..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Muhittin Ulupınar




26 Ocak 2008
Öpsem Akasyalar Açar mı?  
Muhittin Ulupınar
Uyumasam olur muydu bu gece, bir sokak lambası gibi çöksem koynuna gecenin sabah olur muydu? Yorgun argın ve bezgin âlemin düşlerine deli bir nehir gibi dökülsem olur muydu? Uykularına bir hırsız gibi sızsam ayva sarı nar kırmızı olur muydu? Gecenin koynuna bir yılan gibi sokulsam, acep mevsim bahar olur muydu? Ağaçlarda hışırtı, bir serseri rüzgâr, başımın üzerinden uçup giden gece kuşları…


:BFEA:
Yağmurun tadı var mı oralarda? Suyun rengi, cümle nebatın azizliği? Bir ses versem, ünlesem duyan olur mu? Bu börtü böcek, şu ısırgan otu, şu kocamış ağaç , ağaçta şakıyan kuş... ben meyletmedim diye sol sanıma, sabra mahal yok diye aldım azığımı, kapattım kapısını hanemin; kalbimin sesine koştum. Kalbim bir derin kuyu, kör kuyu, bir garip kuyu, kalbim dedim kalbim bu nasıl iş, bu ne menem hal? Nefes almak yaraşır mı, gülümsemek olur mu? Bak sardı her yanımızı çakallar, Ölsek olur mu? Bu yıldız gecede, fenersiz ve destursuz ve de tedbirsiz yola düşmek olur mu? Kırk harami kovaladım ne belâ düşlerden, ne çocuk sevinçlerinden, sabahı erken akşamı geç şehirlerden. Ben beklerken bir yetim tebessümü, yolcusu olmayan yollara, bahar düşmeyen kırlara, dul ve yetim hâllara dûçaroldum. Aldım başımı yola koyuldum. Heybemde kırık dökük sevinçler, perçemlerine ak düşmüş bir yaralı gençlik, adımı soran kimsesizlik.

Peşimde bir alıcı kuş: hayat; hiç bir dalında meyvesi olmayan kuru bir ağaç. Yalnızlığın duldasında yitip giden zevksizliğin ve yüzeyselliğin bağdaş kurduğu, hoyrat ve renksiz dudakları doymaz bir iştiha ile emziren dul kadın; hayat. Zamanın gergefinde süslü ve şuh bir kadın gibi etrafındaki bütün mahlûkatları peşine takıp her birine ayrı ayrı hazlar vadeden yosma. Zavallı naif yürekleri zücaciyeci dükkânına çeviren, doymazlık ve tatminsizlik zehrini usta bir hokkabaz maharetiyle ruhlara üfleyen, billur ve naif ne varsa tersine çeviren sihirbaz. Zevk sefa varlık ve saadet içinde yaşanan yoksunluk, yoksulluk, yokluk…

Yorgun bakışlarıyla ıssızlığı döven şehir, gözlerinde gayesizlik, o hınzır anlamsızlık, nereyesizlik, nedensizlik. ürküten bir heybet, o kadar samimiyet içimden ünleyen ses:

“kimsin sen!”

bu ne şevkat, ne merhamet.

“kaçıyorum ben, peşimde hayat, eskimiş, pörsümüş dağılmış ruhum, dar günlerin kaçamağı sevinçlerim, hayattan kaçıyorum”

“ mümkün mü mahmuzlamadan atı dağları aşmak, Eyüp olmadan huzura ermek, kanatmadan yüreğini ellerine alabilmek, sarmadan Yusuf’ u Yakup olmak, saçlarını ıslatmayan yağmur, ellerine düşmeyen güneş, mümkün mü? ”

Ah, sesinde öldürücü sukûnet, tenhalık.

“ yağan, yağmur değil ki saçların ıslak olsun, kanadı yok ki, ruhun kuş olsun, uçsun. Gideceğin yer, beklendiğin yer, zaman ve mekân, kimbilir sen, ben şu kasaba, şu masa, çaycı, şu beyhude telaş; arayış. Kapat kapısını hanenin, çiçeğe su ver, kuşlara yem, yüzünü dön kalabalığa, gülümse. Sil kalavını gönlün, acı ve merhamet et… ”

Gece; yalnız ve somurtkan bir deli kız, sahipsiz ve ıssız bir rüzgâr, perişan ve izbe sokaklar, hayata sırtını dönmüş haneler, insanlar, bu kentin insanları, bu kalplerinden çürümeye başlayan insanlar, bu aşksız, umarsız insanlar, hayallerini yitirmiş, umutlarını örselemiş insanlar... şimdi acep perdeleri çoktan çekilmiş evlerinde hangi saadet ve huzur, hangi acı ve ızdırap, hangi kavga ve öfke nöbetlerinde? Saat gecenin uyuyan sesi, adımlarımda ürkek kediler, bir yerlere yakıştıramadığım mekânsızlığım, bedenime sığmayan zamansızlığım, ve hayat; her zerresinden yemişler fışkıran bir ağaç: hayat. Umutsuzluğun, huzursuzluğun, envai çeşit ızdırabından ardında ebedi saadet. Oluş sırrının nakış nakış işlendiği kalbin, suretin ve ruhun zerre zerre pasını silen iksir. Virane ve metruk bir hane suretinde som altından usta nakkaşın ruhuyla bezediği saray. Öyle bir hal ki cismani ve ruhani, nurani ve kalbi, iç içe. Görebilmek, duyabilmek ve dokunabilmek maharet ve feragat isteyen, usta işi…

Uyumasam olur muydu bu gece, bir sokak lambası gibi çöksem koynuna gecenin sabah olur muydu? Yorgun argın ve bezgin âlemin düşlerine deli bir nehir gibi dökülsem olur muydu? Uykularına bir hırsız gibi sızsam ayva sarı nar kırmızı olur muydu? Gecenin koynuna bir yılan gibi sokulsam, acep mevsim bahar olur muydu? Ağaçlarda hışırtı, bir serseri rüzgâr, başımın üzerinden uçup giden gece kuşları…

Birkaç adım attık geceye, bir kurşun gibi gözlerimize değen bizi tarifsiz kederlere salan geceye. Susmuştuk belkide yorgunduk. Belkide gözlerimizdeki o kusursuz hüzün düşmüştü sözlerimize. Belki de hayat çırpınıyordu dudaklarımızda, biz yoktuk. Yorgun ve bezgin, saçları tarumar bir kadın gibiydi omuzlarımızda; öyle sessiz öylece mazlum öyle naçar ellerime aldım; tren istasyonları arasında kimsesiz duraklar gibi, hiçbir taraftan ne itibar ne arzu vesilesi. Renklerinden sıyrılmış kokularından arınmış biçimsiz ve manasız. Ne başı ne sonu ile de olsa hayra ve hayırsızlığa uğramayan meçhul… Hayat veren suları çoktan kurumuş elden ayaktan işten düşmüş bozkırın ortasında metruk bir değirmen, ışıkları sönmüş insanları yorgun bir taşra kasabası. Yatağında umutsuz hasta, yolunu bulamayan yolcu…


İçimde bir yağmur serinliği, ihtiyarın ayak sesleri, Yakub’ un gözyaşları… Dönsem yüreğime yağmur diner mi?

Öpsem gözlerinden hayatın, akasyalar açar mı?



.Eleştiriler & Yorumlar

:: Tebrik ederim.
Gönderen: Zeynep Yıldız / , Türkiye
6 Ağustos 2008
Benzetmeler,imgeler çok başarılı. Tebrik ederim.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dost Ararsan Cebine Bak
Hep Eylül Oluyor Dokununca
Sev Dedi Nefsim...
Heybemde Yoksul Bir Islık...
Haber Edin Kuşlar Çeksin Yasımı
Ellerimde Hayırsız Bir Mevsim, Aylardan Nisan...
Bağışla Beni Kalbim
Şimdi Dul Bir Kadındır Hayat…
Bize Yakışan Hep Keder, Hep Keder...
Mektup Selam Söyle Benden Sılaya . . .

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yâre Mektuplar 7
Yâre Mektuplar 1
Yâre Mektuplar 6
Yâre Mektuplar 3
Yâre Mektuplar 2
Yâre Mektuplar 5
Yâre Mektuplar 4

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İltica [Şiir]
Nasıl Bilirsiniz Kalbimi? [Şiir]
Hayata Armağan Şiirler 2 [Şiir]
Hayata Armağan Şiirler 6 [Şiir]
Hayata Armağan Şiirler 1 [Şiir]
İnfial [Şiir]
Derviş [Şiir]
Bezgin [Şiir]
Ey Şiir Ey Şair Ey Okur... [Eleştiri]
Şiir, Şair, Okur... [Eleştiri]


Muhittin Ulupınar kimdir?

kefil olunca hayat,kalbimi yağmurlara açtım. can verdim ipekten düşler için,gönülden göç ettim;göçmen oldum. ten için,ruh için,gönüllerde rahmet çoğaltmak için çıktım mahzenimden; derviş oldum. gece bir bedevi kızı ;yürek münzevi. aç kapıyı bezirganbaşı! çok uzun yollardan geldim. ben bir garip çerçi. heybemde mutluluk iksiri uykularınıza sığmayacak düşler. var mı bir ömürlük umuda,bir avuç sevincin. yol meçhul, yolcu tedirgin. Kör kuşlar vuruyor pencereme hanem virane . . .


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Muhittin Ulupınar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.