"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Aralıyorum kısacık kestirdiğin saçlarını, usulca onların diplerine bakıyorum, diğer yana dönüyorsun gizemin saçlarında kalıyor.Yine aynı ciddi duruş var suratında sanki halen sokakta yürüyorsun.Korkusuzca ve bana uyurken bile güçlü bir gçrüntü veriyorsun.Hani benim korkularım sisin içinde bir çocuktu. Sürmeli gözlerin_aslında yatmazdın sürmelerini çıkarmadan, akmış göz altlarına, ya sabah uyandığımda seni kötü görürsem, bilirsin dışa önem veririm, aslında hiçde vermem biliyormusun.Yorganı kaldırıyorum... Hep yastığın geniş yerini yanımdakine bırakırım ve duvar dibinde yatarım üşümesin, badi parmağımla yüzüne dokunuyorum biraz kımıldıyor yorgun bir tek dudaklarını kımıldatıyor anlamadığım bir şeyler söylüyor, içim titriyor konuşunca ben bir başkasını taklittim bu yatakta.Hani o okuduklarımın en iyi yazarını... Biraz yapmacık olmayayım diyorum, çok az hemde, sadece ben olabilmek nede zormuş, hele nefsini eğitemiyen biri (benim) için.Aklımda ilk yaptıklarımı tekrarlayarak aynı sevgiye devam ediyorum.Zorlanıyorum... Badi parmağım yanağında çok sessiz geziniyor, yanağındaki tüyler benim sisim, korkuyorum gezinirken yanağında hayal ettikçe daha bir geçmiş görselliği canlanıyor, yüzünü bana dönüyor, nede çok isterdim... Yatağın yanına küçük bir tabure koyup oturuyorum, böyle görmek var, böyle hakim olmak var, zaman geçirmek, yaptığını ertesi gün başkalarına olağanüstü anlatmamak var, tükürmek var şimdi kendine, yüzleşmek... Sabah ve balkondayım, çıplağım sende benim gibi çıplak en kuytu yerini görüyorum, utanmıyorsun, bende utanmıyorum, gökte zamana dua ediyorum, sol yanımızdan karanlıklar boşalıyor dün geceki zevk’ in değil hakim olmanın mükafatı diyorum sana bu korkma sen korkunca saçlarında korkacak ve saçlarında benim sis içindeki korkularım defalarca yanakların değişecek ben yine aynı yaşadıklarımı gözüme getirip yanına oturacağım sabah ve yine sabah olacak... NOT;Ne zaman gazete alsam birinci sayfada tecvüz haberleri, ergenliğini yaşamamış çocukların tam hayat diye tanışacakları gerçeklere yakın oldukları sırada bir sipermin kurbanı, bir köleliğin, hayvani varoluşun.Bunu yapanlar hiçmi zamanı düşünmezler, korkularını, kederle bakıyorum gazetelere ben artık yine kim kurban diye, bu yazım bunun içindi...Hepinizi sevgiyle selamlıyorum...Bülent Yalçınkaya...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © CUMARTESI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |