Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Hayattaki tek korkumuz sevdiklerimizi kaybetme korkusudur.Kabullenemeyiz,kaldıramayız.Oysa bizi YARADAN’ın bize kaldıramayacağımız yükü vermeyeceğini biliriz.Ama o an içimizdeki acıyla isyanlarımız başlar.Acılı kişiyi acı anında teselli etmek zamana bırakılması gereken bir durumdur.Çünkü o an ne derseniz deyin anlamaz.Öfkelidir.Yargılar,sorgular.. Önce suçlu arar. Bu birde hayatının baharında pırıl pırıl gençler olunca acı daha bir katlanır. Ölümünün kader-ecel olduğunu o an idrak edemez. Bu zamanla oluşan bir duygudur. Zamanla takdir-i ilahi deyip şükretmeye başlanır. Kazada ölen “neden o yola çıktı”, ameliyatta ölen “acaba olmasa mıydı”,ya da öldürülen biri için “ ben izin vermeseydim oraya gitmezdi, şimdi yaşıyordu” gibi kendini teselli ve suçlama yolları aranır. Ankara’da 7 tane evladımız ihmallerinin araştırıldığı doğalgaz sızıntısıyla dünyadan göç ettiler. Allah ailesine çok büyük sabır versin diyorum. Dilerim mekânları cennet olur. Benim eleştirdiğim konu şu: Doğalgaz genel müdürünün lakayt tavırları. Öncelikle resmi bir makamda oturan kişinin her türlü eleştiriye açık olup kendini ifade yeteneğine sahip olması lazım. Yaptığı yanlışlığı da kabullenme meziyetinde olmalıdır. Bu her işi yapan için geçerlidir. Basın açıklamasında kravatsız olması sanki kahvedeki arkadaşlarıyla okey oynamaya gelmiş edasıyla sorulara yarım yamalak cevap vermesi üzdü beni. Sonuçta ecel ve kaderde desek de bazı şeylerinde sorumlu olduğu kişilerin olduğunu kabullenmemiz ve araştırmamız lazım. Makama gelmek bazı sorumlulukları da beraberinde getirir. Bu kapıcıdan, öğretmeninden, doktorundan, anneden, babadan, en üst seviyedeki insana kadar böyledir. Diğer bir tartışılan konuda aynı apartmanda kimsenin bu dairedeki kişileri merak etmemesi. Ne kadar vahim bir şeydir ki artık insani ve komşuluk ilişkilerimiz bittiği için bu konuyu tartışmaya bile gerek yok. Yani ölsen karşı komşunun haberi olmaz. Bu duruma geldik maalesef. Artık güven, sahiplenme, dostluk kavramlarını yitirdiğimiz için kimse kimsenin umurunda olmuyor açıkçası. Ecel ve kader olarak gördüğümüz bazı şeylerin sebep olduğu kişiler olmayı kimse istemez. En azından görevimizi kendimize yakışır bir şekilde yerine getirirsek bu vebal üstümüzde kalmaz. ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN…..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SELMA BİRCAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |