Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Ne zaman bir sonun başına dursam yenilmeyen inancımla başlıyorum yaşamak istediğim şeylere yeniden en baştan farkım olmuyor kılıcını kırıp kırıp çivileyen çocuktan yol alıyor herşey yeni ama eskimeyen akışınla bakışlarımda düş kırıntılarıyla atıyorum adımlarımı heybemdeki taze umutlara katık ediyorum eski acıları ne zaman yola çıksam birbaşıma önümde ömrümün haritası yüreğim aşkın yeni bir uzantısı şimdi bir kadın ve bir limon ağacının dalları şimdi bir kedinin oyunları ve bir sürü insan sıcaklığı Ne zaman bir şiire başlasam yazmak istemediğim zamanlarda Ne zaman bir resim yapsam boyam kalmadığında geçmişin kapısını çalar yakalıyorum kendimi hüznün eşiğinde kalbim, kendini resmedip anlatıyor elsiz ve dilsiz tanıyorum bana bakan bu çocuğun yüzünü bir yerlerden avuçlarında kazandığı haftalığı kapalıçarşıdaki trikoculardan dönemediğim o evde kendini büyütüyor hıdrelezde şiir bir çocuk, babasız bırakılmış resim bir adam, çocuk kalmış düşlerin gözleri kapatılmış tutunuyor sözden şekile kalemin ucundan nehirler akıyor kağıtların altında denizler kuruyor kolkola girmiş melekler dolaşıyor yaşanmış zamanların en ötesinde geçmiş bir şiir, yazılamayan yarın bir resim,boyanmamış her zaman gerçekleşebilen düsleyemedigin düslerden gelen şimdi bir kadın ve bir limon ağacının dalları şimdi bir kedinin oyunları ve bir sürü insan sıcaklığı dilimde susan gerçek, dök sözlerini sırtına güneş dökülen bu dağlara ip atlayan neşeli kızların saçlarına yaşam sıcaklığının bağdaş kurduğu kıyılara gözlerinin parladığı göllerin sularına her adımda içime sığmayan sevinç, vur kanatlarını kuşluk vaktinde dağılan mercimek çorbasının buğusuna koy başını seviştiğim öğlen uykularıma iplerini koparmış korkular, kaygılar tetik düşmüş, namluda lavantalar eceli alt eden yaşamlar, canlar kıvamında üzümü tükenmeyen asmalar bütün gün yüzü gülen bir huri su başında yarasını sarmış bir ceylan elde dudak, dudakta el birbirini tamamlamış insanlar bir oda, deniz ve sardunya kapı çalar az sonra canım gelir gündüzüme geceme nefes veren sarıyor geçmişin yaralarını kendimi görmek, kendime yaklaşmak için ona sarılıyorum şimdi görerek bakıyorum, bakarak görmediğim yabancılığıma bana ait odalarda bıraktığım yalnızlıklara şimdi bir kadın ve bir limon ağacının dalları şimdi bir kedinin oyunları ve bir sürü insan sıcaklığı Ne zaman yola çıksam birbaşıma Ne zaman bir sonun başına dursam yenilmeyen inancımla önümde ömrümün haritası yüreğim aşkın yeni bir uzantısı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Murat Kayali, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |