Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon |
|
||||||||||
|
“Benim için ne düşünüyor.” “Nasıl görünüyorum.” “Başarılı mıyım?” Kısaca EGO! Bir bebek dünyaya gelir. Bebek önce dışarıyı algılar. Gözler dışa bakar, burun dışarıdaki kokuyu alır, kulak dışarıdaki sesi duyar. Her şey dışarıdadır. Annenin çocuğa gülümsemesi sevmesi ya da takdir etmesi, çocukta “ben iyi bir şey yaptım” olgusu yaratır. İşte bu ego’dur. Kendinin dışarıdaki yansımasıdır. Anne başlangıçta tüm dünyadır.Zamanla anneye başkaları katılır. Dünya büyür. Büyüdükçe ego karmaşıklaşır. Çünkü birçok insanın daha görüşleri yansır. Ego, toplumsal bir ihtiyaçtır.Toplum senin çevrendeki her şeydir. Sen değil, senin çevrendeki her şey. Okula gidersin, öğretmen senin kim olduğunu yansıtır. Arkadaşların senin kim olduğunu yansıtır. Yavaş yavaş herkes senin egona bir şeyler katar. Çocuğun bir merkeze ihtiyacı vardır. Kendi merkezinin farkında değildir. Dışarıdaki insanların görüşlerine, fikirlerine göre hareket eder. Toplum ona bir merkez verir. Çocukta azar azar toplumun kendine verdiği egoyu kendi merkezi olduğuna inanır. Ego her zaman sarsıntıdadır. Beslenmeye ihtiyacı vardır. Kim olduğu konusunda başkalarından hep fikir alır. Senin kim olduğun hakkında edindiğin fikirler başkalarından gelir. Onlar senin merkezini şekillendirir. Ama bu sahte bir merkezdir. Çünkü insan kendine ait gerçek merkezi taşımaktadır. Kişi onunla gelir dünyaya. Sen onunla doğarsın. Yani insanın iki merkezi vardır. Birisi varoluşun sana vermiş olduğu seninle beraber gelen merkezdir. Bu senin gerçek öz benliğindir. Diğeri toplum tarafından yaratılmış olan merkezdir. İşte bu da ego’dur. O sahtedir, kandırmacadır. İnsan egosunu anlamaya çalışmalı ve ondan kurtulmalıdır. Kurtulamazsa öz benliğine ulaşamaz. Senin ruhun senin öz benliğindir. Bir kez ona yaklaştığında, her şey değişir ve her şey yerine oturur. Artık her şey bir kaos değildir. İçinde yeni bir düzen ortaya çıkar. Bu varoluşun kendi düzenidir. Kendini ne zaman mutsuz hissetsen hemen gözlerini kapa ve bu mutsuzluğun nerden geldiğini bulmaya çalış. Her seferinde göreceksin ki sahte merkezin yani egon başka biriyle çatışmakta. Sen bir şey umdun gerçekleşmedi. Sen bir şey umdun tam tersi oldu. Egon sarsıldı. Mutsuzsun. Sebepler senin dışında değil. İçinde. Ama nedense insan hep dışarı bakar ve sorar. Dışarıya baktığında ne sorunu ne de çözümü göremezsin. Sadece gözlerini kapa ve içe bak. Tüm mutsuzluğunun, kızgınlığının can sıkıntısının kaynağı sende egonda gizli. İşte bunu fark ettiğinde ağaçtan kuru bir yaprağın düşmesi gibi düşer senden. Artık seni rahatsız etmez. Ağaç, düşen kuru yaprağın farkında bile olmaz. Gövdesinden yaprak düşerken bağırıp çağırmaz, bir şey iddia etmez. Seni üzen şeyin aslında senin egondan kaynaklandığını fark ettiğinde işte o kendiliğinden düşer.Bir daha seni rahatsız edemez üzemez. İşte o zaman gerçek merkezin ortaya çıkar. Gerçek merkez ruhtur. Yaratandır. Gerçekliktir. Sevgi ve ışıkla kal… Bilirkişi Serapis Bey: Ego, çevrendekilerin senin için ne düşündüğü ve bunu sana yansıtması. Öz benlik ise senin ruhun seninle bu dünyaya gelen. Senin gerçek merkezin diyorsun
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşe ATILGAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |