Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Ben nasıl suskunsam; sen her duygunun dilini çözmüş gibi dururdun karşımda. Küçük acıların bilgeliğini taşırmış gibi ışıldayan gözlerde, ders dinlemenin coşkusunu arardın. Ve bilmezdim ben, çamurun sudan, insanın topraktan olduğunu... Hasretin insanı yorduğunu... Acının coğrafyasının da, insanların yüzlerinde saklı olduğunu… Şimdi gözlerimde eski bir hikaye yaşadığım çocukluk. Çöp adamdan yaptığım resimler kadar eski... Uzun zamandır haber alamadığım aşklar yakarken canımı; şimdi kendimi temize çekmeliyim bilgeliğinde. Tüm çıkarlardan, önyargılardan uzak gelmişsem kapına , sahiplenmeyi öğretmelisin bana. İç hesaplaşmalarımda kaybedersem kendimi , yolumu aydınlatan ışık olmalısın yakınımdaki. Sözlerin, yeni bir ufkun başlangıcı olsun isterim hafızamda. Hayatın sırrını keşfeden bilge olmalısın karşımda ki; yaşadığım her zorlukta çabuk pes etmeyi bilmemeli yüreğim. Sabrı kuşanmış şairler gibi, büyük bir sükutla gezdirmelisin beni şiir bahçelerinde. Ben susmalıyım, sen anlatmalısın yalnızlığın kaç bucak olduğunu... Hüznün , acılar başkenti olduğunu senden duymalı kulaklarım ilk defa. Eğer bir gün fark etmeden, istemeden seni kırarsam; gençliğime ve cahilliğime vermelisin yaptığım hataları. Varlığının ruhumu titrettiği bir sultansan karşımda; affedilmenin büyüsünü de yaşatmalısın bana. Yanlışlarında özür dilemeyi de bilmelisin gerektiği zamanlarda... Elimi tutmalısın öğretmenim. Ve bırakmamalısın bir daha. Ben bıraksam da sen bırakmamalısın. Asla… Kimselerden duymadığın sözleri benden duyduysan ilk defa; kimselerin yazmadığı yazılarda anlatmalıyım seni. Sesi varla yok arası hüzne bulanmış bir Şeyda olmalıyım karşında. Söylemek isteyip söyleyemediklerimi arı-duru sularda yıkayıp, büyük bir ciddiyetle bırakmalıyım kapına. En çok da canımı sıkan takıntılarımla gelmeliyim sana. Kabul etmeyi bilmeliyim, değiştiremeyeceklerimi… Ve bu kadar sabırsız olmamalıyım belki.. Sahi, kırk dokuz yıl çok uzun değil mi öğretmenim? Hüznüm olmasaydı eğer; sana mütebessim bir çehre de ben sunardım, o uzun yıllardan sonra. Şimdi , kendinden emin olmayan cümlelerle sığınırken hayata; bir kasım daha geçiyor gönül takvimimde. Sana verebilecek güzel bir hediyem olsun isterdim. Senin için bir dilek tutmak isterdim ; biliyor musun öğretmenim? Uzaklardan, dünyanın bir ucundan verebileceğim güzel bir dilek olsun isterdim sana. Eğer yapabilseydim… Hep olmayacaklarımı istiyor insan öğretmenim? 09.11.2008 lal-i handan
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © lal-i handan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |