Sevgi en azgın yüreği uysallaştırır, en uysal yüreği azdırır. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Güldü ‘’palyaçonun biri bana şaka yapıyor’’ diye kendi kendine söylendi…ve okumaya başladı… Sevgili günlük hayatımı değiştiren olay sonrasında sadece seninle dertleşmek yaşadıklarımı sadece sana anlatmak istiyorum… Aramıza kimse girmeyecek söz veriyorum… Çok mutlu bir çocuktum annemin babamın biricik evladıydım gözleri benden başkasını görmezdi dünyanın anlamıydım onlar için… O kadar çok düşlerimiz vardı ki beraber yapacağımız şimdi düşlerim yok peşinden koştuğum… Biliyormusun ben bu kocaman şehirde değildim…bir zamanlar küçücük şirin bir kasabada yaşardık, bayramları ve tatilleri iple çekerdim kuzenlerimle beraber geçirdiğim zamanlar benim en mutlu anlarımdı… Mutluluklarımızın hiç bitmemesi için tanrıya dualar ederdik ve söz verirdik en güzel günlerimizde, en zor günlerimizde dünyanın öbür ucunda da olsak, bir arada olmak için birbirimize koşacaktık...sevinçleri ve üzüntüleri paylaşmak için… Bayram yaklaşıyordu ev halkında bir telaş bende ayrı bir telaş vardı çok sevdiğim halam ve eniştem ve tabii ki dört kuzenim bayramda burada olacaklardı… Onlarla nerelere gidip neler yapacağımızın planlarını yapmaya başlamıştım…kasabamızdaki yazlık sinemada film izlemeyi çok severdi Ayça… yaşça benden büyüktü hepsi fakat ben Ayça’nın o çıtı pıtı hallerine bakıp onu her an kırılacak bir çiçeğe benzetirdim en çokta onu mutlu etmek için çabalardım… O benim küçük kız kardeşimdi üç abisi bazen, senmisin onun abisi yoksa bizlermiyiz diye şakayla takılırlardı… Bayram sabahı erkenden kalktık, babaannemin evine gittik kasaba geleneğidir bayramın ilk günü sabah erkenden büyüklerin evinde kahvaltı yapmak, onların ellerini öpüp hayır dualarını almak… Gelmişlerdi arabaları kapıdaydı hızla koştum merdivenleri ikişer ikişer hızla çıktım halam eniştem kuzenlerim gelmişlerdi… Bazen annemin ve babamın onları çok sevmemden korkuyor gibi halleri vardı çok garip bir histi bu anneme sormuştum onları çok seviyor olmam sizi rahatsız eder mi diye, annem kekeliyerek yoook demişti nereden çıkarıyorsun bunları hafiften bir sitemde bulunmuştu demek ki çocukça bir kuruntudan ibaretti… Güzel zamanlar çok çabuk geçmişti bayram bitmiş ertesi gün gideceklerdi hepimiz yine babannemin evinde toplanmıştık yazlık sinemada güzel bir film oynuyordu evde oturmak istemedik sinemaya gitmek üzere çıktık… Yolda para cüzdanımı masanın üzerinde unuttuğumu fark ettim ve hemen geri döndüm…yanımda olan anahtarla kapıyı açtım ev halkını rahatsız etmek istememiştim… İçeriden babannemin ağlamaklı sesi geliyordu … ‘’Ne yapar bu çocuk hiç düşündünmü gerçeği öğrendiği zaman diyordu’’ Halam da ona cevap veriyordu’’artık dayanamıyorum Kemal’in yüzüne ne zaman baksam içimden bişeyler kopuyor birazda beni anlayın diye yalvarıyordu… Benden bahsediyorlardı … Annem ağlıyor ‘’ böyle konuşmamıştık onu ben doğurmadım ona belki sütümü vermedim ama onu çok sevdim o benim canımdan bir parça ne olur onu bizden alma diye yalvarıyordu’’ Babam enişteme ‘’ne olur bişeyler yap Kemale bu gerçeği anlatmaması için karını ikna et diye yalvarıyordu… Sonra yine babannem araya giriyordu’’hepimizden hesap sormazmı bu çocuk gerçeği sakladığımız için. Aslında halası bildiği kadının annesi, babası bildiği kişinin dayısı olduğunu öğrenince hesap sormazmı sizden ‘’demişti … Zaten anlam veremiyordum onlara duyduğum bu büyük sevgiye… Halam sesini daha bir yükselterek’’bu sefer Kemal’e gerçeği söyleyeceğim ondan özür dileyip beni af etmesi için yalvaracağım, ona gerçek annesinin ben olduğunu anlatacağım… Annem ağlıyor yalvarıyordu ‘’yapma, alma onu benden mutsuz etme onu ‘’diyordu… Daha fazla dinleyemedim aldatılmıştım yıllarca bildiğim gerçeklerin hepsi yalanmış… Evden geldiğim gibi sessizce çıktım hiçbir şey olmamış gibi kuzenlerimin yani kardeşlerimin yanına gittim …yazlık sinemada onlarla beraber film seyrettim… Aslında ben film seyretmedim kulaklarımda az önce duyduklarım deliriyordum yinede kardeşlerime belli etmemek için uğraştım… Filmin sonunda onları eve gönderdim bir arkadaşa sözümün olduğunu yeni hatırladığımı az sonra evde olacağımı söyleyerek ve onları öperek uzaklaştım… Bu bir vedaydı sessiz ve gizli bir veda olmuştu… Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm tren garında buldum kendimi yolcular arasına karıştım… Nereye gideceğim çok önemli değildi buradan uzaklaşamalıydım.. Saatler sonra kocaman bir şehirdeydim artık cebimde birkaç gün geçinecek param vardı yemek yemek için bir lokantaya girdim duvarda asılı bir ilan gördüm düğünlerde özel günlerde insanları eğlendirmek üzere palyaço aranıyordu… Hiç düşünmeden verilen adrese gittim taklit yeteneğimin olduğunu söylerdi arkadaşlarım… Karşılıklı anlaşmaları imzaladım…ben artık bir palyaçoydum…. Eğlenmek isteyen insanların bir palyaçoya benimde gizlenmek için bir maskeye ihtiyacım vardı… Yaşadığım hayal kırıklığımı renklerin arkasına sakladım senelerce giydiğim giysiler suratıma sürdüğüm boyalar beni benden bile saklamayı başarmışlardı… Payıma düşen yalnızlıktı, adım palyaço ana dilim suskunluktu bundan böyle…çok kişilikli yalnızlıklar ustasıydım… Biliyormusun sevgili günlük o düğüne giderken sadece çocukları sevindireceğimi düşünmüştüm çocuklar etrafımda eğlenip oynarken onlar kadar mutluydum… Sonra gelinle damadı davet ettiler salona gözlerime inanamadım abim damat olmuştu kolunda çiçekler kadar güzel bir kız duruyordu…. Birden endişelendim beni tanımasından korktum, ona görünmemek için çocukları salonun en kuytu köşesine götürdüm… Gözlerim salonda annemi babamı aradı onlarıda görmüş fakat yanlarına gidip ben buradayım diyememiştim…yine saklamıştım renkler ardına… Nihayet bitmişti tören oradan ayrıldım… yıllar önce kuzenlerim bildiğim kardeşlerimden birine verdiğim sözü tutmuş onun en mutlu gününde o fark etmesede yanında olmuştum… Sevgili günlük seninle vedalaşma zamanım geldi… Kuzenim bilmeli onun en mutlu gününde ben onun yanındaydım… Ve bilmeli ben onların kardeşiydim… Adım palyaço Biraz da yalnızlık Ana dilimdir suskunluk Demlenmiş acılarım Uslanmış çocukluğum var Perde arkasına saklarım İntahar sonrası Elimde kalmış cümlelerimi Ezelden ebede giden yolda Ne düşlerim var Peşinde koştuğum Ne de koşarken düştüğüm… Adım palyaço Biraz da yalnızlık Ana dilimdir suskunluk… Selma Polat kalemin ucundadır hikayeler
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Selma Polat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |