Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Günlerce yağan yağmurları özledim. Şu yağmur bir dursa,güneşin yüzünü bir görsek dediğimiz zamanları özledim. Çocukluğumu hatırladım: Kış erken girerdi hayatımıza. Kar erken yağıverirdi lapa lapa. Ekim sonunda,bilemediniz kasım başında… O zamanlar evimiz çatısızdı,dam evdi. Yağan karları küremek gerekirdi. Sabahları sıcacık yataklarımızın başına annem gelirdi. ‘Kalkın kuzularım,kar yağmış damlar kürenecek ‘derdi. Nazlana sızlana kalkardık,isteksizce. Eldivenlerimizi giyer,tahta küreklerimizi alır çıkardık dama. Saatlerce süren kar küreme işine koyulurduk. Bitmezdi karlar küremekle. Bazen o kadar çok kar yağdığı olurdu ki kürediğimiz kar yığını dam boyuna ulaşırdı.Atladığımız olurdu damlardan kar bembeyaz kar yığınlarının üstüne. Büyük zevk alırdık bundan. Kahvaltı yapmak yoktu o zamanlar pek.Çay nedir pek bilmezdik.Annemim yaptığı Sımsıcak tarhana çorbasına kaşık sallardık ,tandır ekmeği banardık. Dışarının ayazında üşüyen ellerimiz,tarhana çorbasının buğusunda kendine gelirdi. Bazen ‘bulamaç çorbası’ yapardı annem.Un ve yağ karışımı bir çorbaydı bu.Sade bir Çorba.Fakat içmeye doyamazdık.Bugün bile ara canım çeker bulamaç çorbasını. Bir ara üşütmüşüm,titriyorum,bir şey yiyemiyorum,aklıma düşüverdi o ‘bulamaç’ çorbası. Sağolsun hanım yapıverdi,koydu önüme.Kapanmış iştahım açılıvermişti.Koca bir tas İçivermişim tahta kaşıkla.Ne titremem kaldı,ne halsizliğim. O gün bugündür ne zaman az üşütsem,vücut kırgınlığım olsa bulamaç çorbası koşar İmdadıma,kendime gelirim kısa sürede.Hiçbir şey istemeyen canım bulamaç çorbası çeker. Çorbadan yayılan kavrulmuş unun kokusu kendime getirir beni. O zamanlar kar her gün mü yağardı ne? Annem yine kaldırır bizi yataklarımızdan,’kar yağmış evlatlarım yine ‘ der,tahta küreklerimizi Alır, evimizin damına çıkar,kar kürerdik. Sonra yine tarhana ya da bulamaç içerdik. Çocukluk işte,’Allah’ım ne olur yarın kar yağmasın’ diye yatmadan önce dua ettiğim olurdu. O sıcak yatağımdan uyanıp karın soğukluğuyla sabah sabah karşılaşmasam isterdim. O dualarım mı tuttu ne…Biraz geç de olsa… Şimdi karların yağmasını özlemle bekler oldum. Kış boyu neredeyse her gün yağan karlar yok artık. Yılda bir,bilemediniz iki kar yağışı görüyoruz artık. Hemen de eriyiverirler,doyasıya bakamadan,bir tatlı kardan adam yapamadan,kar topu oynayamadan. Küresel ısınma dedikleri bu olsa gerek. Özledim demiştim: Yağmurları… Aralıksız yağan karları… Sımsıcak tarhana çorbalarını… Kavrulmuş un kokan bulamaçları.. Gerçekten özledim. Keşke yarın yine kar yağsa… Annem –Allah uzun ömür ve sağlık versin- yatağımın başına gelse… Kalk oğlum kar yağmış,dam kürenecek dese… Saatlerce kar küresek… Sonra gelsin tarhanalar,bulamaçlar… Tahta kaşıklarla midelerimiz bayram etse… Özledim işte. Çocukluğumun karlarını ,tarhanalarını ve bulamaçlarını. N’apıyım…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © NUH KENİŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |