..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > yaşar çetinkaya




9 Mayıs 2006
Bir Yolculuk, Bir Hayat  
Yaşanmış bir hikâyeden...

yaşar çetinkaya


Yürekleri dağlayan bir çığlıkla başlar her şey...


:BBEJ:
Yürekleri dağlayan bir çığlıkla başlar her şey. İnce mi ince, yanık mı yanık bir sestir bu. Kimine kavuşma ümidini muştular, kimine en acı ayrılık şarkılarını fısıldar. Sıcacık umutların, soğuk tren raylarına nasıl meydan okuduğunu ve ölümsüz şarkıların ne zaman, nerede ortaya çıktığını haykırır bütün istasyonlarda, bütün dünyaya. Bir trenin umuda yolculuğunu haber veren sirenidir bu. Eskilerin "şimendifer" dediği, günümüzde ise Türkçe karşılığını bulmak için âdeta yırtındığımız, şarkılara konu olmuş ' kara tren'in gökkubbeyi inleten o acı çığlığıdır.

Gecenin gözlerime vurduğu mührü, işte bu çığlık söküp aldı. İstasyonun buz gibi bankından hafifçe doğruldum. Uykulu, biraz da heyecanlı gözlerle baktım bekleme salonunun yarısına kadar ilan yapıştırılmış camından dışarı. Raylardan gelen ve benim ilk kez bu kadar yakından duyduğum ses, benimle birlikte salonda bulunanları da hareketlendirmişti. Tatlı bir telaş başlamıştı herkeste. Sanki onlar da benim gibi ilk kez bineceklerdi bu hasret yüklü demir yığınına.

Trenin durması ve kapıların açılmasıyla telaş ikiye katlanmıştı. Vedalaşanlar, kavuşanlar... Sonradan düşündüm de aslında her ikisi de aynı gibi. Sevgi ve özlemin rol aldığı, çift kişilik bir oyun işte... Ve ben...
Yalnızlığımı düşünerek yürüdüm kapıya, oradan da kompartımana...

Yine aynı çığlıkla yerinden kalkarken tren, az önce onca insanı ve beni misafir eden bekleme salonuna kaydı gözlerim. Bomboştu... Büyük bir demir yığınıyla aldatmıştı herkes onu. Sabahı bekleyen ruhlar, büyük bir demir yığınıyla kaçmıştı geceye... Kim bilir, belki hayat ona da bu görevi -aldatılmak- vermişti hepimize bir görev verdiği gibi...

Kompartımana girdiğimde içeride iki kişi vardı. Geç bir saat olmasına rağmen uyumuyor, baygın gözlerle camdan dışarıyı seyrediyorlardı. "Merhaba" der gibi başımla hafifçe bir selam verip oturdum.

İçerisi oldukça sıcaktı. Ya da heyecan ve telaştan terlemiştim de bana öyle geliyordu. Yanına oturduğun tahminen de benden bir kaç yaş büyük olan genç yüzüme baktı. Bir şey soracağını hissetmiştim:

-Öğrenci misin? dedi kısık bir sesle.

-HI hı !

-Kaçıncı sınıf?

-Hazırlık. Siz?

-İki
...

Kilometrelerce sürecek koyu bir sohbete bu sözlerle başlamıştık. İstasyonun hediyesi yalnızlığı, bu iki yol arkadaşıyla uğurlamıştık yani. Ne tuhaftı? Az önce selam vermeye tereddüt ettiğim iki yabancıyla, bir kaç saat sonra şakalaşa şakalaşa ve iyi dileklerde bulunarak ayrılacaktık. Kim bilir, belki de hayat bizlere de bu görevi lâyık görmüştü: kaynaşma...

Raylardan gelen annenin miniğini pışpışlamasını andıran o büyülü ses, yol arkadaşlarımı da büyülemişti bir süreliğine. Beşer dakika arayla ikisi de uykuya, geceye esir olmuşlardı. Ve ben... Gene yalnız kalmıştım. Az önce yolcu ettiğimiz misafir, pencereden selam veriyordu tekrar... Ama bu sefer biraz farklıydı. Kalabalık bir yalnızlığın içindeydim. Acaba zaman yalnızlığı da mı değiştirmişti?...

Çantamın ön gözünden bir defter çıkardım, yanımda duran kalemi de alıp geceye bir hatıra bırakmaya karar verdim...

Üç-beş saatlik bir "şimendifer" yolculuğundan arta kalan mısralar olacaktı bunlar. İlk kez bindiğim hasret yüklü demir yığınına gönderilmiş sessiz bir "iyi şanslar" dileği... Kim bilir, belki de hayat hepimize bir görev daha vermiştir: şimendiferlik...

"Bir tren kompartımanı
Toplam dört kişiyiz.
Muhabbeti de artırmışız,
Uykusuzluğun verdiği hevesle
Anlatıyoruz bir şeyler işte...
Rahatız.
Kompartıman boş sayılır.
Uzatmışız ayağımızı da
Bir sıcak kahve edâsıyla
Yudumluyoruz geceyi ruhlara...
Görevli bağırıyor:
-Yeni binenler! Bileti bakılmayanlar!
Herkeste bir bilet sevdâsıdır almış gidiyor.
Küçük bir kâğıt parçasıyla alınan
Küçük bir kâğıt parçası işte...
İlerleyen saatlerde uyku gâlip.
Üç kişiden hepsi aldanmış
-Ben dışında-
Trenin sahte ninnilerine...
Hayat denen bu sahte oyunda ise
Aldanmışız hepimiz
Gidiyoruz işte..."




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Resim Altı - Çay -
Ege'de Yaz Başkadır
Resim Altı - Sultan Ana -
Dönme Dolap
Resim Altı - Pencere -
Kestane Masalı
Resim Altı - Söz Sizde -
Beni Kandıran Çocuklar
Teşekkürü Tefekkür Maksadıyla...
Elienor ve Darcy

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Timsal-i Hal
Sessizliğin Feryadı
Sana Gitme Demeyeceğim, Ama...
Yıllar Sonra
Hayat Notları
İyi ki Varsın...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Zamansız [Şiir]
Konstantinapol'de Bir Sabah [Şiir]
İnsanlar [Şiir]
Nisan Özlemi [Şiir]
Humar Sancısı [Şiir]
Değişiyoruz 2 [Şiir]
Zaman [Şiir]
Dünya Esiri [Şiir]
Mirza ile Meryem... [Şiir]
Merhabâ... [Şiir]


yaşar çetinkaya kimdir?

Yazmak. . . Önce hissetmek sonradan kenara köşeye iliştirdiklerini not almak işte. . . Yani 'kâtibiyiz aslında ruhumuzun'. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Fuzûlî, Nefî, Şeyhî, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Cahit Sıtkı, Özdemir Asaf, Orhan Veli Kanık


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © yaşar çetinkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.