"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana |
|
||||||||||
|
İnsan uzun süre işsiz kalıp “Ne iş olsa yaparım abi !” kıvamına gelince iş zorlu da olsa değerli oluyor. Muhasebecinin yanında ayak işleri, sanırım işlerin en yorucusu idi. Akşam eve gelince, Amerikan kovboyları gibi ayakları yüksekçe bir yere koymadan dinlenmek olanaklı değildi. Benim on oniki dakikalık militanlık deneyimim de muhasebeci Emin abinin yanında çalıştığım o bir haftalık döneme rastlar. O gün defterdarlık, adliye, ilçe ve anakent belediyeleri, Bağ-Kur, SSK derken yaklaşık otuz devlet dairesine yüz kadar evrak yetiştirmem gerekiyordu. Mesainin bitimine on beş dakika kala sigorta dışındaki tüm evrakı dağıttım. Elimde yalnızca aylık , dört aylık bildirgeler kaldı. Bunlar en önemlileri ama ters yönde, diye en sona bıraktım. Son günü de olsa, beş dakikalık iş nasılsa ulaştırırım diye düşünüyorum. Öyle bir olasılık yok ama, yetiştiremezsem sigorta müşteriyi, müşteri patron Emin abiyi, o da beni bir güzel haşlar, hatta oyar. Evet evet oyar, bundan adım gibi, hatta patronumun adı gibi eminim. Elimdeki son kâğıtlarla sigortaya yöneldiğimde, içime “Korktuğum başıma mı geliyor” kuşkusu düşmeye başladı. Tam geçeceğim yolun üstünde bir kalabalık. Sanırım bir sendikal eylem; topluca oturuyorlar. Biri konuşuyor, ötekiler tık çıkarmadan dinliyor. Ama benim de tam eylemin yapıldığı yoldan karşıya geçmem gerek. Durumun ivedi. Beni korkutan da eylemcilerin geçit vermez duruşu. Sanki bana karşı sessiz sessiz “Oyduracaz oyduracaz !” sloganı atıyorlar. Kalabalığın sol tarafı ana yol, taşıt trafiğinden geçilmez. Ardı deniz. Sağ yandan dolaşsam sigortaya yirmi dakikada ulaşamam. Bu durumda açık açık ve sıradan oyulacağız. … Topluluğun sağından geçmeyi denedim; oturanlar, ellerinin dışıyla git git ettiler. Sol yana yöneldim, orada da aynısı. Dakikalar hızla geçiyor. Topluluğun en sakin yeri ortası. En iyisi yarıp geçmek. Daldım oturanların arasına. Tam ortaya geldim, ne olduysa orada oldu. Sanki ben içimden “Eylemci kardeşler zaman daralıyor. Başka geçecek yer yok. Ne olur, şuradan geçeyim de şu son günlü bildirgeleri vereyim; yoksa halim duman” dememişim de “Hayde bre yoldaşlar, bir halay çekelim. Yer gök inlesin. Emperyalizmin yerli işbirlikçisi patron dinlesin” demişim gibi hurra ayaklanıverdiler. Kendimi bir anda halayın içinde buldum. Dakikalar azalıyor, tehlike çanları çalıyor, ben halay çekiyorum. Sağımdaki de solumdaki de kollarımdan, omzumdan mıh gibi kavramış durumdalar, kurtulma olanağım yok. Yekinip kurtulmaya çalışıyorum; onu da “Bu ne miskinlik, haydi kıpırdayın biraz” anlayıp daha da hızlanıyorlar. Arada ayaklarım yerden kesilip havada bir kaç tur attığım oluyor. Bir yandan da kurtuluş yolu düşünüyorum. … Çaresiz, “Arkadaşlar, benim işim acele. Mesai saati dolmak üzere; bırakın da işi yetiştireyim” diye yüksek sesle bağırmaya başladım. Tam mesai saati derken , bir anda ötekiler de ayağa fırladı. Aralarından biri elini havaya kaldırdı: - Çalışma saatleri uygar ülkeler düzeyine indirilsin. Angaryaya soooon! Arkadan hepsi birlikte: - Vur vur inlesin, kalleş patron dinlesin ! Ne yapsam işe yaramıyor. İşten atılırım, diye bağıracak oldum, topluluk “Keyfi işten çıkarmalara son” diye gürledi. Daha da galeyana getirmiş oldum. Zaman da geçiyor, ne etmeli ? Polis kalabalık hareketlenince kordonu daraltmıştı. Bari bir imdat çığlığı atayım, dedim; ama boşuna, halaycılar devam, oturanlar yine ayakta. Hep birlikte bağırıyorlar: - İmdaaaattt ! Emeğimiz gaspediliyor. … Hiç bir şey işe yaramıyor. Ben çare çare diye sağıma soluma bakınırken, biri de gelip ayağıma basmaz mı ? Acıyla öyle “Ciiyaaakk” diye bir ses çıkardım ki, yer gök inledi. Topluluk da slogan atmak için fırsat kolluyor. Yine oturanlardan biri ayağa kalktı: - Katil, oligarşi. İşkenceye son ! Ardından yine “Vur vur İnlesin!”. Artık son umudum polisler. Halay döndükçe gözlerinin içine içine bakıyorum. Ne çare, sanki onlara da “Memur kardeşler kurtarın. Mesai saati bitti bitiyor. Bildirgeleri ulaştıramazsam patron beni önce oyar, sonra işten atar” der gibi bakmamışım da “Heeyy polis kardeşler, güvenlik emekçisi yoldaşlar; eylemci kardeşlerine destek ver. Katil oligarşiye, satılmış patrona hizmet etme” demişim gibi, avuçlarını patlatırcasına beni alkışlıyorlar. Halayın biteceği yok. Aklıma başka çözüm yolu da gelmiyor. Artık çalışma saati içinde sigortaya ulaşamam. Müşteri ağır para cezalarını yedikten sonra olacakları düşünmek bile istemiyorum. … Bazı beklenmedik olaylar olur ya, ben çaresizlik içinde dönerken, bir şangırtı duyuldu. Eylemcilerden bir kısmı sırtlarını kocaman bir vitrin camına dayamışlar, ağırlığa dayanamayan cam büyük bir şangırtıyla kırıldı. Ardından bir karışıklık, arkadaşların elleri yüzleri cam kırıklarından kan içinde. O karışıklıkta polis eylemcileri dağıtmaya çalışıyor. Ben birkaç cop darbesiyle kurtulup son dakikada bildirgeleri yerine ulaştırdım. İşyerine vardım; Emin abi özlemle yolumu gözlüyormuş: - Ne oldu? Bu kadar işi bitiremeyeceğimi, olumsuz yanıt vereceğimi düşünmüş olmalı; her işi tastamam bitirdiğimi söyleyince bir büyük aferin çekti. Önceki elemanı çok beceriksizmiş; sorumsuzmuş. Bu işin yarısını bile bitirip gelemezmiş. Gösterilere, eylemlere de çok düşkünmüş. Ha bir de halaya meraklıymış. Halay çeken bir topluluk görmesin, bitene kadar oradan ayrılamazmış. Aramızda kalsın, komünist miymiş neymiş ? Neyse ki, ben iyi çıkmışım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |