Sımsıkı tutunacağım hayata belki sen yanımda olmayacaksın,sol yanımdan esecek kasırgalar,çıkan hortumlarda yok olacağım ama sana tutunduğum gibi sımsıkı tutunacağım hayata.İp yapıp gözyaşlarımdan merdivenler kuracağım ve o merdivenlerden sana koşacağım belki sen olmayacaksın yanımda ama sımsıkı sarılacağım umuda.Gerekirse o merdiven sana ulaşana kadar yağmurlarla yarışa tutuşacağım ve biliyorum ki bir gün bu yarışı kazanacağım.Çünkü ben sana yabancıyken,kendime hasretteyim ve her geçen gün biraz daha uzuyor hasretin yolu...
Belki doya doya sevemedim,yetişmedi vakit imdadımıza,ellerimizin arasına apansız girdi toprak ama olsun sen rahat uyu,içime de kurdum bir mezar ve o mezarın üstündeki kan çiçeklerinde yaşatıyorum sevdanı...İki mezar arasında mekik dokuyor adımlarım.Önce bütün sevdamı yazmak istiyorum bir kağıda ve bitiyor kalemim sabah olmadan,sonra bir zarf;pulsuz,damgasız kapatıyorum ağzını yola çıkıyorum ve iniyorum minübüsten yeşilliklerin önünde.Dalıyorum yeşilliklerin içine sana geliyorum.Oturuyorum mezarının kenarına cebimden çıkardığım mektubu açıp okuyorum.Sanki anlar gibi sallanıyor toprağında açan çiçekler;o an bir basamak daha atıyorum sana yetişmek için yaptığım merdivene.Sen beni bekliyorsun,ben sana geliyorum ve ben sana her geldiğimde sevdanı o merdivende daha yukarı taşıyorum.Çünkü ölen sen değil bendim;kimse göremiyordu bunu ama içimde mezar,sırtımda sevdan bitmek üzere olan bu merdivende hergün biraz daha son basamağa yaklaşıp sana geliyordum...