Bir aşk masalı ile başlıyordu satırlar...
İçinden çıkmak istemediğiniz,kendinizi gönüllü kaptırıverdiğiniz aşk hükayesi mutlak yaşanmışlıklarınızdan bir parçaydı kelimeler ardarda dizilip,sayfalar çevrildikçe.

Bir Elif vardı,bir de Be...Elif maşuğunu arayan tutkulu aşık,Be saf güzelliğin temsilcisi.
İkisi birer yarımken buldular ve tamamladılar birbirlerini...

Ve aşk...
Her zamanki gibi yenildi sadakate.
Be ne zamanki vardı güzelliğinin farkına, Elif yenildi gönlündeki korlara...

` Bir eşik ki,elif önünde çakılıp kalmış.

Ne ileri geçebiliyor,ne geri dönebiliyor.

ne yükselebiliyor,ne düşebiliyor`

`Başka çıkış yok muydu?

Bütün yollar Be`ye çıkıyordu.

Be olmayınca gerisi gelmiyordu.`

Aşkın çaresizliği içinde debelenip duran Elif`in hikayesi ile başladı bu eşsiz hikaye kitabı.Daha ilk satırında bırakamayacağınızı anladığınız için belki de yeniden okumaya başlamadan bir kez daha derin bir soluk aldınız içinize çekmek istercesine gerçek aşkın acıklı hikayesini...

---------------------------------------------------------------

Kül rengi küçük bir kuşun azim dolu ,istekli öyküsü sizi de canlandırıverdi bir kez daha hayatınızda ertelediğiniz,yapamam,gücüm yetmez dediğiniz herşey için.

Küçücük bir kuş göçmen kuşlarla uzak diyarlara gitmenin çabasına girer de siz okumaz mıydınız bu öyküyü bir solukta...
Kapatıp da uykuya dalamadığınız her satırda azimli olmanın salt insanoğluna ait olmadığını gördünüz mermer şehrin soğukluğuna inat.
Mermer şehrin bezgin beyaz duvarları çoktan cenaze marşlarını susturmuşken yüne kül rengi küçük kuşun azmi dile,cana getirdi kayadan ağır beyaz unutulmuş mermer şehri...

Belki arzuladığı gibi okyanuslar aşamamıştı ama bir süreliğine de olsa bir yıkık şehri dile getirmişti...

-------------------------------------------------------------

Gözü kara savaşçı bir imparator...
Ve kendisine hiç mi hiç benzemeyen insancıl oğlu...

Yenik düşmüş bir ülke...
Ve o ülkenin dillere destan güzelliğinde prensesi...

Hiç soğukla sıcak arkadaş olur mu?
Hiç kuzeyle güney buluşur mu?

Kırmızı gül aşkı,sevdayı anlatır da ;
Mavi gül ne yapar bir prenses esir düşüp de soğuk ülkelerden sıcaklarına yol aldığında...

Hiç oğuldan düşman olur mu?
Oğul hiç babayı inanç pahasına vurur mu?
Vurur da ana yüreği lal olup durur mu?

---------------------------------------------------------

Yazıcı yazmış,basıcı basmış,okuyana söz düşmez elbet ama;
Gel gör ki okuyup da hakkında bir kaç söz söylemeden olur mu?



( Timaş yayınlarından 2006 yılında basılmış Cam Irmağı Taş Gemi adlı öykü kitabı Benim Prof.Dr.Nazan Bekiroğlu`ndan okuduğum 3.kitap. Çalıştığım bir lisede öğretmen arkadaşlarımın tavsiyesiyle başladım okumaya.
Ve hayıflanıyorum şimdi.Neden daha önce okumamışım diye.
Okudukça okumak isteyeceğiniz bir sürü sayfa,gözünüzün takılıp kendi hayatınızdan parçalarla birleştireceğiniz bir sürü satır var kitaplarında. Eğer şimdiye kadar tanışmadıysanız Yusuf ile Züleyha`yla,İsimle Ateş arasında ile çok geç kalmış sayılmazsınız.Zaten başlayınca bırakamayacaksınız....
İYİ OKUMALAR....)