..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Hişyar Arıkan




4 Ocak 2010
Annem Olsaydı Elimden Tutardı (2)  
Hişyar Arıkan
Taksim’de otobüsten indiklerinde saat yediye geliyordu. Nazan, saatine baktığında, annesinin onu en geç iki saat sonra evde beklediğini düşününce içinden korkuyla karışık bir ürperti geçirdi


:CEDD:

     İki kız, Bağcılar Meydanı’nda buluşmuşlar ve güle eğlene belediye otobüsüne atlayıp Taksim’ e gitmişlerdi. Bu, Taksim’ e ilk gelişi değildi. Ama birkaç saat kalabileceği ve karanlıkları zorlayabileceği ilk gelişiydi. Bu gece eve geç gideceğini peşinen kabul etmişti. Babasından yana pek kaygılı değildi. Çünkü babası, annesinin yeterince onu kontrol altına aldığını düşünüyor olsa gerek, kızının üstüne pek gitmiyordu. Aslında, çocuklarıyla ilgilenecek zamana da pek sahip değildi.

     Minibüs şoförlüğü, hem yorucu hem de stresli bir işti. Her gün saat altıda işbaşı yapıyordu. Bazen akşam dokuza, bazen de gece on ikiye kadar direksiyon sallıyordu.

      İstanbul’ a, on sekiz yaşındayken ailesiyle göç etmişti. Ortaokuldan sonra okula devam etmemiş, daha sonraları da babasının minibüsünde muavinlik yapmaya başlamıştı. Babasının ölümünden sonra da ailenin yükü sırtına binince minibüs şoförlüğüne başlamıştı.

      İşi ve ailesi dışındaki bütün hayatı, kahvede oyun oynamak ve maç günlerinde de birahanede arkadaşlarıyla maç izleyip birkaç bira içmekten ibaretti.

     Aynı meslekten arkadaşı Rüştü’ nün, Londra’ ya çoluk çocuğuyla göç etmesi, ilk zamanlar ayrılığın verdiği bir üzüntüden ibaretken, Rüştü’yle yıllarca süren mektup ve telefon görüşmelerinden sonra, o da Londra’nın hayalini kurmaya başlamış ama karısı bu fikre karşı çıkınca herhangi bir girişimde bulunamamıştı. Karısının karşı koymaları onun da direncini kırmış ve uzun bir süre bu fikirden uzaklaşmıştı.

      Sonraları karısının hastalığının ortaya çıkması ve dört ay içinde de hayatını kaybetmesi, onda derin bir çöküntü yaratmış ve buralarda yaşamanın tüm çekiciliğini yitirmişti. Bir yıl sonra da, Rüştü’nün de yardımlarıyla, üç çocuğunu alıp Londra’ya göç etmişti. Birkaç ay sonra da Rüştü’nün çalıştığı hipermarkete şoför olarak girmeyi başarmıştı.

     Taksim’de otobüsten indiklerinde saat yediye geliyordu. Nazan, saatine baktığında, annesinin onu en geç iki saat sonra evde beklediğini düşününce içinden korkuyla karışık bir ürperti geçirdi. Ancak, meydanın kalabalığı ve Taksim’e gelmiş olmanın heyecanıyla bu huzursuzluğu uzun sürmedi. Önce küçük bir yerde, ayaküstü bir şeyler atıştırdılar.

     Hafta içi olmasına rağmen Taksim cıvıl cıvıldı. İstanbul’da, işten çıkan herkes eve dönerken buradan geçiyordu sanki. Meydanda sevgilisini ya da arkadaşını bekleyenler, saatlerine bakıp duruyorlardı. Devriye aracında bekleyen üç polis memuru acıkmış olacaklar ki, ellerindeki haşlanmış mısırları iştahla ısırıyorlardı.

     Arzu’nun bir arkadaşının çalıştığı, beşinci kattaki disko-bara çıktılar. Bar henüz tenha olduğundan Filiz’in onları fark etmesi zor olmadı. Sarılıp öpüştükten sonra Filiz, onları barın en loş ve kuytu köşesine oturttu. Alçak masalarda tek tük oturanlar vardı. Fonda hafif bir müzik çalıyordu. Filiz:

“Ne içersiniz” diye sordu.

     Arzu daha önce birkaç defa alkol kullanmıştı. Ama Nazan, sadece bir keresinde; biraz merak, biraz da kızlara ayak uydurmak için yarım şişe bira içmişti. Nazan suskun kalınca,

Arzu:

“Bana vişneli votka, Nazan’a da bira” diyerek Nazan’ı bu zor seçimden kurtardı.

     İçkileri beklerken Nazan, ortamı biraz süzme fırsatı buldu. İlk defa böyle bir yere geliyordu. Tavandaki renkli spotlu küre döndükçe, etrafın ışık renkleri de değişiyordu. Karşı köşede oturan iki sevgili kaçamak bir sevişme içine girmişlerdi. Kızla erkek arasındaki yaş farkı hemen fark ediliyordu. Bu kadar genç ve güzel bir kız, bu yaşı geçkin ve kamyon suratlı herifte ne bulur diye geçirdi içinden.

     Genç kızlarda, olgun erkeklere karşı ilginin olduğunu biliyordu aslında. Ama ne zevk aldıklarını bir türlü anlayamıyordu. Kendini güvende hissetme duygusudur herhalde diye düşündü.

“İçkiler de geldi” diyen Arzu’nun sesiyle önüne baktı. Filiz:
“Kızlar siz keyfinize bakın. Ben ara sıra gelip sizi yoklarım” diyerek işinin başına döndü.

Arzu:

“Haydi, bebek şerefe” diyerek kadehini kaldırdı.
     
Nazan, sanki daha önceden alışkınmış gibi bira bardağını kafasına dikip neredeyse yarıya kadar içti. Son yudumdaki hıçkırık dışında bira ona iyi gelmişti.

“Hop kızım! Daha yeni geldik. Yavaş ol biraz” dedi Arzu.
“Merak etme iyiyim ben. Herhalde fazla susamışım”




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Annem Olsaydı Elimden Tutardı (3)
Annem Olsaydı Elimden Tutardı (1 )

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yaşamalı [Şiir]
Ben O Değilim [Şiir]
Eylül Bakışı [Şiir]
Dipsiz Kuyu [Şiir]
Uzak Hayallerden Yakın Mesafeye [Öykü]
Kanser Hastalarına Tavsiyeler [Deneme]
Üç Soysuz [Deneme]
İki Toplumsal Yara [Deneme]
İnsan Olmak Utanç Vericidir Bazen [Deneme]
Edebiyatın Biçim ve Zaman Özgürlükçüleri [Deneme]


Hişyar Arıkan kimdir?

Yıllardır düşündüklerime şekil vermektir arzum. Başarabilir miyim bilmiyorum ama buna kararlı olduğumu biliyorum. Hiç bir iz bırakmadan bu dünyadan çekip gitmek ne kadar acı bir şey. İz bırakanların izini sürmektir niyetim.

Etkilendiği Yazarlar:
İrvin Yalom, Amin Maalouf, Ahmet Altan, Cezmi Ersöz, İhsan Oktay Anar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hişyar Arıkan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.