"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
…Büyük Fatih’e şükran ve minnet duygularıyla… Trabzon büyür gözbebeklerimde… Bir fetih sonrası sevinci yaşanır yüreklerde Gülümser ufuklar, dağılır karamsar düşünceler… Dalgalar döver Ganita’nın yosunlu taşlarını Düşlerim takılır Farozlu balıkçıların ağlarına Âh, ne güzeldir yağmur sonrası toprak kokuları Tarihin vitrinidir Ortahisar burçları… Kül olur hatıralar sonbahar yangınında Kaynar cadı kazanı, kılıç durmaz kınında Fatih’in uykusunu süsler fetih düşleri Hüznün tahtına çıkar saadet gülüşleri Yankılanır vadiler, rüzgâr taşır sesini Toprak bağrına basar ecdadın gölgesini Şimalden esen rüzgâr dağıtır bulutları Yürek başkentlerine götürür umutları Gönüllerin Fatih’i kurar aşk otağını Karadeniz’de açar muhabbetin bağını Trabzon büyür gözbebeklerimde… Beşik kertmesidir denizin mavisiyle dağların yeşili Âh o ince belli bardaklarda içtiğimiz demli çayları!… Her nefeste hasret dağlar kavruk, yaralı yüreğimi Ufuklardan güneş doğar, dağılır vadilerin pusları Hışımla toprağa düşer postalların iri gölgesi Burçların eteğinde başlar insan hasatı Kanatlı süvariler koşarlarken ön safta And içerse bu millet zafer kalır mı lafta? Tepeler yol verirken, toprak gelirken dile Rum ordusunda hüzün, kopar büyük velvele Fatih’in heybetinden yanar, tutuşur dağlar Dönmeyen yolculara yollar yas tutar ağlar Fetih anahtarıyla Fatih açarken çağı Haram olur nefere, sıcak ana kucağı Körpecik fidanları, toprak saklar bağrında Gül bahçeleri yanar, kutlu sevda uğrunda Trabzon büyür gözbebeklerimde… Çayın demine karışır, geceye gömülür hüzünler Hüzünler ki kanatır yüreğimin tenhalarını Hamsilerin kara yazgısı son bulur ağlarda Yağmur yıkar, rüzgâr tarar dağınık saçlarımı Bir kemençe nağmesiyle bozulur sessizliğin büyüsü Horon halkalarında kardeş olur kızı kızanı Kakmalarla süslenmiş hançer durmaz kınında Ulvi gayeler yatar ecdadın akınında Mübarek ezan sesi duyulurken derinden Topların tesiriyle taşlar oynar yerinden Nice çağlar kapattı, açtı ordumuz bizim Al kanlarla sulandı şanlı yurdumuz bizim Sözlerin yangınında kavruldu her bir hece Tuğların gölgesinde gündüze döndü gece Dua iklimlerinde göğe yönelir eller İnanç vadilerinde gerçekleşir emeller Trabzon büyür gözbebeklerimde… Değişmem kuymağını zengin sofralarına Çay kokar, tütün kokar bacıların kınalı elleri Bozulmuş sevda bahçeleri, virandır bağlarımız… Yağmalanan yüreğimde büyütürüm umut kırıntılarını Hayal kırıklıkları cam kırıklarına karışır ay ışığında Açar mı yine gönül bahçemizin gülleri? Kaleler kuşatılır, Fatih verir fermanı Rüzgâr taşır seherde can evine dermanı Konuşur kekemeler, mevcudat dile gelir Yanar gönül sarayı bülbüller güle gelir Namlunun gölgesinde aşılırken çizmeler Nur yağar gök kubbeden arza düşer huzmeler Bakmaz ceddim düşmanın gözünün karasına Rumlar gözyaşı döker tuz basar yarasına Bizim inancımızda bayramdır ölüm anı Fatih’in orduları kazanır imtihanı… M. Nihat MALKOÇ (17 Ekim 2007 Çarşamba/Trabzon)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |