..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > ÇAĞLA GÖKDENİZ




2 Ekim 2008
Düşler Düşsün Düşümden  
Biz geç kalınan ya da geç verilen kararlar gibiydik işte.

ÇAĞLA GÖKDENİZ


Saçma sapan bir insandım. Sevdiğine bir türlü güvenmeyi öğrenemeyen, hep bencil davranan… Ah bir kere de şunlar için verdiğim çabayı yapıcı olmak için verseydim şu yaşanılanların hiçbiri yaşanmayacaktı sence…


:BCCC:
Yazdı o zamanlar… Ağaçlar gelin olmaktan çıkmış, iki aylık evli gibi görünüyorlardı gözüme. Çiçekler bazen sarı, bazen mor, bazense pembeydi işte… Hayatta başlangıç nere, bitiş nere diye sorup dururken ben… Her gün inat gibi, yeni bir başlangıç olarak çıkarken karşıma… Her şey yeniden demek için uğraşırken yani… Bütün bunlar olmadan önce, bütün bunları düşünmeden önce… Sahi… Sahi ben neredeydim, sen neredeydin?.. Biz neredeydik diye düşündüm ben…

Biz geç kalınan ya da geç verilen kararlar gibiydik işte. Öylesine uzaktık biz olmaya. Seni rüyalarıma almayı o kadar çok isterdim ki… Sahi… Sahi rüyalarıma gelmeyi ister miydin sen de?... Diye düşünmedim hiç. Çünkü dedim ya biz, bizlikten uzakta bir yerde tekil şahısların yanlış oyuncularıydık.

Bu yüzden galiba. Şimdi düşünüyorum da verdiğim kararlar bu yüzdendi galiba. Temmuz’un sıcağı mıydı, yoksa Eylül’ün sabahı mıydı? Hangisiydi ki? Belki de ben kendimi kandırıyorumdur ha ne dersin?... Zaten ben hep kendimi kandırıyordum ya. Hep ben yaralıyordum kendimi. Acı çekmeyi seviyordum ben. Öyleydim senin için. Daha da ilerisi… Mazoşisttim ben… Bedenini yaralamayan, ama ruhunu delik deşik eden bir mazoşist… Bana baktığın gözlerinde okuyordum bunu.

Saçma sapan bir insandım. Sevdiğine bir türlü güvenmeyi öğrenemeyen, hep bencil davranan… Ah bir kere de şunlar için verdiğim çabayı yapıcı olmak için verseydim şu yaşanılanların hiçbiri yaşanmayacaktı sence… ‘Sence…’

Hep bitirici olandım ben çünkü…

Sen mi?.. Sen bunların tersiydin. Bu kadar basitti işte. Sen benim tersimdin…

Bir insanın ilişkisinin düzebileceğine karşı inancı biterse gerçekten umut kalır mı hiç? Artık çok yorulduğunu hissediyorsa, bir şey yapmak gelmiyorsa içinden, yollarımız ayrılmalı diyorsa …

Biliyorum biliyorum üzüleceğiz, ah tabii biliyorum ruhumun acı çekmek isteyen tarafını doyuracağım böylelikle… Biliyorum… Bütün bunları söyleyeceğini biliyorum…

En başında dedim ya her şey yeniden demek için uğraşırken… Ben son demek için uğraştım …

İlk defa bu kadar açık oldum, ilk defa bu kadar yaralarıma dokunmana müsaade ettim ve ilk defa bu kadar yaralarına dokunduğumu düşündüm… Tam böyle düşünmüşken, artık gitmem gerektiğini gerçekten anladım. Bütün geç kaldığım anlamalarımla anladım bunu… Bizlikten uzağa sıyrıldığımızı… Yoluma sensiz devam etmem gerektiğini hissettim…

Yaa işte böyle sevgili. Ben yine acı çekmeye gidiyor olayım senin gözünde, kör gecelerde acılardan acı beğeniyor olayım… Ben hep bitireyim… Zamanı, aşkı, mutluluğu, güveni, bize dair tüm güzel şeyleri bitereyim… Bir bitirmeyi beceremediğim acı kalsın ben de…

Acı ona bu kadar bağlı olduğum için daha çok sevsin beni. Teşekkür edip dursun başucumda. Ben sana güvenmediğim kadar acıya güveneyim… Beni yaralamayacak tek şeyin, ve aslında en çok kıskandığın tek şeyin acı olduğunu bileyim… Sana onun kadar aşık olmadığım için...

Ve sonra gidince ben. Senden, hayatından, gözlerinden, ellerinden… Her şeyinden işte… Gidince gelsin o kıskandığın acı… Gelsin de dindirsin yaralarımı. Acı hem acıtsın canımı… Hem de acıttığın yaralarıma merhem olsun…

Sonra ben yanıma oturtayım acımı… Bacaklarımız değsin birbirimize. Desteğini hissedeyim acının. Elini de koy omzuma, hahh şöyle. Ah acı ah… En vefalı dost… En vefalı sevgili… diyen o bilinmeyen şarkıyı söyleyeyim ona…

Sense… Uzak düş bana…

Düşmeler düşsün… Düşler düşsün düşümden…

‘’Düşümdeki adam düşsün…’’

Bütün düşlerim düşsün şimdi düşümden…

Düşler,
d
ü
ş
s
ü
n


Çağla GÖKDENİZ


.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: mehmet asım erdoğmuş / , Türkiye
11 Ekim 2008
bu yazını pek beğenmedim. bir şey değil, galiba bir çok şey eksik kalmış...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ey Hayat!..
Her Şehir Sen
Acılar Ezberlenir mi Sevdiğim?
İyi ki Doğdun!
Gönlüm Heba
Özledim Seni
Ömrüm
Bir İz Gerek
Yürek Yangını
Sessiz Sensiz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İçi (M/n) [Şiir]
Tut ki Mutluyum [Şiir]
Karşı Kıyısın Sen [Şiir]
Dumanımsın, Dumanımdasın [Şiir]
Gölgeydi Cehennem, Tek Bir Soluk İçin [Şiir]
İbrahim... Ateş... Ben... [Şiir]
Birgün [Şiir]
Yan... Yan... Yan... [Şiir]
Üşüyorum [Şiir]
Kanayan Sevdam [Şiir]


ÇAĞLA GÖKDENİZ kimdir?

Her şeyin bir sonu var elbet dedi kadın kendine. Limanlar bekleme yeriydi ve gemiler zamanı gelince giderdi. Gittiği o kadar çok şey vardı ki. Ve şimdi yüzünü yine gitmelere dönüyordu. Öykülerini taşımakta zorlandı hep. Yazarken gözyaşları şahitti. Çünkü ela gözleri bir tek o zaman yeşile kavuşuyordu. Ama artık hep ela kalsın istiyor. Gidişleri biriktiriyor ve intihar saklıyor gözbebeklerinde. Mavi yosun kokulu uçurumda yalnızlıklar betimliyor. Kabulleniyor vazgeçmeyi. Umarım başka bahara o şehirde diye yazdı vakti zamanıyla. Şimdi sonbaharda ve o şehirde. Mutlu. . . 2007-2009 yılları arasında izedebiyatta yazdı. Yazdıkça yaşadı, yaşadıkça da yazdı. Sonra vakit geldi izedebiyatta sus düştü payına. Dar ağacı bile kabul etmedi onu. Limanlar bekleme yeriydi ve gemiler zamanı gelince giderdi. Çıktığı kapıları hiçbir zaman çarpmadı. Kim bilir?Belki bir gün payına düşen sus kalkıverir üstünden. Kim bilir? www. caglagokdeniz. com


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ÇAĞLA GÖKDENİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.