..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Bireysel > SELMA BİRCAN




27 Şubat 2009
Büyümek Çok Kötü Birşey Anne  
GAZETEVAN KÖŞE YAZARI VE EDİTÖRÜ

SELMA BİRCAN



:AGDH:
BÜYÜMEK ÇOK KÖTÜ BİRŞEY ANNE

Kızım okuldan geldiğinde bir şeyler ters gitmişti belli ki.”Sıkıldım” dedi. Tahminim ya sınavı iyi geçmemişti ya da hoşlandığı birinden ilgisizlik görmüştü. Böyle anlarda annenin babadan çok ilgilenip onunla konuşması gerekir..Çünkü kız evladını anneler daha iyi anlar diye düşünürüm.Kızı annesine sevdasını da anlatacak; kaygısını da.Ama genelde bu düşüncede olsak ta baba ilgisi kız evladını daha bir güvenli yapar.Çünkü genelde erkek arkadaşında aradığı özellikler ya baba sevgisi ve ilgisinden uzak kaldığı için yada hayran olduğu bir babası olduğu içindir.Bu yüzdende anne ve baba için evlat sorumluluğu eşit derecededir.Sadece daha rahat konuşmaları açısından kız anneye yakındır,erkekte babaya..


Yemekten sonra odasına çekildi. Doğru dürüst bir şeylerde yemedi zaten. Babası kaş-göz işareti yaptı bana “neyi var bunun “der gibi.” Tamam, ben konuşurum “bakışlarımla önce benim konuşmam gerektiğini anlattım ona. Odasına çekildiğinde yanına gittim. Önce hiçbir şey sormadan başını dizlerime yatırdım. O da anladı zaten neden geldiğimi.

BÜYÜMEK ÇOK KÖTÜ BİRŞEY ANNE dedi. Çünkü çevremdeki KÖTÜ insanlar artıyor. Bir an içim ürperdi. Sadece dinlemek istedim önce. Haklıydı. Hani ben bir anne olarak hep derdim ya evlatlarıma: BÜYÜMESENİZ OLMAZ MI? Diye. Demek ki kaygılarım gerçekleşiyor yavaş yavaş.

Anlatmaya başladı.:Arkadaşlarım sadece gününü gün etmek ve kendilerini ispatlamak için yanlış şeyler yapıyorlar. Çoğunun da ailelerinin haberleri olmadan. Bu yaşa kadar bir şey öğrenemediler mi? Diye sordu. Dershaneye gidiyorum diyerek arkadaşlarıyla buluşmaları, derslerini ekmelerine takılmış. Oysa bizim şu andaki görevimiz çalışıp bir yerlere yerleşmek ve verilen emeklerin boşa çıkmaması değil mi anne? ÖSS artık hayatlarını kâbusa dönüştürdükleri için kaygılar da normal tabii ki…

Üst üste sorular sordu. Belli ki bu soruları hep sormuş kendine yol boyunca. Özellikle kız arkadaşlarının gençliğe yakışmayan davranışlarda olduğunu ve bunu nasıl düzelteceklerini merak ediyormuş. Gençlik güzel şey evet anlıyorum. Arada çılgınlıklarda yapılır. Ama bunların da bir ölçüsü yok mu anne? Sen bunu bana ve ağbime öğretmiştin. Peki, bizim yaptığımız arkadaşlarıma göre neden tuhaf. Sorumluluklarını bilmek bir gencin en güzel meziyeti değil midir?

Soruları bittiğinde başladım anlatmaya: Size öğrettiğim şeyler doğru olanlar. Ama; yanlış yapana da önyargılı yaklaşmamak lazım. Mutlaka onun da belli başlı sebepleri vardır. İnsanız biz. İllaki yanlışlarımız olacak. Her yaşta, her konumda insanlar yanlış yapar. Dualarımdan esirgemediğim “Allah yanlış insanlarla karşılaştırmasın, şaşırtmasın “dediğim de budur aslında.

Hani biz yaşlardakiler söze başlarken “bizim zamanımızda” diyerek bir giriş yaparlar ya. Ben onu yapmadan direk konuya girdim.Şimdi ki gençlere bakarak söylemeliyim ki ne aşkın kutsallığı kalmış ne de özelliği.Flört yaşı ilkokula kadar düşerken ve üstelikte yaşları 11-12 olup ta 20-25 yaşındaki gençlerle çıkmaları pek mantıklı gelmiyor bana.Aşk ve paylaşım çok güzel değerler.Dünyada sevmek kadar ve hatta aşk acısını çeksen bile onu yaşamak o kadar güzel bir duygu ki..Ama bunu belli yaşlarda ve belli kriterlerde yaşamak en güzeli.


Eskiden aşklarda sevdalarda özeldi. Yani insanlar gözleriyle severlerdi. Değil elinden tutmak veya öpmek. Biz öyle gördük bilmiyorum artık. Bir bakış bile günlerce hayal edilirdi. Gözü gözüme değdi denilirdi. Gözündeki o ışık her şeyi anlatırdı zaten sevdiğine. Yazılan birkaç satır mektup aylarca saklanırdı. Onu sevmişti başkası haramdı artık. Ve bu hayat; onunla olmasan da ölene kadar sürerdi gönlünde.

Şimdi ki aşklar maalesef ki teknolojiyle birlikte sanal bir duruma geldi. Çocuklarımızın ellerinde artık o kadar çok şey var ki bir doyumsuzluktur almış başını gidiyor. Boşa akan sular gibi akıyor çocuklarımız ve gençliğimiz. Büyürken bizden daha büyük oluyorlar aslında. Fakat büyürlerken bir yandan da çürütülüyorlar.

Bize düşen görev ise büyük olarak onların EN AZ ne kadar HATA yapmalarını sağlamaktır. Bizler çocuklarımız için ne istediğimiz değil, onların ne istediklerini bilmemiz gerekir. Onlar zannettikleri kadar çok büyümezler aslında. Öyle sanırlar sadece. Bizim gözümüzde zaten hep çocuk olarak kalırlar da bunu onlar kabullenmezler. Mademki büyümek için çabalıyorlar o zaman yardım etmemiz gerekir.

Öncelikle yanlışlarıyla, doğrularıyla kabullenmek gerekir onları. Hatanın BÜYÜĞÜ, KÜÇÜĞÜ ile değil. Evlatlarımızın önce büyüdüğünü, farklı bireyler olduğunu, onların bizden farklı düşüncelerde olduğunu kabullenmekle başlayalım işe. Gerektiğinde farklı fikirlerine saygı duyup, düşündüğü yanlış ta olsa onları dinlemek lazım. Sonra yanlışını düzeltmesi için fırsatlar vermeliyiz.

Biz de zaman zaman büyümüyoruz. Sadece görünüş itibariyle öyle görünüyoruz ve sadece cümlelerimiz yetişkin cümlesi oluyor. Eğer biz çocukluğumuzda ne kadar “BÜYÜK” olmak istediğimiz hatırlarsak onları da büyük olarak kabul ederiz.

Eğer onları iyi yetiştirmeyi başaramıyorsak hiçbir şeyi başaramıyoruzdur. Unutmayalım ki onların hatası bizim hatamızdır. Yanlış bir şey yapıyorlarsa demek ki biz bir yerlerde eksik kalmışız ve hata yapmışızdır. Önce bunu düşünelim.

İşte o zaman kızımın kaygılandığı kötü insanları azaltıp çok büyük hatalardan kurtarmış oluruz evlatlarımızı….Veee her zaman söylediğim eğitimli ve kendini bilen bireyler olarak bir yerlerde yerimizi alırız.






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hayatımızın –e Halleri
Sorumluluk Sızıntısı
Ayrılık Kavuşmanın Başlangıcı...
Tv Krizi
Yeni Yıl Açılımı

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yiyin Galiii!
Ne Halin Varsa Gör
Ne İ - Çin
Vicdan Eksikliği
Kızsız Adam
Yaz - Boz
Lütfen Bağırmayın!
Kurmanci (Trt 6
Keyfim Bugünlerde İzinli
Kirli Savaş


SELMA BİRCAN kimdir?

HAYAT BAKIŞ AÇIMI İNSANLARLA PAYLAŞMAK


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © SELMA BİRCAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.