğu varoş rap i şarkıyı söylemeye başladı, bitli kız bir yandan dönüyor bir yandan küçük vokalin sesi eşliğinde bir tempo tutuyordu:

Sen Allahsızın kızı beni hiç sevmemişsin
Sen bacak açıp zengin piçi beklemişsin
Yavrum beddualarım sanadır
Çirkin yüzünü boka daldır

Yüreğimi aç bak senden ne kalmış
Senden sonra kalan büyük bir pişmanlık
İstersen üstünde tepinsin yüz kamış
Düşünme içimde hiç yok kıskançlık

Çocuk söylüyor bitli kız mışlara en fazla dört harfli kelimelere düet yapabiliyor ve arada kıkırdıyordu…

Onlar için şarkıdaki küfürler güzel tınılara dönüşüyor şarkı gerçek anlamını yitirip acıklı melodisini yağ satarım bal satarım tarzı bir melodiye bırakıyordu
Şarkının sözlerindeki ağır yakarışlar ve kafiyeler çocuklar için sadece kulağa güzel ve eğlenceli gelen oyun sözleri oluyordu.
Kafaları iyice döndükten sonra birbirlerini bıraktılar kıç üstü düşünce bulanık bedenlerine güldüler, başları o kadar dönüyordu ki bu bile onlara komik geliyordu…

Sonra bitli kız gökyüzüne baktı puslu ve dönmekteydi gözlerini bir iki saniye kısıp kapadı vücudu sabit kafası bir kutuya konulmuş sürekli dairesel hareket ediyor gibiydi.

Birşeyler düşünmekte zorlandı bitli kız sadece nasıl hissettiği üzerine yoğunlaştı uçmak gibiydi daha önce yaşamadığı ne varsa içine katabilirdi güzel ve garip

Bitli kızın kolundan biri tuttu gözlerini açtığında annesini gördü kıza bir tokat yapıştırdı kızın garip hisseden mutlu ve şaşkın gözlerine somurtan korkmuş bir kız oturdu annesi bir yandan kıza yaşından çok ağır küfürler ediyor bir yandan kolundan yerde sürüklüyordu hala biraz kafası dönen kız yüzündeki kızarık bölgedeki acının merkezini tutuyordu annesi kızın koluna geçirdiği tırnaklarıyla yeni acı merkezleri oluşturuyordu kız somurtkan yüzüne titremiş dudağında biraz sonra olacakların sinyallerini veriyordu sonunda bağırmaya çocukların ağladıklarında yaptıkları gibi anlamsız anlamsız inlemeye başladı annesi bunları duydukça daha çok sinirleniyor kızın kıçına başına vuruyordu.

Yeşil-sarı gözlü çocuk oturmuş korkuyla arkadaşının kendisinden zorla koparılışını izliyordu onunla yeni bir oyun oynamak için neler vermezdi ki hem o kendisini küçük gören erkeklere de ihtiyacı yoktu artık bu yeni arkadaşı ona yetiyordu ta ki annesi onu kendisinden alana kadar…

Çaresizce eve gitti yandaki küçük taşlıktan anahtarı aldı altı kırık biraz zorlasan açılacak tahta kapıyı açtı annesi temizlikteydi babası inşaatta…

Evdeki televizyonu açtı içinde arkadaşından ayrıldığı için öfke vardı.
Yirmi saniye sonunda sevdiği tuvalet kağıdı reklamından sonra bir dizi çıktı içindeki öfke siliniyor karakterlere yoğunlaşıyordu sihir yapan kızlar keskin bir biçimde ayrılmış iyi-kötü karakterler kendini hayal etmeye replikleri kafasına kazımaya çalıştı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İronik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Otistik'e Tanrı'nın Hediyesi

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kızgın Yağda 15 Dakika Pişen Lezbiyen
Benim Orospu Tanrılarım 2
Köprü
Yollardasın,bir Arabaya Biniyorsun...
Eski Evler
Marjinal Tarihçi
Zayıflama İsteği ve Hamburger Sevgisi
Sodom ve Gomore (Kaybolmuş Adalet) - 3
Kötülük Narı
İhtiyarlara Yer Yok...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Şeytanın Kulağa Fısıldadığı [Şiir]
İntihar Manifestosu [Şiir]
Arabesk Oksijen [Şiir]
Fi Rengi [Şiir]
Adamım [Şiir]
Püskürük Katedraldeki Cüce Fahişeler [Şiir]
Bilmenizi İsterim ki [Şiir]
Balkonlar [Şiir]
Üçüncü Cins [Şiir]
Baba [Şiir]


evren gelen kimdir?

bir duygu dışa vurumu olarak yazmayı tercih ediyorum. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Ece Ayhan Küçük İskender Nazım Hikmet Yunus Emre Orhan Pamuk Dostoyevski Cemal Süreya


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © evren gelen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.