..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Soyut > Mehmet Cem UYSAL




26 Ağustos 2007
Yaprak  
Mehmet Cem UYSAL
"Özür dilerim beklettim." diyerek aktardı yazısını bizlere sayın Uysal. Bir de bir önceki öyküsünün (Aşk İnsanı Üşütür Mü?) oldukça uzun bir süre en çok okunanlarda olduğunun farkında olduğunu belirterek okuyucularına teşekkürlerini sundu. Bu öyküsüne değinmek gerekirse de gerçekten derin bir hüzün görmek mümkün. Ama yine de bizleri üzmeme çabasında belli ki yazar. Derinine inebilidiğinizde çok harika bir öykü "Yaprak".


:BJAF:
Sessiz sedasız sona eren koca bir gecenin ardından esen poyrazla tekrar hayat bulmaya başlayan dalgalar kendini fazlasıyla belli eder hale gelmişti. Zaten geceler hep böyleydi. Fırtına öncesi sessizlik diye tabir edilen şey bu olsa gerek diye düşündü. Ansızın başlayan yağmur da rüzgârla birleşince evde olmak mutluluk vermeye başlamıştı. Bir duvar kadar geniş ve denizle karşı karşıya olan penceresinin önüne, her geçen dakika daha da fazla rahatlık sunan deri koltuğuna yavaşça oturdu. Bir süre donakalıp izledi doğayı.
Yazmak istiyordu fakat hayata karşı bakış açısı zaten karamsarken böyle bir havanın karşısında felaketler yaratmaktan korkar vaziyetteydi. Çekindi. Ansızın uzandı kalemine ve kâğıdı da diğer elinde buluverdi birden. Kalemine ilk dokunuşu aslında muhteşem bir sahnenin doğuşuna sebep oluyordu… Farkına varamamış olması onun için acı bir durum olsa gerekti. Derken parmakları beynine hükmetmeye başlayarak yüreğine koca bir dost oluverdi.
“Karanlık bir geceydi; oldukça karanlık bir aydınlık umabilme uğraşısı… Gerçekleşmesini istemediği sona doğru yaklaşıyor olmak onda haksız ve kaçınılmazcasına idama giden bir mahkûmun duygularını yaşatıyordu.
Camdan bakıyor ve bir deyişle özünü izliyordu. Az önce sıkı sıkıya sarıp sarmaladığı biri şimdi bir camdan aşağı baktığında görebileceği yakınlıktaydı. Bu yakınlığın giderek uzaklaşma eğilimine dönüşeceğini gayet iyi biliyor ve bu durumun canını yakışına karşı koyamıyordu. Gözleri fazlasıyla doluydu. Dört binanın çevrelediği ufak bir evin bahçesinde onun istemsizce canını yakacak biri oturuyordu. Olacakları biliyordu. Bu bilince ulaşabilmek için verdiği yüzlerce sınavın, her biri birbirinden ayrı onlarca yaşantının izinde çok olgun ve dayanaklı olmaya çalışıyordu.
Derin bir nefes aldı ve yaşlı gözlerine inat yukarı kaldırdı başını. Onu görebileceği son dakikalarını ona bakmak yerine karşıya bakarak harcadığı için canını fazlasıyla yaksa da böylesi daha iyi diye düşündü. Nitekim karşı binanın küçük bir penceresinde birden yanan ışık onun zaten var olan aşağı bakma eğilimini harekete geçirdi. Kendisiyle verdiği savaşın galibi mi yoksa mağlubu mu olduğunu anlayamadan, önce o cama ardından tekrar ona baktı.
Bahçenin ortasından yaşlı bir ceviz ağacı yükseliyordu. Öylesine yüksekti ki dalları, onun baktığı cama kadar ulaşabilmiş hatta biraz da geçmişti. İşte o ağacı tekrardan fark ettiği dakikalar hep aradığı hayatın anlamına dair bir tanım daha sunmak üzereydi. Canı çok yanıyordu. Gösterdiği metanet dahil fark edildiğinde bir yerlerde ciddi bir sorunun olduğunu aksettirir nitelikteydi. Bir yapraktı gözüne ilişen. Yaşlı ceviz ağacının bir yaprağı… Ansızın derin bir anlamı, ifadesi oluşuvermişti. İrkildi. Gözlerine ayırdığı özen yetersiz kalmaya başladığında düşmemesi için bir damla gözyaşına eliyle hükmetmesi gerekti.
Ayrılık çok zordu. Bir de bir şeyleri dayanılmaz kılan kimsenin bu acıyı hak etmeyişiydi. Onun da o an en az kendisi kadar üzgün olduğuna emindi. Hayatın acımasız yüzüne karşı onun sigarasını nasıl da derinden içine çektiğini izledikten sonra başını bir kez daha güçlükle kaldırıp yaprağa baktı. O altındaydı. Ve yaprak gözyaşlarına şahitti onun. Yaprak vardı… Yaprak hep vardı… Ama birkaç dakika, annesini o ufak bahçeden de götürdüğünde yaprak yine var olmaya devam edecekti…
Sonra odalara da veda etti. Ufak tefek eşyalara da öyle...”
Koltuğu ufak bir gıcırtıya sebep olarak sahibinin hareket ettiğini haber vermek ister gibiydi. Rüzgâr diniyordu. Yağmur şimdi daha bir tok, daha bir tane taneydi. Denizin olmadığı tarafta koca bir orman vardı. “Sanırım bu dakikalar sır olmaktan çıktı.” diye düşündü ve gülümsedi.


Mehmet Cem UYSAL



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın soyut kümesinde bulunan diğer yazıları...
Aşk İnsanı Üşütür Mü?

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Son Kadeh
Bir Anımı Aradım Sensiz Geçen

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Hayal Zaten Silivri [Deneme]
Biz... [Deneme]


Mehmet Cem UYSAL kimdir?

Mehmet Cem UYSAL: Bilkent Üniversitesi Küresel Ve Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisi. 26. 06. 1990 doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Cem UYSAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.