Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumayı istemediği eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Öğrendiklerimizin çoğunu unuturuz büyüdükçe; işimize yaramıyorlardır çünkü… Bir tek, kendimizi nasıl tanıyacağımız; davranışlarımızı nasıl yönlendirebileceğimiz öğretilmez. Ve büyürüz öğrenemediklerimizle; bilgisizce, farkında olmadan… Babalarımız sevgiyi göstermenin yanlış olduğunu öğrenmiştir büyüklerinden hele kız çocuklarına… Şımarırlar sonra, söz dinlemez olurlar… Ve annelerimiz, ezilmeyi öğrenmiştir annelerinden, erkeğin sözünü dinlemeyi, hakkını aramamayı… Böyle büyür çoğumuz ve gördüğümüzü kabul ederiz. Modellerimiz hazırdır artık; bilinçaltımızın derinliklerine yerleşmiştir, erkek ve kadın figürleri… Üst beynimizle karşı çıksak, hakkımızı aradığımızı söylesek de davranışlarımız teyit eder modellerimizi. Gitgide yabancılaşırız kendimize… Ve bir gün bir sebep bulur; ya aşık oldum ya da sevdim der evleniriz. Ezildiğimizi hissederiz, hırpalandığımızı, aşağılandığımızı ama kandırırız kendimizi bahanelerle… Eğer gözlerimizi açamayacak kadar güçsüzsek; yıllarca sürer bu kandırmaca, gözlerimizi açabildiğimiz de ise çok geç olmuştur artık. Bir ömür heba olmuştur ve acırız kendimize, pişmanlıklarımız içimizi yakar… Ben bu adamı nasıl tanıyamadım, benim aradığım insan bu değilmiş, mutsuzum sözleri beynimizde yer eder… Ve herkes suçludur artık; ama en çok kendimizi suçlarız… Suçladıkça yok ederiz kendimizi, ben olmaktan çıkar bir kuklaya dönüşürüz… Gözlerimizi açabilecek, hatayı kabul edebilecek gücümüz varsa eğer içimizde… Fark ederiz; karşımızdaki adamın, hayallerinizdeki adam olmadığını… Fark ederiz; aslında davranışlarımızı ve duygularımızı belirleyenin; bilinçaltımıza yerleştirdiğimiz görüntüler olduğunu… Ve bilinçaltındakileri görmeye başladığımızda, sileriz o görüntüleri beynimizden; yeni görüntüler yerleştiririz yerine hayallerimizde çizdiğimiz, istediğimiz adamı… Ve inanırsanız; eğer kendi gücünüze, bunu yapabileceğinize; o adam gelir, bulur bir gün sizi… Ve o zaman ezilmişliğe değil, evliliğe imza atarsınız… Evet hanımlar, kendi gücünüzün farkına varın, düşüncenin gücüne inanın. Düşündükçe varsınız ancak… O zaman gerçek ve özgür olursunuz inanın… 11.07.2007-Hayal ARAR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hayal Arar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |