..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Salih Zeki Çavdaroğlu




12 Temmuz 2009
İstanbul' da Başka Mekân Kalmadımıydı?  
Salih Zeki Çavdaroğlu
İdil Biret' in 11 Temmuz 2009 Topkapı Sarayı' ndaki konserine karşı tepkiler...


:BGCD:
Piyanist İdil Biret, Topkapı Sarayı’nda 11 Temmuz 2009 akşamı İngiliz The Whitehall Orkestrası eşliğinde bir konser verdi.
Konserin sponsorluğunu yapan “ Kayra Şarap ” firması günlerce, izleyicilere ücretsiz şarap ikram edileceğini duyurarak ,“Şarabınızı alın çayırda uzanın “ sloganıyla tanıtımlar yaptı.
Böyle bir konserin dini, tarihi ve kültürü konusunda oldukça hassas olan Türkiye kamu oyunda büyük bir tepki oluşturacağını söylemek için kehanet gerektirmeyecekti. Nitekim konser akşamı bir grup protestocu konser alanına gelerek bu organizasyonu kınadılar. Biraz da haddi aşarak , hiçbir şekilde yapılmaması gereken eylemlerde bulundular.
Ancak, bu eyleme davetiye çıkaranların da, doğrudan doğruya konser organizasyonunu hazırlayanlar olduğu gerçeği ortadadır. Türkiye’ nin gündemi Doğu Türkistan’ daki vahşete odaklanmışken, siz Edward Elgar, Ludwıg Van Beethoven, Piyotr Çaykovski’ nin uvertür ve konçertolarını, Osmanlı tarihinin vitrini olan ve içinde bu ülke insanının peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s) in “kutsal emanet” lerinin saklandığı mekânda kadeh kaldırarak yaparsanız, alacağınız cevap da bundan başka bir şey olmayacaktı.
Hatta bu organizasyonu onaylamadığını , konseri de izleyen Topkapı Sarayı Müdürü Prof. İlber Ortaylı :
“ Her şeyin bir usülü vardır. Konser sırasında su bile içilmesine karşıyım. Ben buna şimdi karşı çıkarım. İdil Biret bizim milli virtüözümüz. Bize gelen de doğru dürüst bir orkestra. Efendim, Çaykovski çalınıyor, çayıra mayıra uzanılmaz. Doğru dürüst bir reklam olur, doğru dürüst giyinilir. Her şeyin bir usülü vardır. Ben böyle olacağını bilseydim izin vermezdim. Konser dediğin açık hava parkı değildir. Açık havada yapılsa bile belli bir ritüeli vardır.” sözleriyle açıklıyordu.
Osmanlı tarihi, kültürü, sanatı ve müziğini her fırsatta aşağılamaktan çekinmeyen, özellikle müziğini “ çağdışı” olarak etiketleyen “ çok sesli müzikçiler” in bu konser için Topkapı Sarayı’ nı seçimini, ülkenin her gün büyük bir hızla toplumsal ayrışmaya götürüldüğü bir konjonktürde yapmasında pek de iyi niyetli bir anlayış sergilenmediği düşüncesindeyim. Bu olsa olsa kültürel farklılıklardaki makasın biraz daha açılması ve tarafların husumet duygularının üzerine bir bidon daha benzin dökmek demektir.
Tarihimizin geçmişteki sayfalarına göz attığımızda benzeri olayları görüyoruz. Meselâ sene 1971, aylardan Aralık’ tır. Türkiye 12 Mart cuntası ile yönetilmekte ise de, Kültür Bakanlığı makamında Talât Halman gibi bir sanat adamı oturmaktadır. Ankara’ da düzenlenecek bir ITRî konseri için, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ nın Salonu’ nu tahsis ettiğinde “ çok sesli müzik” camiasının tepkisi oldukça büyüktür. Sözcülüğünü de o camianın kemancılarından Suna Kan ve eşi Faruk Güvenç yapmaktadırlar.
Batıcı camia , Türk Milletinin toprakları üzerinde,onun ödediği vergilerle yapılmış bir salonu, onun musıkîsinden esirgemektedirler. Kendilerinden önceki jenerasyon bir tarihte Sultanahmed Camii’nin kubbesinin de delinerek resim galerisi olarak kullanmayı talebetme cüretini de gösterirken, öz musıkisinin icrasına karşı çıkarlar. Tabii ki gerekçeleri de Atatürk ilke ve inkılâplarına karşı çıkış ve irticanın hortlamasıdır. Nitekim başta kemancı Suna Kan ve eşi müzisyen Faruk Güvenç alelacele Kültür Bakanı’nın kapısını çalarlar. Söyledikleri ,CSO Salonunda Klâsik Türk Musıkîsi konseri verilmesinin ,ileriki günlerde tehlikeli gelişmelere sebep olacağını söylerler.Yani tam anlamıyla bir “ültimatom”verirler. Bununla da yetinmezler, devrin başbakanı Nihat Erim’ e de aynı doğrultuda bir mektup yazarlar, ayrıca o zamanki CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ yü de ziyaret ederek şikâyetlerini bildirirler.

Mektupları dikkatle okunduğunda bu karı-kocanın müzik bilimi adına hiçbir argüman koymadıkları,sadece ve sadece “demagoji” yaptıkları görülecektir. Ayrıca,”yavuz hırsız ev sahibini bastırır”ve “dağdan gelen bağdakini kovar”metodlarıyla, artık tarihin derinliklerinde kalmış olan ütopik bir müzik devrimi deneyiminin gerçekleştiği hayalindedirler. Geleneksel musıkimiz bir azınlık müziği mesabesinde kalmışcasına saldırgan ve aşağılayıcı bir üslup içindedirler. Kullandıkları terimlerle kendi kendilerini yalanladıklarını da farketmeyecek kadar şirazeyi iyiden iyiye kaçırdıkları apaçık ortadadır. İtirazlarının tek dayanağı “Atatürkçülük-Kemalizm”dir. Bu ülke’nin adı Türkiye’ dir ve onun tarihten gelen musıkîsini “alaturka”olarak aşağılarlar,yerine frenk müziği anlamına gelen “alafranga”yı alternatif olarak gösterirler.”Kemalist müzikçiler”tanımının hiçbir ilmi açılımı yoktur ve safsatadan ibarettir ve hazretler bunun farkında değillerdir.

Neticede CSO Konser salonunda yapılması düşünülen konser iptal edilir. Talât Halman’ da bir hafta sonra Başbakan tarafından görevinden azledilir.Bu azil işleminde her halde Türk musıkîsine gösterdiği duyarlılığın da rolü oldukça büyüktür.

O gün CSO Konser salonunda , klâsik Türk Musıkîsi konserini hazmedemeyen zihniyetin, bu gün Topkapı Sarayı’ nda şarap eşliğinde uvertüler, rapsodiler icra etmesi bir çelişkidir.

İstanbul’ da Aya İrini gibi kiliseler, Yerebatan Sarayı, Yedikule Zındanları v.b. mekânlar varken, Topkapı Sarayı’ nın kullanılması mevcut yarayı kaşımak ve kanatmaktan başka bir işlev görmeyecektir.

T.C. Hükümetinin Başbakanı, bu uygulama ile ilgili olarak ne düşündüğü konusunda kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir.

http://ferahnak.wordpress.com/2009/07/12/istanbul%e2%80%99-da-baska-mekan-kalmadi-miydi-salih-zeki-cavdaroglu/


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Sorun Mekanda değil, Anlayışta
Gönderen: Mustafa Şakarcan / , Türkiye
17 Temmuz 2009
Dünya çapında bir sanatçımızın verdiği konse re, bir şarap firmasının sponsor olmasını doğru bulmuyorum. Kültürü, ticaretin koltuk değneği- ne muhtaç etmek demektir. Fakat hiç bir şey, yapılan protestoyu haklı kılmaz. Hiç bir şey, yanlışlığı ve çirkinliği nin bahanesi olamaz. Üstelik bu hareketi, bir hesaplaşma mantığı ile yorumlamanızı da doğru bulmuyorum. Saygılar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkiye’ Nin Önüne Konmuş ‘batılılaşma’ Hedefinin Ne Kadar Yanlış Bir Hedef Olduğunu Artık Anlamamız Gerektiği Günlerdeyiz
Ülke Olarak Yıllardır Sosyal Şizofrenlerimizle Uğraşıyoruz…
Mevlid Ne Kadar Kantat Ya da Oratoryo Olur?
Face Book" Taki Anlamsız Paylaşım Tartışmaları

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mukaddes Kitabımız’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Işığında: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Yazdıkları İle Yaşadıkları Aykırı Bir Sanat ve Edebiyat Adamı
Cumhuriyetimizin Kuruluş Felsefesi
1923’ Te Okullarda Türk Mûsıkîsi Öğretimi Yasaklanmıştı!..
Tarih Boyunca Türkçemiz’ E ‘sadeleştirme’ Adına Yapılan İhanetler ve Bunun Sonuçları
Chp Ne Kadar Solcu Ya da Sosyal Demokrat; Daha Doğrusu Bu İddiaları Ne Kadar Doğru?
Türkiye’ Nin 'Batılılaştırılma 'Projesi Kapsamında Radyo’ Nun Misyonu Neydi?
Emperyalist Dünyanın Himayesindeki Piyanist Yine Sara Nöbetlerinde
Ziya Gökalp
Cinuçen Tanrıkorur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vefatının 67. Yılında Ziya Osman Saba’ Yı Rahmetle Anıyoruz... [Şiir]
İki Bedene Tek Ruh [Şiir]
Adı Konulmamış Duygular [Şiir]
Aşk Bir Terennüm İse [Şiir]
Hayal Bazan Gerçeği Aşar [Şiir]
Sensizlik Beyitleri [Şiir]
Yağmuru Beklerken [Şiir]
Her Şey Geçmişte Kaldı [Şiir]
Vesvese [Şiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradır "" [Şiir]


Salih Zeki Çavdaroğlu kimdir?

Otuz yıldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musıkisi eğitimi aldım. Üsküdar Musıki Cemiyeti' nde 20 yıl korist - solist olarak görev yaptım. Bu güz Türk Musıkisi üzerine makaleler yazıyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiği Yazarlar:
N.Fazıl , C.Meriç, B.Ayvazoğlu,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.